Özellikle A Milli takıma kaliteli oyuncu bulmakta zorlandığımız dönemde, bu ihtiyacı karşıladığımız gurbetçi oyunculara futbol dünyasında genel olarak verilen isimdir “Apeto”. 

  80'li yılların ortalarında yurt dışında yetişmiş olan Erhan Önal, Erdal Keser, Uğur Tütüneker gibi gurbetçi futbolcu akını, şu an Olcay Şahan, Gökhan Töre, Yasin Öztekin gibi birçok oyuncuyla devam ediyor. Yurt dışında yetişmiş oyuncuların performans olarak oynamış oldukları takımlara katkısı kadar özellikle disiplin ve profesyonellik anlamında da katkılarının olduğu tartışılmaz.

    Özellikle üst liglerde, yurt dışından gelen oyuncuların ülkemize uyumu, ekonomik ve sosyal anlamda daha rahat olurken, alt liglerde gelişim göstermesi beklenen gurbetçi futbolcularda bu uyumun daha zor olduğu aşikâr. Gurbetçi oyuncuları yurt dışında Türk, yurt içinde gurbetçi olarak arada kalmışlıklarından biran önce kurtararak, ülke futboluna katkı vermesini sağlamalıyız ve böylece yetenek kaybının önüne geçmeliyiz.

    Burada  hem yöneticilere, hem hocalara, hem de futbolculara büyük görev düşmektedir. Bunun için öncelikli olarak, yurt dışından gelen oyunculara bulundukları takımlara adaptasyonu konusunda “apeto” gibi yakıştırmalarla, yapmış oldukları davranışları eleştirir tarzda davranmak ve olumsuz yönde tutum sergilemek yerine, kendimizden farklı görmeyip, iletişim ve yaklaşımımızı ona göre şekillendirmeliyiz.

   Son olarak, konuya farklı bir pencereden bakacak olursak Avrupa’da, ortalama 5.5 milyon Türk nüfusunun yaşadığını düşündüğümüzde, bu kadar yetenekli oyuncu çıkması bize Türk futbolu adına yeteneğin 78 milyon içerisinden de rahatlıkla çıkartabileceğimizi gösteriyor. Gereken altyapı yatırımları yapılır, gençlerimize gereken değer verilirse, Mesut Özil gibi örnek futbolcuların başarısından kendimize sadece pay çıkarmak ve övünmek zorunda kalmaz, Arda Turan gibi kendi bünyemizden yetişen ve Avrupa'ya oyuncu ihraç eden ülke pozisyonuna gelebiliriz.