30.YIL PROJE ALBÜMÜNDE DOKSANLARA DAMGASINI VURAN SÜRPRİZLER VAR

Micheal KUYUCU 30 Eki 2022

Micheal KUYUCU
Tüm Yazıları
Müzik dünyasının romantik prensi. Doksanların pop müzik hitlerine imza atan bir müzisyen.

Müzik dünyasının romantik prensi. Doksanların pop müzik hitlerine imza atan bir müzisyen. Suat Suna, 30.Sanat Yılında içinde doksanlara damgasını vuran hit şarkıların güncel sound’larla hazırlanmış versiyonları ve düetler içeren bir albüm hazırlıyor.  Projenin ilk iki şarkısı sınıfı geçti ve yeni neslin beğenisini kazandı. 2023 yılında projenin tamamı yayınlanacak. Dört gözle bu proje albümü beklerken Suat’tan projesi hakkında bilgi aldık.

“Otuz yıl albümü olsun dedik”

Bu albüm esasında 25.yıl albümüm olarak başlayıp 30’a doğru dönmüş bir iş. Tabii bunun içerisinde iki buçuk senelik pandemi süreci de her şeyi etkiledi. Psikolojileri bozdu, sanatçı arkadaşlarımızla bu düet projesinde bir araya gelemedik o süreç içerisinde. Ben kendime bir albüm yaptığımda çok daha hızlı toparlayabiliyorum bazı şeyleri ama işin içine birçok sanatçı arkadaşım da girince haliyle o zaman biraz daha herkesin takvimine ve saatine uymak zorunda kalınıyor. Bana uyan gün başkasına uymuyor veya tam tersi. Sonrasında işlerin de yoğunluğu oldu, herkesin özellikle pandemiden sonra hayatı hareketlendi birdenbire. Dinleyiciler de bence sanatçıları ve şarkı dinlemeyi özlemişlerdi. O yüzden ben de bari gecikmişken proje otuzuncu yıl albümü olsun, otuza gitsin 28-29.yıl albümü yapacağıma bari 30 diyelim de bu iş daha anlamlı olsun diye düşündüm.

“Aramızda Uçurumlar” 3. albümümün kenarda bekleyen şarkısıydı”

Yapımcım Bülent Seyhan’la oturduk konuştuk şarkıların bir iki tanesini insanlara sunalım en azından projenin de ön habercisi olsun. Arayı da bu kadar uzun vermemiş oluruz dedim. Projede ilk yayınlanan “Aramızda Uçurumlar”da da şöyle bir hikâye var: Benim 1995 yılında çıkarttığım “Hasret Fenerleri” albümünde vardı o şarkı. “Aramızda Uçurumlar” o albümümün en sevilen şarkılardan biri olmuştu. Video klip çekmek nasip olmamıştı o zaman. Çünkü aynı albümde “Hasret Fenerleri” ve “Yalan Değil” vardı onlar kliplenmişti. Bu şarkı böyle her köşede kalmıştı.  Sosyal medya paylaşımlarında ‘şarkı çok güzel, keşke klibi de olsaydı’ gibi çokça eleştiri alıyordum. Ben de şarkıya olan borcumu ödemek istedim. Fatma Turgut ile olan düeti kime dinletsem herkesin çok hoşuna gidiyordu. Fatma’nın bir dinamizmi de var. Beklenmedik bir ikili olduk.

“Deniz Seki ve İskender Paydaş ile beraber klipte rol aldık”

