BİR KRAVAT HİKAYESİ

Yonca ORTAN 15 Eyl 2019

Yonca ORTAN
Tüm Yazıları
Eskilerde toplantılarda, konuşmalarda kravat takmamak büyük eksiklikti, hoş karşılanmazdı.

Bireysel ve kurumsal ciddiyetin en önemli unsurlarından biri idi. Devir değişti, kravatlar gözden düştü artık. Yazılı ve görsel basında yaka bağır açık gömleklerle konuşma gelenek oldu, kravat takma gözden düştü. Neydi kravatı günlük yaşama sokan?

Statünün ve gücün sembolü olarak değerlendirilen kravat günümüzde, özellikle iş hayatında oldukça fazla kullanılıyor. Ciddiyet göstergesi olarak da bilinen kravat hem iş yaşantısında hem de özel günlerde erkeklerin en fazla tercih ettiği aksesuar olarak yerini koruyor. Günümüzde bazı dev şirketlerin CEO’ları her ne kadar kravatı gereksiz gördüğünü söylese ve takmasa da kravat daha uzun yıllar erkek giyimindeki yerini koruyacağa benziyor.

Tarihçesi

Erkeklerde değişik nedenlerle boyun üzerine takılan değişik ölçülerde aksesuar diyebileceğimiz kravat, tarih öncesi dönemlerden beri bilinmektedir. Bugünkü anlamda kravatın doğuşu, Avrupa’da süren 30 yıl savaşları nedeni iledir. Fransa kralı XIII. Louis için savaşan askerler arasında bir grup, giysilerindeki bir ayrıntı nedeni ile kolayca göze çarpıyorlardı. Bunlar, Hırvat askerlerinin boyunlarına bağladıkları atkılardı. Savaşa giderken eşler, sevgililer, anneler başlarından çıkardıkları atkıları uğurladıkları insanların boynuna bağlamış ve düğüm atmışlardı. Bu atkı uğurladıkları insanlara hem evlerini anımsatacak hem de attıkları düğümle kötülüklerden korunacaklardı.

Batı’da kravata böyle bir tarih yazılarken, milattan önce 3. yüzyılda yaşamış Çin imparatoru Chin Shih Huangti’nin mezarı 1974 yılında açılınca, kravatın doğuşunu yeniden irdelemek gereği doğdu. Huangti’nin mezarı çevresinde gerçek insan boyutlarında 7500 yontu vardı. İmparator dahil herkesin boynunda bağlanmış atkı vardı. Çin kültüründe ademcik kemiği bedenin en önemli merkezlerinden biri olarak kabul ediliyor ve yaşam enerjisinin çıkış noktası olarak görülüyordu. Bu olasılık da dinsel ve kültürel temel sorusunu gündeme getirdi.

Hangi nedenle olursa olsun kravatın yaygınlaşmasını Fransız subaylara borçluyuz. Savaş sırasında Fransız askerler tarafından kullanılan bu atkı, savaştan sonra da sivil yaşamda kullanılmaya devam etti. Fransız modacılar, bu yeni giysiyi üstünlüklerini sergilemekten hoşlanan Fransız aristokrasisine kabul ettirdiler ve kravat 1650’li yıllardan sonra moda halinde yayılmaya başladı. Fransızlar, kendilerine özgü yenileştirmeler ile geliştirdikleri aksesuara “A La Croata” (Hırvat Usulü) adını verdi. Bu adın “kravat”a dönüşmesi sırasında şekli, kullanımı ve yüklendiği anlatımlar tarihin akışı ile büyük değişimler gösterdi. Kravatın rengi, deseni ve bağlama şekilleri sınıf ayrılıklarını, siyasi ayrımları yansıtan semboller oldu. Kravatın günlük yaşama girmesi ile kravatın bağlanması ve renk seçimi kullanım için önemli bir sorun oluşturuyordu. Kravat bu tarihlerden sonra özellikle yenilikçi ve devrimci düşünen insanlar arasında bir sembol gibi kullanılmaya başlandı.

Uzun ve tartışmalı geçmişi ile kravatın günümüzde yaklaşık 650 milyon kişi tarafından kullanıldığı tahmin ediliyor. Otoriteyi, ciddiyeti, sorumluluğu temsil ettiği gerekçesi ile kravat ‘60’lı ‘70’li yılların başında önemli ölçüde eleştirilmeye başlanmıştır. Yüzyılın sonunda İtalyan Franco Bosisia, kravata savaş açarak kravat takmamın saçma sapan bir iş olduğunu vurguluyordu. Sinemanın ustalarında Orson Welles de kravata cephe alan sanatçılardan. Toplum karşısına kravatsız çıkan sanatçıların sayısında giderek artış olmuştur.

Osmanlı’da kravat

Ülkemizde Osmanlı İmparatorluğu içinde kravat kullanan ilk padişah sultan Abdülmecit olarak bilinir. Kravat, Batılılaşma hareketi içinde aydınlar arasında yer buldu. Padişahın tercihleri doğrultusunda da devlet dairelerine girmiş oldu. İttihat ve Terakki aydınları da kravat takmaya özel bir önem vermişlerdir.

Cumhuriyet döneminde kravat

Cumhuriyet döneminde kravat bağımsızlığın ve devlet adamı anlayışının önemli sembollerinden biri olarak görüldü. Mustafa Kemal ve arkadaşlarının siyasi düşüncelerinin en önemli sembollerinden biri idi kravat. Cumhuriyet ilanı ve kılık kıyafet devrimi ile birlikte Anadolu’da da yaygın bir şekilde kullanılmaya başlandı. Kravat, cumhuriyet yurttaşı olmanın en önemli sembollerinden biri idi. Bizim kültürümüze kravat yenileşmenin, cumhuriyetin ve devrimlerin simgesi olarak girmiştir.

Kravat bağlamak

Kravat takmak kadar kravat bağlamakta önemli bir iştir. Bu konuda Cambridge Üniversitesi’nden Thomas Fing ve Yong Mao, kravat bağlama üzerine bir kuram geliştirirler ve kravat bağlamayı “geometrisi değişen bir objenin simetrik bir görüntüyle sonlanma” aşaması olarak bildirirler. Kravat bağlarken yapılan devinimleri bilgisayara kaydeden araştırıcılar kravat bağlamanın haritasını çıkarırlar. Bu yolla tam 85 adet bağlama yöntemi olabileceğini gösterirler. Bizim kullandığımız bağlama yöntemleri ise 19 yüzyıl Londra’sında otobüs şoförlerinden kalan bağlama şeklidir.

Kravat bağlamak göründüğü kadar kolay değildir. Düzgün bir kravat için, kravat ucunun pantolon kemerinin biraz daha aşağısına gelecek şekilde bağlanması gerekir. Kullanımdan sonra mutlaka bağı çözülerek saklanmalıdır. Kravat kesinlikle yıkanmamalı, gerektiği zamanlarda kuru temizleme yapılmalıdır. Kot pantolonlarla kullanılan kravat kumaşlarının bez olması tercih edilmelidir. Mümkünse kravat spor modellerden seçilmelidir. Takım elbiselerle kullanılacak kravatlar, dokuma ve büyük desenli olanlardan tercih edilmelidir. Kışın soğuk günleri için kaşmir ve yün kravat seçimi yapılmalıdır. Yazın ise daha çok keten kumaşlı kravat tercih edilmelidir. Kravatın kullanılırken astarının görünmediğinden emin olunmalıdır. Ayrıca cekete takılan mendillerle uyum içinde olmamalı, aksine zıt bir görünüm sergilemelidir.