Vakıf Katılım web

ASYA PASİFİKTE ARTAN TAYVAN-ÇİN GERİLİMİ 

Tuğba PUSA 01 Şub 2022

Tuğba PUSA
Tüm Yazıları
Tüm dünyaya yüksek teknoloji ihracatı gerçekleştiren Tayvan, her anlamda diğer ülkelerden daha karmaşık bir siyasete sahiptir.

Tüm dünyaya yüksek teknoloji ihracatı gerçekleştiren Tayvan, her anlamda diğer ülkelerden daha karmaşık bir siyasete sahiptir. Tayvan’ın petrol rezervleri, denizlerdeki tartışmalı adalar sorunu ABD’nin bölgeye ilgisini arttırmakta ve adayı daha özel kılmaktadır. Kendi çıkarlarını düşünen ABD, Tayvan’ın Çin tarafından işgal edilmesi göz ardı etmeyip adayı askeri üs hâline getirmektedir.  Son zamanlarda Çin’in Tayvan’daki askerî faaliyetlerindeki artış, Tayvan’ın da Çin’e meydan okuması küresel rekabeti beraberinde getirmiştir. 

Tayvan

2. Dünya Savaşı’ndan sonra Mao’nun önderliğindeki komünistler yönetimi ele geçirince yenilen milliyetçiler Tayvan’a kaçmıştır. Dil, tarih ve kültür olarak Tayvan ve Çin arasında bir fark yoktur. Mao en yakın rakibi milliyetçileri bitirmek için Tayvan’ı fethetmeye çok uğraşmış fakat o dönemlerde gücü Amerika’ya yetmemiştir. Bu konuda kendisini aşağılanmış gören Çin ile iş birliği yapmak isteyen ülkeler “Tayvan, Çin’in bir vilayetidir.” diye deklare etmek zorundadır. Türkiye dâhil dünyada neredeyse hiçbir ülke Tayvan’ı ülke olarak tanımamakta fakat ticaretten dolayı hiçbir ülke yok da sayamamaktadır. Bu sebeple ülkeler elçilikler yerine Taipei Ekonomik ve Kültürel Temsilcilikler açmıştır. 

Neredeyse tüm akıllı telefonlarının çiplerinin üretildiği Tayvan, demokrasi, özgürlük ve yüksek refahla Çin halkından çok farklıdır. Sadece 23 milyon nüfusuna rağmen dünyanın en güçlü 20 ekonomisinden birisidir. Önceki nesiller bir gün Çin’i tekrar fethedip komünistleri yıkacakları hayalleri kursa da yeni nesil kendisini Çinli değil Tayvanlı olarak görmektedir. Çin, Tayvan’ı kendi eyaleti olarak görmektedir. Ancak ABD ve Japonya, Çin’i tehdit olarak gördüğü için Tayvan’a destek vererek bölgede Çin ile denge kurmaya yönelik politikalar sergilemektedir. 

Tayvan, Çin ve ABD’yi doğrudan karşı karşıya getirebilecek olası noktalardan birisidir. Son 20 yıldır ekonomik olarak büyük bir kalkınma yaşayan Çin, siyasi olarak da üstünlük sağlayabilmek için Tayvan’da egemen olmayı zorunluluk olarak görmektedir. Bu sebeple Çin, ABD’nin Afganistan’dan çekilmesi sonrasında yaşadığı güç kaybını fırsat bilip Tayvan’ı bünyesine katmak istemektedir. Dünyanın en fazla askerî harcamasının yapıldığı pasifik bölgesinde en yakın savaş ihtimali Çin-Tayvan birleşmesinden kaynaklı olması öngörülmektedir. 

Amerika’dan silah alarak savunma gücünü arttırmaya çalışan Tayvan, askerî açıdan dış güçlere bağımlıdır. Çin’in giderek artan savunma bütçesi dikkate alındığında Tayvan’ın Çin’e karşı rekabet etmesi pek mümkün değildir. Bu durum hem Tayvan hem de ona destek veren ülkeler için riskli bir durum taşımaktadır.

ABD desteği

1953’te ABD devlet başkanı seçilen Eisenhower, ABD’nin her şekilde Tayvan’ı koruyacağını ilan etmiştir. 1954’te ise Çin 2.5 milyon askeri Tayvan’a konuşlandırıldı ve Tayvan hâkimiyetindeki adaları bombalamaya başladı. Desteğinde kararlı olan ABD, 1954’te Tayvan ile savunma anlaşması imzaladı. ABD’nin bu anlaşmayı yapması Çin ile doğrudan savaşı başlatacak riske sahipti. O dönemlerde Tayvan’ı desteklemek günümüze göre daha kolaydı. Şartların değişmesine rağmen ABD’nin bölgeye desteğinde ısrarcı olması 3. Dünya savaşını bile başlatabilecek risktedir. 

Japonya-ABD ittifakı 

Çin’in artan askeri müdahaleleriyle savunması zayıflayan Tayvan, büyük bir güvenlik riskiyle karşı karşıyadır. ABD’ye ait 7. filo Tayvan’ın egemenliğini devam ettirebilmesi için büyük öneme sahiptir. Kore savaşının başlangıcından beri Tayvan adası, ABD’ye ait 7. filo ile korunmaktadır. Çin’in Tayvan’a karşı gerçekleştirdiği saldırı girişimleri, Tayvan’ın ABD ve Japonya ülkeleriyle ittifak kurmasına sebep olmuştur. ABD’nin bölgede askerî ittifaklarını arttırması da Çin -Rus askerî iş birliğine alt yapı hazırlamıştır. Bu nedenle Çin-Tayvan arasındaki çekişme bölgedeki ittifakın sebebidir. Bölgede ABD’nin varlığı Tayvan’ın mevcut statükoyu korumasını sağlarken, yükselen Çin’in “Tek Çin” politikasına aykırı olduğu için askeri faaliyetleri arttırdığı bölge son zamanlarda ittifaklar arasında çekişmeleri arttırmıştır. 

Çin-Rus ittifakı

Çin’in doğalgaz ve madenlerinin çoğunun Türk bölgelerinden sağlanması, ABD’nin bölgede Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattıyla İran ve Rusya’yı devre dışı bırakması hem de petrol yollarının kontrolünü ele geçirmek istemesi, Çin-Rus iş birliğini arttıran sebeplerdir. İki ülke ABD’nin bölgedeki etkinliğini arttırmasına karşı “Sanhay İşbirliği Örgütü” kapsamında ortak hareket etme kararı almıştır. ABD, artan Çin-Rus iş birliğinin gelecekte Pasifik ve Güney Asya’daki çıkarlarını tehdit edebileceği düşüncesiyle Tayvan ile olan askerî iş birliğini arttırmak niyetindedir. 

Tayvan’ın güvenlik sorunu, ABD-Japonya, Rus-Çin ittifakı arasındaki bir güç gösterisine dönmüş durumdadır. 

Askerî, ekonomik ve siyasî varlığını arttıran Çin’in, yakın gelecekte Tayvan’ı kendi topraklarına dâhil etmesi muhtemeldir.

Yerleşik düzende çözümsüz gözüken Tayvan’ın güvenlik sorunu ciddi çekişmelerin fitilini ateşleyebilir.