AVANGART

Aslı SERTDEMİR 07 May 2022

Aslı SERTDEMİR
Tüm Yazıları
Her yıl Met Galayı yazarım. İtiraf etmeliyim ki; Oscar'dan sonra en sıkı takip ettiğim organizasyon.

Her yıl Met Galayı yazarım. İtiraf etmeliyim ki; Oscar’dan sonra en sıkı takip ettiğim organizasyon. Met 2022'e katılım biletleri 35 bin dolar civarındaydı. Masa fiyatları ise 300 bin dolara kadar çıktı. Metropolitan Museum of Art, Kostüm Enstitüsü için yine milyonlarca dolar gelir elde edildi. Gala bu yıl sanki daha bi ihtişamlıydı. Yaratıcılık ve abartı üst seviyelere çıkmış, herkes beklenenin üstünde özenmişti. İşin Aslı astarı; Met’e bu sene erkekler damgasını vurdu. Kadınlardan daha şaşaalı ve şaşırtıcıydılar. Gucci’nin kreatif direktörü Alessandro Michele ve aktör, şarkıcı Jared Leto geceye ikiz gibi katıldılar. Saç, sakal ve çiçekli takım elbiseleri ile hayli dikkat çekiciydiler. Lenny Kravitz; deri pantolonu, takıları ve transparan gömleği ile her zaman ki kadar şaşırtıcıydı. Fredrik Robertson’ın her tarafından tüyler fışkıran gümüş kombinini ve tuhaf makyajını dakikalarca inceledim. Austin Butler ve Tom Ford’a bakmalara doyamadım! Elon Musk da bu yıl parasına kıyıp, Met’e gelmişti. Saçma salak mimikleri ile o da kendi çapında ilgi topladı.                                                                

Bizimkiler…

Birazda bizimkilere bakalım… Onlar bayramda ne giymiş? Harcadığı emeğin ve paranın hakkını verebilmişler mi?                                                               Gülşen yine çıplaktı. Vücut güzel, maşallah yakışıyor da… Ama çıplaklığı sizce de normalleşmedi mi? Bence Gülşen’in bizi biraz şaşırtma vakti geldi. Ebru Yaşar; bayramın birinci günü giydiği beyaz elbisesi ve ikinci gün giydiği siyah elbisesiyle A+’tı. Gülben Ergen elbisesiyle, alüminyum folyo sarılı bir buket kasımpatıyı andırıyordu. Ebru Gündeş; siyah sahne kostümüyle şık, zarifti. Ama o tepeden sımsıkı bağladığı saçları “sal beni!” diye artık isyan ediyor. Sanırım evlendiği için Hadise bu defa mayo giymemiş. Keşke giyseymiş. Seda Sayan, henüz nedeni belli olmayan bir sebepten, Paris sokaklarında gelinliği ile dolaşarak, sahnelerin olmasa da Paris sokaklarının rüküşler arasına kafadan girdi.

Bacasız fabrika

Bir bayramı daha geride bıraktık. Maşallah hiçbir sanatçı bayramı evinde boş geçirmedi. Bayramın her günü farklı şehir ve mekanda sahne alabilmek için yollara düştüler. Rötara uğrayan uçaklarını, havaalanında saatlerce bekleyenler... Gece yola düşüp, arabada uyuyanlar… Son dakika yapılan saç, makyajlarıyla kendilerini ucu ucuna sahneye attanlar. Patlayan fermuarını iğne ile tutturarak sahneye çıkanlar oldu. Ses, ışıkta, organizasyonda çıkan talihsizlikler ve daha neler neleeer yaşadılar.  “Oh ne güzel! Süslenip püslenip iki şarkı söyleyip, milyonları alıp gidiyorlar.” diyorsunuz ya…  Çoğu arkadaşım biliyorum! Sırf siz eğlenin diye tahminlerinizin çok üstünde çaba sarf ediyorlar.  Onların her biri birer işçi ve işveren… En beğenmediğiniz şarkıcının sayesinde bile, kaç kişi evine ekmek götürüyor biliyor musunuz? Mekancısından, işletmecisine… Garsonundan, komisine… Sesçisinden, ışıkçısına… Orkestrasından, kıyafet tasarımcısına… Saç-makyaj tasarımcısına kadar daha sayamadığım çoook kişinin rızkı bu sektöre bağlı. Burnunuzu kıvırarak ‘’eğlence sektörü’’ deyip geçtiğiniz o sektör, bacasız bir fabrika.