İskender Paydaş’la yaklaşık otuz yıla varan bir dostluğumuz var çok şey paylaştık. Kayahan abi ortak paydamızdı. İkimizde onun oğulları gibiydik. Çok fazla vakit geçirdik hayatımızda çok şey paylaştık. İyi günlerimizi, kötü günlerimizi her zamanımızı beraber geçirdik. O benim aranjmanlarımı emanet edebileceğim Türkiye’de bir iki kişiden biri. Benim kariyerimde İskender Paydaş’ın önemli bir yeri var. Bu yüzden projenin ikinci şarkısı “Yalan Değil”in orijinal versiyonunu da onunla yapmıştık. Yıllar sonra yaptığımız düet aranjmanını da yine onun yapması benim için önemliydi. Bu şarkıda Deniz Seki ile çalışmamızı İskender tavsiye emişti. Kayıt yaparken onlar birlikte bir albüm yapıyorlardı. Ben de “Yalan Değil”i kiminle söyleyelim sence?” diye ona danıştığımda o ‘Deniz Seki ile olabilir, bu aralar da’ çalışıyoruz dedi. Ben de zaten çok severim Deniz’i ve projede “Yalan Değil”i onunla yorumladık. Şarkının videosunda da İskender’e ‘bari sen de ol videoda, bu böyle bizim unutmayacağımız bir anı olsun’ dedim. En azından yıllar sonra bile dönüp baktığımızda ya ne iyi yapmışız bunu böyle yaparak diyelim hadi hep beraber bir klip çekelim dedim ve klipte Deniz Seki ve İskender Paydaş, ben üçümüz birlikte yer aldık. Herkes birbirine yakıştı klipte. Proje tam hayal ettiğim gibi gidiyor diyebiliriz aslında.

“Albümde yer alan şarkılar doksanların hit şarkıları”

Projedeki son şarkının da kaydını tamamladık, nihayet artık tamamladık diyebilirim hepsini. Çok iyi sanatçı dostlarım var. Yıldız Tilbe var, Yaşar var, Işın Karaca var, Ferhat Göçer var, benim canım arkadaşım İpek Acar var. Çok sürpriz bir işimiz var esasında onu şarkıcı olmayan fakat sesi çok hoş olan ve insanların çok sevdiği bir komedyen arkadaşımız var onunla seslendirdim. Öyle bir sürprizimiz de var. Her şarkı birbirinden kıymetli oldu bence. Albümde “Zor Bulursun” var, “Hasret Fenerleri” var,  “Sensiz Kaldım” var,  “Son Bir Defa” var. Yıldız Tilbe ile “Zor Bulursun”u söyledik ben inanılmaz ses getireceğine inanıyorum. Çok güzel bir versiyon oldu. “Hasret Fenerleri” şarkımı Ferhat Göçer’le söyledik. “Ansızın Çektin Gittin”’i Işın Karaca ile söyledik. Hakikaten güzel oldu. İyi bir proje oldu. Benim 30 yıllık kariyer albümüme yakıştı diyebilirim. Çok uğraştık evet biraz geciktik ama geç olsun güç olmasın derler. Gerçekten öyle bir durum oldu.

Albümü mutlaka 2023 yılının ilkbahar aylarında piyasaya sunmak istiyorum. Mart nisan gibi. Benim 30.yıl albümüm olarak plağını da piyasaya sunmak istiyorum. Bu bir arşiv albümü çünkü. O sırada çıkaracağım yeni video kliple beraber albümü de sunmuş olacağız. En az iki tane daha yani toplam bundan sonra üç tane video klibi bu albümün hak ettiğini düşünüyorum.

“İyi şarkı her zaman iyi şarkıdır”

Bu şarkılar insanların hatıralarında gençliklerinde var. Şu anda bizimle yaşıt olan herkesin hayatına dokunmuş şarkılar. Sosyal medyada artık dinleyenlerin ve takip edenlerin yaşlarının ortalamalarını da görebiliyoruz.  “Aramızda Uçurumlar” şarkısı 13-17 yaş grubundan çok ciddi bir ilgi gördü. Bu aslında benim için çok önemli. Ben bu şarkıyı yazalı neredeyse 30 sene olmuş. Bundan iki kuşak önce diyebilirim. Belki hatta üç kuşak önce çok sevilmiş bir şarkı. Demek ki iyi bir şarkının kuşakla dönemle hiçbir şey ile alakası yok. İyi şarkı her zaman iyi şarkıdır. Ben bunu görüyorum.

