AH BE GÖSTERMESEN OLMAZ MIYDI?

Micheal KUYUCU 08 Ara 2021

Micheal KUYUCU
Tüm Yazıları
Geçtiğimiz gün Pantene bilmem kaçıncı Altın Kelebek ödül töreni yapıldı.

Geçtiğimiz gün Pantene bilmem kaçıncı Altın Kelebek ödül töreni yapıldı. Kanal D’de her pazar akşamı takip ettiğim “Yargı” dizisini izlemek için kanalı açtığımda törene şahit oldum. Bir göz gezdirdim. Yine ayılıp bayılanlar, heyecanlananlar bilmem efendim işte “çok mutluyumlar” filan falanlarla geçen bir törene şahit oldum. Tam sıkıldım zaplayacaktım ki kanal sağ altta ısrarla “Yargı - Az Sonra” ibaresini geçirdi. Benim gibi diziyi bekleyenleri kaçırmamak için bu bilgiyi sık sık tekrarladı kanal. İş böyle olunca bende bir yerden beklerken bir yandan da ödül törenine bir göz attım.

Edis’te çözemediğim bir şey var

Törende Edis’in performansına şahit oldum. Güzel kızlarla güzel bir koreografi hazırlanmış, Edis de şarkılarını seslendirmiş. Kötü değildi. İzletti kendini. Heyecanlandım mı? Kadın olmadığım için bilemem ama erkek ve bir müziksever olarak “vouuu” demedim. Sadece izledim. Edis yetenekli bir çocuk ama bir şey var, çözemediğim bir tutukluk var. Çok soğuk gösteriyorlar bu çocuğu ya gerçekten de soğuk bir çocuk ya da imajcıları ona bir türlü hak ettiği sıcaklığı veremiyor. Mesela o parıltılı kıyafetine hiç ısınamadım onu izlerken.

Hakan Boyav olayı müthiş özetlemiş

Yarışma sosyal medyada da ses getirdi. Şatafatlı kıyafetler, ünlüler, Pantene gibi güçlü bir sponsor ve iyi bir kanal olunca tabii ki ses getirmesi de çok normal. Twitter’da yer alan iletiler arasında Teşkilat dizisinden Hakan Boyav’ın geçmişte verdiği bir röportaj dikkatimi çekti. Boyav Türkiye’de ödül almanın kriterlerini o kadar güzel anlatmış ki. Bakın ne demiş?

“…Nasıl ödül alabiliyorsunuz Türkiye’de? Ya politik görüşünüz olarak solcu olacaksınız veya? Veya ordan birilerine daha yakın olacaksınız falan yaşam biçimi olarak. Onla oturacaksınız, kaçacaksınız. Akşamları barda “haaa ha haha heeheee…”

Müthiş güzel söylemiş Hakan Boyav. Buna yüzde yüz değil, yüzde bir milyon katılıyorum. Bu nedenle hiçbir ödül törenine zerre ne inancım var ne de güvenim. Nesnellik biteli en az yirmi, yirmi beş sene oldu bu konuda. Neyse biz dönelim konumuza.

Altın Kelebek ödül töreninde ödül alanların o heyecanlı davranışlarını ben çok yapmacık buldum. Sanki herkes el birliği yapmışçasına çok heyecanlandığını söyledi, ödülü alırken nerdeyse bayılacaklar bile oldu. “Ya bi durun baba” dedim kendi kendime. Bi durun ya, artık bunu kimse yemiyor. Al ödülünü güzelce iki kelam et in sahneden, bereket versin de sus.

