Vakıf Katılım web

BEYİN BEDAVA

Turhan Cemil GÜZEL
Tüm Yazıları
Fenerbahçe ligde yenildiği Konya'ya ikinci misafirliğinde 2016 yılının ilk yenilgisini tattırdı.

Fenerbahçe ligde yenildiği Konya’ya ikinci misafirliğinde 2016 yılının ilk yenilgisini tattırdı. Hem de bu yıl Avrupa’da yenilmeyen iki takımdan biri olan Konyaspor’u üç golle devirdi. Maçın skoruna bakıp Fenerbahçe’nin gürül gürül bir top oynadığını, rakibini her an bunalttığını, topu kaybettiğinde öldürücü pres yaptığını, defansının pozisyon  vermediğini sanmayın. Fenerbahçe bu maçı tek kelime ile akıllı oynayarak kazandı.

Nani’nin maçın en güzel golünü çarprazdan kaleci Kaya’nın öne çıkmasını fırsat bilerek attıktan sonra eli ile kafasını gösterip akıllı davrandığını gösterdiği gibi Fenerbahçe de kupa finaline akıllı futbolu ile göz kırptı. Alan daralttılar, Konyaspor’un mücadeleci futboluna karşılık verdiler, çok koştular ve mücadele ettiler. Galatasaray maçında yapmadıklarını yaptılar fırsatları da bu kez gole çevirdiler. İlk yarı bir buçuk pozisyondan iki gol çıkarıp rahatlayan Fenerbahçe; maçı rölantiye alıp ekstra çıkan fırsatları kovalamaya başladı. Üç forvet ile oynamaya çalışan stoperlerinden birini kenara alan Konyaspor, hiç değilse bir gol derken o bir golü kendi kalesinde gördü.

Konyaspor’a karşı ligde oynadıkları maçlarda yaptıkları hataları yapmadılar. Pereira’nın Galatasaray ve Mersin maçlarının kadrosundan altı farklı oyuncu ile oyuna başlaması da muhakkak farklı bir sinerji yaratmıştı takım üstünde. Ancak Fenerbahçe için maçın özeti aklı ile oynaması diyebiliriz. Fenerbahçe’nin yakın tarihine baktığımızda aklı ile bedenini tamamen uyumlu olarak kullanan elbette Alex de Souza idi. Bunu öylesine iyi yapıyordu ki bu konuda takımın ortalamasını bile yükseltiyordu. Konyaspor maçında Kjaer’i seyrettiğimde ofansta Alex’i seyrederken aldığım keyfi defansta Kjaeri seyrederken aldığımı söyleyebilirim. Bir dakika bile maçtan kopmuyor. Oyunu süzüyor aklından olabilecek senaryoları geçirip, her birine karşı ayrı önlem alıyor. Tüm kafa toplarına vuruyor, duran toplarda rakibine vurdurmuyor, pas hatası yapmıyor, riske girmiyor. Futbolun tüm doğrularını harfiyen yapıyor.

Ancak sahada bir Fenerbahçeli futbolcu var ki takımın akıllı futbol oynamasına karşı çıkıyor ve tek başına direniyor. Yukarıda Kjaer için söylediklerimizin tamamının zıddını Şener için de söyleyebiliriz. Maç boyunca doğru yaptığı tek şey taç atmaktı. Takım çıkarken kaybettirdiği toplarla takımın sayısız  pozisyon yemesine sebebiyet verdi. Kjaer ve Şener’i yan yana seyretmek aynı takımda yan yana dizilişte görmek başta Kjaere haksızlık diye düşünüyorum. Şener’i seyrederken Sabri’yi seyreder gibi oluyorum.

Gelelim Pazar günkü Trabzonspor maçına. Fenerbahçe benzer oyununu Trabzon’da da gösterir ise yine farklı galip gelecektir. Trabzonspor’un Konyaspor kadar etkili olamayacağını da belirtmek gerekir. Konyaspor gibi takım futbolu oynamadıklarını da bu analize ekleyelim. Ancak Trabzon kenti için Fenerbahçe maçları ayrı bir kategori taşır. Bunu tüm kentte yaşayanlar gibi oyuncu grubu da elbette bilmektedir. Trabzonspor, Fenerbahçe’yi yenip  puansız gönderdiğinde sorunlarının tamamını halının altına süpürebilecektir. Bu refleks ile maça çıkacakları kesin gibi. Ancak Fenerbahçe kaybeder ise çok şeyi kaybedecektir. Fenerbahçeli futbolcularda bu bilince sahiptir. Konyaspor maçında seyrettiğim Fenerbahçe için Trabzonspor maçında  bulduğu fırsatları gole çevirir ise maç farka da gidebilecektir diyebilirim. O zamanda saha dışı olayları konuşacağımız bir derbi olacağı muhakkaktır. Sinirlerine hakim olan ve hakem ile oynamayanın maça bir adım önde çıkacağını da eklemeliyiz. Umarız serin bir bahar akşamında salt futbol konuşacağımız bir gece olur.