2'NCİ KARABAĞ SAVAŞI 1'İNCİ YIL DÖNÜMÜNDE: NE OLDU PAŞİNYAN?

Prof. Dr. Fahri ERENEL
Tüm Yazıları
2'nci Karabağ savaşı üzeriden 1 yıl geçti. Ateşkes anlaşması imzalandı.

2’nci Karabağ savaşı üzeriden 1 yıl geçti. Ateşkes anlaşması imzalandı. Bu anlaşmanın gereği olarak bazı ilerlemeler kaydedilmiş olsa da kalıcı barışın tesisi için olumlu yönde bir gelişmenin olmadığı görülmektedir.

Azerbaycan Dağlık Karabağ’da, Ermenistan’ın 30 yıl boyunca geri kalmasına neden olduğu topraklarını yeniden inşa sürecine girdi ve oldukça önemli mesafeler kaydetti. Kurtarılan topraklarda sağlanan gelişmeler bu topraklarda yaşayan Ermeniler üzerinde de son derece olumlu izler bıraktığı görülmektedir. Azerbaycan, Ermenistan’ın sert gücüne  indirdiği darbe ve sonrasında sert gücün kontrolünde yumuşak güç unsurları ile yaptığı çalışmalar hızla ilerlemektedir. Değişim giderek belirginleşmektedir.

2019 yılının Mart ayında Ermenistan Savunma Bakanı Tonoyan, ABD’ye resmi ziyareti sırasında “yeni topraklar kazanmak için yeni savaş” çağrısı ile tırmanan gerilimi, Ermenistan’ın birçok provakasyon amaçlı girişimleri takip etmiştir. Ermenistan’ın bu porovakasyonlarda aldığı sert karşılıklar 2’nci Karabağ Savaşı’nın ne şekilde cereyan edeceğinin ipuçlarını da vermiştir.

HAREKATIN ÖNÜNÜ AÇTI

Planlı bir sabır ile silahlı kuvvetleri başta olmak üzere milli güç unsurlarını bir bütün halinde Ermenistan’a darbe vurmak ve öz topraklarını kurtarmak üzere hazır hale getiren Azerbaycan’a bu fırsatı provakasyonları ile Ermenistan vermiştir. Ermenistan’ın uluslararası hukuk ilkelerini ihlal ederek işgal altındaki Azerbaycan topraklarına çok sayıda YPG ve PKK mensubu teröristi ve bu arada Beyrut limanında gerçekleşen patlamanın ardından binlerce Lübnanlı Ermeni’yi yerleştirmesi, 2020 yılının Ağustos ayının sonlarında Ermenistan Başbakanı’nın eşi Hakobyan’ın işgal altındaki Azerbaycan topraklarında illegal biçimde gerçekleştirilen askeri tatbikata katılması harekatın önünü açmıştır.

Harekat birçok özelliği ile tarihteki yerini almıştır. Ancak, Şusa’nın kurtuluşuna ayrı bir yer açmak gerekir. Şuşa’nın kurtuluşu aynı zamanda Ermenistan’ın teslim olması ile sonuçlanmıştır. Azerbaycan’ın kültür şehri Suşa’ya bombardımanlarla daha fazla zarar verilebileceği düşüncesi farklı bir planlama yapılmasına neden olmuş, riski yüksek  sızma harekatı ve akabinde çıkan çatışmalarda yüze yakın Ermeni askerinin etkisiz hale getirilmesi belki de harekatın en dikkat çekici yönü olmuştur. Sızma harekatında Azerbaycan’ın Kahraman Askerleri büyük bir başarıya imza atmışlardır.

“PERİŞAN BİR HALDE DAĞILDILAR”

Şuşa için çatışmalar sürerken Hankendi’nde bulunan yabancı gazetecilerden biri Ermenilerin içinde bulunduğu acıklı durumu şu sözlerle anlatmıştır. “Şuşa’yı savunanlar perişan bir halde dağıldılar. Askeri ambulanslar onlarca yaralıyı kanlar içinde Hankendi hastanesine taşıyor. Geri kalan savaşçılar yorgun bir halde, yol boyunca askeri üniformalarını üzerlerinden çıkarıp atarak dağdan iniyorlar. Ambulanslar durmadan gidip geliyor. Otomobillerde yaralı askerler birbirinin üzerine istiflenmiş. Aldıkları yaralar yakın dövüşlerin yapıldığının bir kanıtı.” Le Monde’un aynı günlerde yayımladığı başka bir röportajda da Ermenistan ordusunun mağlup askerlerinin yaralı bir halde Şuşa’yı terk ederek Hankendi’ne kaçtıkları anlatılıyordu.

10 Kasım’da Azerbaycan Cumhurbaşkanı, Ermenistan Başbakanı ve Rusya Devlet Başkanı çatışma bölgesinde tüm askerî operasyonların tamamen durdurulmasına ilişkin beyanat imzaladılar. Bu beyanat doğrultusunda 20 Kasım’da Ağdam, 25 Kasım’da Kelbecer, 1 Aralık’ta Laçin vilayetleri bir tek şehit verilmeden kurtarılmıştır.