Gerçek anlamda parlayan yıldız Melis Sezen oldu

Bence ödül töreninin en yıldızı parlayan ismi Sadakatsız dizisinin Diren’i Melis Sezen’di. Bu kız daha dizi ilk başladığında dikkatimi çekmişti. Herkes dizi başladığında dizide Asya’yı canlandıran Cansu Dere’yi konuşurken Melis ağır ağır dikkatleri çekmeye başlamıştı. Yetenekli, güzel, eğitimli bir kız. Rolünü çok iyi oynuyor. Duygusal, acı çeken bir kız karakterini müthiş canlandırdı. Normal şartlarda, gerçek hayatta o kadar güzel bir kızın bir insana bu kadar bağlanması, aşık olması, aşkı ve ilişkisi için delirmesi imkan dışı. Ama dizi işte, romantizm burada devreye giriyor. Derin’i canlandıran kızlar gibi kızlar var gerçek hayatta ama onlar genelde çirkin oluyor. Evde kaldıkları için de saplantılı bir aşka kaptırıyorlar kendilerini. “Sadakatsiz” dizisinde saplantılı bir aşkı bu kadar güzel bir kızın canlandırması çok büyük ve başarılı bir stratejik davranış oldu. Melis Sezen de kızı müthiş canlandırınca hepimiz “vay bee.. demek böyle güzel kızlar da aşık olabiliyor” dedik.

Melis’ten kalan iki şey

Melis’i ben çok yakından takip ediyorum. Yolu açık. Turkcell reklamının da yüzü oldu. Çok başarılı bir reklam filmi oldu. Ödül almasına sevindim, kız ödülü dibine kadar hak etti. Ödül sırasında iki şey dikkatimi çekti. Biri ödülü alırken iki çift laf bile edememesi. Halbuki kız Koç Üniversitesi mezunu yani öyle o aptal güzel kızlardan değil. Ağzı laf yapan, eğitimli ve ailesinden de destek alan bir kız. Ama ödül gecesi aptal sarışını oynar gibiydi. Hadi bunu boş verelim, olur öyle kazalar diyelim.

Göğüs dekolteli kıyafette ofsayt vardı

Beni en çok şaşırtan ikinci şey ise Melis Sezen’in göğüs dekolteli kıyafeti oldu. Müthiş güzel bir kıyafetti. Ona çok da yakıştı. Ama kıyafette bir detay vardı ki görünce inanamadım. Melis’in o gece giydiği kıyafette göğüsleri ortadaydı. Aslında kıyafet ustaca hazırlanmıştı, göğüsleri ortadaydı ama dozunda bir yırtmaç vardı. Ancak bir detayı abartmışlardı. Kıyafette resmen Melis’in göğüslerinin uçları gözüküyordu. Yani Melis’in göğüs uçları ofsayta düşmüştü.

Bunu biraz abartılı buldum. Hani bir partide bir yerde giyersin tamam ama bir ana akım televizyon kanalında yayınlanacak bir programa yakışmaz. Ben görünce şok oldum. Melis sahneye gelirken kameramanlar da bir ara afalladı. Hele ilk konuşma yaparken yönetmen önce yakın çekim aldı, sonra uzak çekim aldı, yönetmenin de göğüs uçlarının kıyafette görünmesi karşısında bir afallama geçirdiğini resim seçimlerindeki panikten anladım.

Melis o geceye hem konuşmasıyla damga vurdu hem de kıyafetiyle. Ama o kıyafeti biraz olmadı. Kim dikti, kim hazırladı bilmiyorum. Ama ana akım televizyon kanalında öyle göğüs uçlarının çok net bir biçimde gözüktüğü şeffaf bir kıyafetle çıkmak bana biraz ters geldi. Ha diyeceksiniz ki ne olacak? Zaten o göğüs uçlarının görüyor isteyen internette. Ama bakın ne dedim? “İnternette” dedim ve “kendi isteği ile görüyor”. Ancak Altın Kelebek’te isteyen de istemeyende Melis’in göğüslerini ve göğüs uçlarını gördü.

Hatalı bir imaj

Melis Sezen’in stil danışmanı ve menajeri bu detayı kaçırmış olamaz. Belli ki bilinçli bir hadiseydi. Ama hatalıydı. Bu Melis’in imajı açısından da hata. Melis genç, modern Avrupai bir kız. Onu öyle kocakarı imajlarına sokmayın, kaybeder.

Son sözümse herkese. Bir TV kanalına hangi nedenle olursa olsun, çıktığınızda biraz giyiminize kuşamınıza dikkat edin. Şimdi RTÜK çıkıp da o gece yayınlanan programda Melis’in göğüs uçları gözüktü diye Kanal D’ye ceza verirse bunda Kanal D’nin suçu ne? Ana akım medyada dikkatli olmak lazım. Adı üzerinde “ana akım” yani “mainstream” herkesin izlediği anlamına geliyor. Onun için ortalamayı düşünüp hareket etmek lazım.