AMAN DİKKAT!

Fehmi KETENCİ 20 Eyl 2020

Fehmi KETENCİ
Tüm Yazıları
Evet, beklenen Eylül ayı, artık pandemi süresince hissedilen endişeleri gerçeğe dönüştürmüş bir dönemdir.

Geçtiğimiz hafta bugünkü yazımızın girişinde yazdıklarımıza dönmek çok daha doğru olacak. Ağustos ayı içinde söylenenler artık çoktan söylentiler olmaktan çıkmış ve başta Sağlık Bakanlığımız olmak üzere salgında gerçek verilerin yansıtılmasına dönüşmüştür.

Geçtiğimiz haftaki yazımızın giriş bölümünü bir hatırlayalım, şunu yazmıştık;

“Perşembenin gelişi çarşambadan belli olur” demişler. Öyle de oldu. Ağustos ayı içindeki söylentiler, uzman görüşleri, fazlaca rahata erdiğimiz bir yaşam biçiminin içinde olduğumuz gerçeğini yüzümüze çarpmıştır... Bu rahatlıktan hızla kurtulup mutlaka kendimize gelmeliydik. Hep söylenen, o tehlikeli üç ayın ilki olan Eylül’e girişimiz pek de görkemli (!) oldu.”

Evet, beklenen Eylül ayı, artık pandemi süresince hissedilen endişeleri gerçeğe dönüştürmüş bir dönemdir. Ağustos sonlarında 20’li rakamlar civarında stabil bir görüntüde dolaşan vefat vakaları, birer hafta aralıklı sürelerde; önce 30’lu, sonra 40’lı, ardından 50’lı ve son haftada ise, 60’lı rakamlar üzerine çıktı ve yazımı yazdığım son günde belli olan tabloda 62 olarak kayıtlara geçtiğini görebiliyoruz.

      Bazı uzmanlar ve Sağlık Bakanlığı arasında git-gel diyaloglara dönüşen ve net açıklanmadığı iddia edilen veriler tartışmasında bir gerçek, artık şeffaf bir şekilde dile getirilmeye başlandı. Başta Ankara, İzmir ve İstanbul olmak üzere salgında hissedilir şekilde bir artışın söz konusu olduğu, öncelikli olarak; başta Sağlık Bakanımız olmak üzere dile getiriliyor. Bunu, Cuma namazı çıkışında yaptığı açıklamasında Cumhurbaşkanımız da açık açık dile getirdi ve “Daha sıkı önlemlerin alınabilecektir” dedi.

      Bir gerçek var ki; salgında, vaka sayısının 1770’lı, vefat sayısının ise 60-70 arasındaki bir rakamlara ulaştığı sonbahar başındaki bu haftalarda kritik bir dönemi yaşıyoruz. Bu sıralarda; ilköğretimin bazı sınıflarında kademeli olarak yüz yüze eğitimin başlayacağını da göz önüne getirirsek, çok daha dikkatli davranmamız gerekecek. Üniversiteler ise; Güz dönemi eğitimlerini Ekim’in ikinci haftasında online olarak yapacaklar.

      Okulların ve üniversitelerin açılması, tatile gidenlerin, memleketlerinden, köylerinden yaşadıkları yer olan İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük büyükşehir ve şehir merkezlerine geri dönmeleri, pandemi döneminin en önemsenmesi, en etkin önlemler alınması gereken çok özellikli hazırlık sürecidir.

      Bu durumu şöyle bir tanım çerçevesinde toparlanmak hiç de yanlış olmayacaktır. Kısacası; önümüzdeki bu birkaç ay içinde, çok daha dikkatli ve yoğun kısıtlamaların olabileceği bir döneme hazır olmalıyız. Sadece Kovid-19 değil, sendrom benzerliği gösteren, kış aylarının vazgeçilmezi grip vakaları birlikteliğinin bu dönemi direkt etkileyeceğini de asla göz ardı etmemeliyiz. Konunun uzmanlarının fikir birlikteliği yaptıkları ve önemle üzerinde durdukları tek konu bu.

      Son bir haftaya yansıyan gelişmelerden; salgının, neredeyse tüm Türkiye genelinde etkisini biraz arttırarak sürdürdüğünü, İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere şehir merkezlerinde daha da etkinleştirebileceği en çok üzerinde durulandır.

      Bu arada, tek umut olarak beklenen aşı çalışmaları ile ilgili gelinen noktadan biraz olumlu bilgiler geliyor olmasına rağmen, önümüzdeki dönem için yapmamız gerekenler konusunda asla gevşememeliyiz.      

      Koronavirüsün iyice dişini göstermeye başladığı bu dönemde, sağlıklı kalabilmemiz için yapmamız gerekenleri asla ihmal etmemeliyiz;

      - Evlerimiz dışında mutlaka maske takmalıyız (tüm illerde maskesiz çıkma yasaklandı). Dış mekanlarda ortak kullanılan yerlere dokunmamalıyız, ellerimizi ağzımıza, burnumuza ve gözümüze sürmemeliyiz.

      - Mümkün olabildiğince evde kalmalı dışarı çıkmamalıyız. Çıkmak zorunda kalırsak da; kalabalık ortamlarda (Kafeler, düğün-dernek, taziye, toplantı, ağırlama, uğurlama v.b gibi) bulunmamaya dikkat etmeliyiz. Ve her yerde sosyal mesafeyi mutlaka korumalıyız.

      - Hijyene ve temizliğe dikkat etmeliyiz. Ellerimizi; dezenfektan, limon kolonyası ile temizlemeli, fırsat bulduğumuzda bol sabunlu suyla mutlaka yıkamalıyız.

      Artık bu illetle etkin savaşta iş başa düşmüştür. Koronavirüse yenilmeyelim.