Azerbaycan ordusu 44 günlük savaşta Harop insansız kamikazelerden ve İsrail ile  ortak üretilen “Zerbe” dronlarından ve Bayraktar TB2 insansız hava araçlarından geniş ölçüde faydalanmıştır. Bayraktar TB2 İHA’ları ile Ermenistan’ın 1 milyar dolarlık askeri araç ve gereci tahrip edilmiştir. Rus askeri uzmanı Felgenhauer, askeri açıdan aşağı yukarı bir eşitlik durumu bulunmasına rağmen Azerbaycan Ordusu’nun teknolojik açıdan üstün durumda bulunduğunu vurgulamıştır.

Azerbaycan Savunma Bakanlığı, Vatan Savaşı’nda 2907 askeri’nin şehit olduğunu duyurmuştur.. Azerbaycan askeri araç olarak fazla kayıp vermemiştir.

Ermenistan tarafı savaşta 2425 askerinin öldüğünü ifade etmiştir, oysa bu rakamın açıklanandan daha fazla olduğu bilinen bir gerçektir. 44 gün süren savaşta Ermenistan 10 adet S-300 ve buna ait taktik savaş araçları, 366 adet tank, 352 adet top, 22 adet insansız hava aracı, 5 adet Su-25 uçağı, 50 adet uçaksavar füze sistemi kaybetmiştir. Azerbaycan Ordusu’nun tahrip ettiği veya ele geçirdiği askeri araç gerecin değerinin en az 3.8 milyar ABD Doları olduğu tahmin edilmektedir.

ENFORMASYON SAVAŞI

İkinci Karabağ Savaşı sırasında Ermenistan’ın Azerbaycan’a karşı yürüttüğü enformasyon savaşının da önü başarılı bir şekilde alınabilmiştir. Ermenistan’ın yaydığı yalan haberler zamanında yalanlanmış, dünya kamuoyu doğru bir şekilde bilgilendirilmiştir.

4 Ekim tarihinde Ulusa Sesleniş konuşması sırasında Cumhurbaşkanı İlham Aliyev Karabağ’daki illegal iskanlar konusunu dile getirmiştir: “Sözde Dağlık Karabağ Cumhuriyeti Parlamentosu’nun Şuşa’ya taşınması ne anlama geliyor? Bu, yine Azerbaycan halkına hakaret etme girişimidir. Cebrail’e Ermenistan’dan yeni yol yapılması ne anlama geliyor? Burada illegal iskan yapılacağı anlamına geliyor. Artık Lübnan’dan, diğer yerlerden Ermenileri getiriyor, bizim tarihî kentimize göçürüyor, Şuşa’ya yerleştiriyor, bunu televizyonlarda yayınlıyor, uluslararası anlaşmaları ihlal ediyor, Cenevre Sözleşmesi’ni çiğniyorlar. Bunlara bir itiraz eden çıktı mı? Dış diplomasi kurumlarımızın hepsine söyledim. Sorunu gündeme getirin, BM’de, AGİT’te, AB’de, diğer örgütlerde, bunun yasal olmadığını ifade edin. İllegal yerleşim bir suçtur. Buna bir tepki geldi mi? Minsk Grubu bir açıklama yaptı mı? Yapmadı! Bu konu bizi ilgilendirmiyor, dedi. İlgilendirmiyorduysa, şimdi de ilgilendirmesin. Niçin şimdi etekleriniz tutuştu? Dağlık Karabağ bizim, bizim toprağımız, bizim oraya dönmemiz gerekiyor, dönüyoruz ve döneceğiz.”

“YANMIŞ TOPRAK”

Eski savaşlarda “yanmış toprak” diye ifade edilen bir taktik bulunuyordu. İşgalci ordu geri çekilmek zorunda kaldığı zaman her şeyi yakıp yıkıyor ya da yağmalayıp götürüyor, götüremediklerini ise ateşe veriyordu. Bu taktik aynı zamanda o toprakların gerçek sahiplerinin, yerli halkın bir daha oraya yerleşememesi için yapılırdı. 1977 tarihli Cenevre Konvansiyonu’nun 1 numaralı protokolünün 54. Maddesi “Yanmış toprak” taktiğini yasaklamış ve bunu savaş suçu saymıştır. Ermeniler 21. Yüzyılda uygar dünyanın gözü önünde ilkel dönemlere özgü bu taktiği kullanmaktadırlar. Ermenistan çekilmek zorunda kaldığı bölgelerde taş üzerinde taş bırakmamış, her yeri harabeye dönüştürmüştür

Savaş alanındaki zafere gelince, savaşın sonunda yaşanan iki farklı manzarayı anlatmak yeterli olacaktır: Cephenin bir tarafında galip Ordu’nun Muzaffer Başkomutanı İlham Aliyev, diğer tarafında ordusu bozguna uğramış, rezil bir durumda bulunan Paşinyan vardı. Azerbaycanlılar İlham Aliyev’in resmini başının üzerinde taşıyor. Diğer yanda ise Paşinyan’la dalga geçiliyor, kendisi hakkında fıkralar üretiliyordu. “Cebrail’e yol yapıyordun, Paşinyan. Ne oldu? Hani o yol? Şuşa’da Parlamento binası inşa ediyordun? Ne oldu? Cehenneme gitti.” – Aliyev’in bu sözleri insanların dilinde birer atasözüne dönüşmüştür. Herhangi biri, verdiği sözü tutmadığı zaman, alaycı bir şekilde şu soruya muhatap olur: “Ne oldu, Paşinyan?”…