ABBAS YOLCU

Mehmet Arif DEMİR
Medyada yer alan bir ses kaydında kendisi de zaten önümüzdeki iki ayın sonunda Mayıs'ta kontratının dolacağını ve Portekiz'e geri döneceğini beyan, kabul ve ikrar ediyor.

(Abbas; burada Jorge Jesus oluyor.) Fenerbahçe Teknik Direktörü Jorge Jesus’un geçen sene aşık usandırır naz ve niyazla ve ancak bir yıllık imza atarak geldiğini hatırladığımızda bugünlerde sosyal medyada estirilen yalan rüzgârının ne kadar anlamsız olduğunu rahatlıkla anlayabiliriz. Adam zaten kalmaya değil gitmeye gelmişti, anlayacağınız yolcudur Abbas, bağlasan durmaz.

Medyada yer alan bir ses kaydında kendisi de zaten önümüzdeki iki ayın sonunda Mayıs’ta kontratının dolacağını ve Portekiz’e geri döneceğini beyan, kabul ve ikrar ediyor. Yok sözleşme uzatacak, yok Başkan Ali Koç’la görüşecek, yok şöyle yok böyle demenin bir anlamı da yok.

Belki de en baştan böyle bir seneliğine idareten, hatır için, (yüklü bir bedel olarak gıcır gıcır €urolar hatırına) kerhen gelmesi yanlıştı. Yanlışı baştan yapınca şimdi kontratın bitmesine 45 gün kala eyvahlanmanın bir anlamı da yok yani.

Fenerbahçe taraftarının kendisine çok inandığı, güvendiği ve neredeyse İsa Mesih muamelesi yaptığı bir başlangıç dönemi ve Dünya Kupası arasına kadar geçen dönemde gerçekten çok farklı bir teknik direktörle karşılaştığımızı hepimiz fark ettik. Oyun planının içerdiği avantajın çok ufak bir karşı hamle ile kırılabileceği gerçeğini hep bilerek haftalar haftaları izledi ve Fenerbahçe oynadığı güzel futbolla hem yurt içinde hem de yurt dışında oldukça başarılı sonuçlar aldı.

Futboldan biraz anlayanlar yapılan transferler hakkında tereddütte bulunsalar da taraftarın gözünde “Dede’nin bir bildiği vardır” kredisi ile pek yankı bulmadı bu görüş. Sadece bir yıl için kontratı bulunan bir teknik direktörün getirdiği futbolcularına ikişer, üçer yıllık ve +1 opsiyonlu sözleşmeler imzalamak da ancak bir yönetim basiretsizliği olabilirdi o da oldu. Jesus’a bile opsiyonlu sözleşme imzalatamadıktan sonra futbolculara imzalatmışsın ne fayda!

Biraz danışıklı dövüş olduğu hissi veren ses kaydı olayından da –bilmeyenler için - azıcık bahsedelim ve yazıyı toparlayalım. Brezilya’da biraz “karışık” bir adam olarak bilinen ve gazeteci kimliğinden çok medya kalemşörü olarak tanınan Gabriel Reis’in elindeki ses kaydında Jesus: “Türkiye’de hava çok soğuk…, Mayıs ayında kontratım bitiyor…. ve Flamengo’ya döneceğim…” minvalinde şeyler söylüyor. Bunun üzerine şu kadar da vakit geçiyor ama ne JJ ne de FB’den bir yalanlama gelmiyor. Gele gele Ali Koç’un yeni sezon için İsmail Kartal’la anlaştığı haberleri sızdırılıyor sağdan soldan.

Belki yıllar sonra İşletme Fakülteleri’nde veya Spor Akademileri Spor Yöneticiliği derslerinde Doktora tezi olacak şeyler yaşandı son zamanlarda Fenerbahçe’de. Aziz Yıldırım’ın gidişi, Ali Koç’un gelişi, vaadleri ve yaptıkları ile “Bir Kulüp Nasıl Yönetilmez?”, Bir Kulüp Nasıl Kötü Yönetilir?”, Nasıl Kötü Transfer Yapılır” başlıklı çalışmaları şimdiden YÖK TEZ’de görür gibiyiz.

Olan Arda’ya oldu, İsmail Yüksek’e oldu. Ferdi’ye oldu. Hâsılı yerli ve milli yıldızlarımıza oldu olan. Koca bir sezon boşa geçti. Fenerbahçe zaten yıllardır şampiyon olamıyor, bu sene de muhtemelen olamayacak bu gidişle ama hiç olmazsa bu kıymetli evlatlarımızla olamasaydı. Elin tapon Brezilyalılarıyla, Portekizlileriyle olamayacağına. Keşke bizim çocuklar oynasaydı da gene yenilseydi Sevilla’ya. Hiç olmazsa tecrübe edinmiş olurdu bizim çocuklar.

Ne Arao, ne Luan Peres, ne Lincoln, ne Gustavo Henriqe ne şu ne bu. Hepsi bir Arda’nın bir ayağı etmez, İsmail Yüksek’in yanından geçemez, Ferdi’yle mukayase edilmez. King olsun, Pedro olsun, Bruma olsun bunlar zaten piyasanın “çöp” diye bildiği isimler. Ne işleri var Türkiye’de?

14 Mart Tıp Bayramı’nda bütün sağlık çalışanlarımıza mutluluklar diliyoruz.