Gençlere ne veriyoruz ki ne bekliyoruz?

Kültüre ve sanata bu seviyede bakan bir ülkenin gençliğinin müzikal zevkinin çok yukarda olmasını beklememek lazım. Eğitim her anlamda çok önemli. Bu konuda iyi bir eğitime ihtiyacımız var. O yüzden ben gençleri suçlamıyorum asla. Yani biz gençlere ne veriyoruz da ne bekliyoruz? Ben öyle bakıyorum esasen. Niye şimdi herkes 90’ları seviyor mesela, bu işe başladığımızda 90’ların başında bizim önümüzde çok harika rol modelleri vardı. Kayahan vardı kariyerinin zirvesinde, Sezen Aksu vardı Onno Tunç’la beraber en güzel müzikleri yaptıkları dönemdi. Nilüfer vardı yine yanında Buğra Uğur’la Kayahan’la ve Onno Tunç’la birlikte. Bakıyorsun Garo Mafyan’ın sektörde önemli şeyler yaptığı zamanlardı doksanlar, yani örnek alacağımız müzisyen abilerimiz ablalarımız vardı. Bunlar bizim gibi arkadan gelen ve bu işe heves eden bayrağı taşımaya aday müzisyenlere çok güzel örneklerdi. Şimdi bu saydığım isimlerin arkasını getiremedik. Müzik eğitimi de gerçekten çok ihmal edildi. Bir de maalesef dijital dünya da bizim gibi yetişmesine imkan vermiyor yeni müzisyenlerin. Dijital dünyada her şey çok hazır ve sentetik sunulduğu için enstrüman çalmaya çabalamıyorlar bizim gibi. Notaya bile gerek yok, nota programı var zaten gibi durumlar yaşanıyor bugün. Bir analog tecrübe olmadan müzisyen yetişmez çok önemlidir bu laf. Analog tecrübe olacak. Enstrümanını bir defa hakkıyla çalacaksın ondan sonra nota okumayı yazmayı bileceksin armoni öğreneceksin. Bunlar tabii müzisyenliğin olmazsa olmazı ama teknoloji ilerledikçe hazır melodiler, hazır ritimler, bir takım yazılım programları çıktı bunlar çok bilmeden de kulağa dinlenecek seviyede bir şeyler yazmaya yol açtı ve bu da ‘iyi şarkı yapmak zorlaştı iyi müzik bulmak zorlaştı’ya getirdi bizi.

Sektör oturmaya başladı geriye bunu paraya çevirmek kaldı

Günümüzde plak talebinde enteresan bir yükseliş var. Bizim ülkemizde de plaklar belirli bir sayıda basılmaya başladı nihayet. Ben esasında bu dönüşümlerin bu evrimlerin bir süreye ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Mesela yine hatırlarsınız kasetten sonra CD çıktığında insanların CD’ye alışması bir on sene sürmüştü. Kaset bitti tamamen CD’ye döndü sektör. Zaten ben teknolojilerin evrilmesine hep şöyle bakıyorum, eğer otomotivlerin içinde o teknoloji varsa o iş oturmuştur. Dikkat ederseniz arabalarda kaset çalar vardı sonra cd çalara dönüştü. Önce ikisi birden oldu sonra kaset bitti CD başladı. CD’yi de bitirdiler şimdi tamamen mp3 her şey. Demek ki sektör oturmaya başladı. Şimdi geriye kaldı bunu paraya dönüştürebilmek. Dinleyicilerin müziği bedava dinlememeyi de düşünmesi lazım. Çünkü bu çok büyük emek verilen ve maliyetli bir iş, bunu bedava elde etmeye çalışmak güzel ama her şey bedava elde edilirse bir zaman sonra bu iş yapılamaz hale gelecek. Bunu da düşünmek lazım. Ne olursa olsun müziğe katkı sunmak lazım yani dinleyicinin dinlediği şarkıya ufak da olsa bir para vermeyi hak olarak görmesi lazım.