BAYRAK YARIŞI

Mehmet Arif DEMİR
Tüm Yazıları
Son yıllarda Jamaikalı atletlerin (H)Usain BOLT'la domine ettiği ama genelde Amerikalı sprinterlerin kadın-erkek fark etmeksizin uzun yıllar ambargo koyduğu bir yarışma türü, 4X100 ve 4X400 türleri var atletizmde. Yüzmede ise 4X100 ve 4X200 serbest ile 4X100 karışık stiller çok heyecana sahne olur ve genelde turnuvalarda son gün koşulur/yüzülür.

Bu kısa hatırlatmadan sonra asıl konumuza dönersek; MKE Ankaragücü’nün Süper Lig’e çıkması ve küme düşen diğer iki Başkent ekibinden bayrağı devralması ile Ankara futbolunda yeni bir döneme girilmiş oluyor. Süper Lig’in ağır abilerinden bir tanesi daha gurbet ellerinden ait olduğu mahalleye dönüş yaptı artık. (Çaykur Rize’nin de hasreti bir sezon sürdü, bilinçli bir yönetim ve hatırlı tanıdıklarının desteği ile onlar da mutlu sona ulaştı.) 

İlhan CAVCAV Merhumun adını taşıyan bir sezonda, oğlunun Gençlerbirliği Kulüp Başkanı olduğu bir dönemde, Camianın evladı Ümit ÖZAT’ın ellerinden küme düşmeleri traji-komik olsa da Al-Karalar yok artık Süper Lig’de. (Bankalara bir kuruş borcu olamamakla övünedursunlar bu onlara bir fayda sağlamadıktan sonra) Baba-oğul Cavcavların yönetiminde 1978 yılından bu yana bu ikinci küme düşmesi Gençler’in, daha önce bu sıkıntı 1985-86 sezonunda da yaşanmıştı. O günden bu yana her sene bu ligin orta karar takımlarından birisi oldu Ankara temsilcisi. Baba Cavcav’ın Afrika bağlantıları sayesinde keşfedip çok ucuza mal ettiği yetenekleri özellikle İstanbul takımlarına yüksek bonservis bedelleri ile satmasına dayalı finansman modeli ile ayakta duran bir sistemi vardı merhum İlhan Abi’nin.

Günümüzde yabancı serbestliği konusunda gelinen noktada; hemen her akıllı takım İlhan Abi formülünü bir şekilde uygulayınca, şapkadan başka tavşanlar çıkartmak gerekiyor ligde kalmak için. Seyircilerin takıma küsmeleri ve 4245 seyirci ortalamasına sahip olmaları onları dipsiz kuyuya yuvarlayıverdi. Bu gidişin daha alt kümelere doğru sürmesi şaşırtmayacak Ankara’nın spor kulislerini.

Ankara’nın bir diğer temsilcisi Osmanlıspor da –muhtemelen- Gençlerbirliği’nin izinden alt kümeye düşüyor. Siyasette değişen dengelerden en çok bu türden derme çatma organizasyonlar etkileniyor günümüz Türkiyesinde. Çeşitli zorlamalar ve kişisel bağlantılarla tesis edilen kulüp lisansının dayandığı bir camia olmayınca, ortalama seyirci sayınızda 2691 olunca ne yapsanız olmuyor. Gitmiyor, gidemiyor daha ileriye.

Oysa MKE Ankaragücü öyle mi ya? Altı sezon önce küme düştükleri/düşürüldükleri günden bu yana taraftarı hep peşindeydi takımının. Geçen sezon TFF 1. Lig’e çıktıklarında koskoca ligin toplam seyirci sayısını %53 arttırdıkları Passolig Genel Müdürü tarafından ifade edilmişti.

İstanbul, Zeytinburnu’nda bulunan İmalat-ı Harbiye (askeri mühimmat fabrikası) işçilerinin 31 Ağustos 1910’da kurduğu ve Kurtuluş Savaşı yıllarında İstanbul’un işgali üzerine Merkezi Hükümet’e destek olmak üzere Ankara’ya taşınan ve ilerleyen yıllarda Ankaragücü ve Makine Kimya Endüstrisi’nin güçlerini birleştirilmesiyle MKE Ankaragücü adını alan köklü bir camia, bayrağı devralan Süper Ligimizin yeni takımı.

Fenerbahçe’de başarılı olamayan fakat kendi sıkletinde bir kulüpte çalışkanlığı ve futbol bilgisi ile iş yapan İsmail KARTAL’la uzun lig maratonunu zaferle tamamladı Ankara’nın Sarı Lacivertlileri. Başkan Mehmet YİĞİNER, “birçok maddi zorlukla karşılaştıklarını, transfer yasağının kaldırılması için son gün son saate kadar mücadele ettiklerini, en büyük desteği de Sn. Cumhurbaşkanımızdan gördüklerini” ifade etti kupa töreni sırasında.

Devraldıkları bayrakla daha uzun yıllar, güzel ligimize renk katmaları temennisiyle “Hoş geldin” diyor, Çaykur Rize’nin ardından Süper Lig’e çıkacak 3. Şanslı takımı merakla bekliyoruz. (Bu akşam oynanacak ikinci maçlardan(Ümraniye-Erzurum/Bolu-Gazişehir) sonra Bursa’daki Play-off finaline kimlerin kalacağı belli olacak.)

Hepimize iyi bir hafta diliyorum.