2017'NİN RENGİ BELLİ OLDU

Gizem ŞENYURT 12 Ara 2016

Gizem ŞENYURT
Tüm Yazıları
2017'den beklentimiz büyük. Huzur, barış ve güven istiyoruz. Sadece biz değil tüm dünya benzer bir yıl geçirdi.

Hafta sonu ülkemiz için maalesef çok üzücü ve acı geçti. Beşiktaş-Bursaspor maçının ardından yaşanan terör saldırıları yüreğimizi dağladı. 2016 yılı genel olarak Türkiye ve dünyayı şiddetle sarsan bir yıl oldu. Çocuklarımız, kadınlarımız, öğrencilerimiz, askerlerimiz, polislerimiz, turistlerimiz, sivillerimiz ayrım gözetmeden hedef olduk, mağdur olduk, yastayız. 2016 deyince hatırlayacağımız renk kırmızı ya da siyah olacak.

2017'den beklentimiz büyük. Huzur, barış ve güven istiyoruz. Sadece biz değil tüm dünya benzer bir yıl geçirdi. Terör, şiddet, ırkçılık, savaşlar, iklim değişikliği derken liste uzayıp gidiyor. İnternet’de "2016 Başlarken Nasıldım - 2016 Biterken Nasılım" ve "2016 bir an önce bit" konulu paylaşımlar doldu. 

2017 yılının moda rengini tanımlarken de bu başlıklar biraz etkili olmuşa benziyor. 2000 yılından beri Pantone firması yılın rengini duyuruyor ve bu renk modadan mimariye, dekorasyondan seyahat rotalarına tasarımla ilgili her şeyi belirliyor. Pantone, 2017'nin rengini duyurdu: Pantone 15-0343 diğer bir deyişle Sarımsı Yeşil. 

Seçimin çok basit bir mantığı var, o da doğaya dönüş. Bu rengi yaprak yeşili, çimen yeşili, elma yeşili olarak biliyoruz. Geçtiğimiz yılların uçuk ve pastel tonlarından sonra çok cesur, canlı ve doğal bir renk seçildi. Baharı, yeniden uyanışı, canlanmayı, doğallığı çağrıştırıyor. 2017'den de bunu bekliyoruz. Şimdiden Balenciaga gibi modacıların ilkbahar koleksiyonlarında kendini gösterdi. Yapay kaygılardan ve ideolojilerden uzaklaşıp özümüze dönme, doğayla bir olma ve hem kendimizle hem dünyayla barışma, ekolojik ve yeşilleşme trendlerine bir destek aslında Pantone'nin seçimi. Şimdiden Airbnb ile işbirliğine giderek ekolojik ve doğal tatil rotaları, konaklama trendleri üzerine proje başlattılar. Dünyanın şirketler, binalar, betonarme yapılar, yapay ideolojiler değil insanlar ve canlılar için olduğunu hatırladığımız zaman barış, gelişim, üretim, başarı da gelecek. Kaybettiklerimizi rahmetle anıyoruz...

ThyssenKrupp Hack’lendi

Alman demir çelik devi ThyssenKrupp geçtiğimiz günlerde Güneydoğu Asya kökenli büyük bir hack saldırısının hedefi olduğunu ve ciddi ekonomik kayıp yaşadıklarını duyurdu. Şirketten yapılan açıklamada saldırının özellikle yap-devret usulü yönettikleri fabrika projelerinden sorumlu Endüstriyel Çözümler Departmanının ticari bilgilerinin çalındığı söylendi. ABD, Avrupa, Asya ve Arjantin'deki fabrikaların bilgileri özellikle hedef alındı. Saldırıyı bugüne kadar gizli tutma gerekçelerini ise hacker’lara onları fark ettiklerini belli etmeden hangi bilgilere erişmeye çalıştıklarını keşfedip saldırganları sistemden en az zararla atmaya çalışmak olarak ifade ettiler. Açıklamaya göre saldırının en başından itibaren ThyssenKrupp yönetimi sürekli bilgilendirildi ve konu şu an Alman polisinin siber güvenlik birimine devredildi. Fiziksel zarara henüz uğramasalar da fikri mülkiyet kayıplarına paha biçilemiyor. Şirket yetkilileri saldırının sadece Endüstriyel Çözümler Departmanına (TKIS) yönelik olduğu, denizcilik ve elektrik santralleri birimlerine sızılmadığı, bu bilgilerinin güvende olduğu konusunda müşterilerini temin ediyor. WirtschaftsWoche'nin haberine göre sistem sızıntıları 6 ay önce başlamış. Şubat 2016'da başlayan saldırılar nisan ayına kadar fark edilmemiş. 

Geçen yıl globalde 45 milyar dolar ciro yapan ThyssenKrupp'un siber güvenlik konusunda sicili epey kötü. Şirket 2012'de Avrupa Havacılık Savunma ve Uzay Şirketi ve Airbus Grubu'na yapılan Çin merkezli koordineli saldırılarda da hack’lenmişti. Ayrıca Aralık 2014'te Almanya'da adı açıklanmayan bir çelik fabrikasının sistemleri hack’lenmiş, bu siber saldırı dünyada fiziksel zarara yol açtığı tespit edilen ikinci siber saldırı olarak tarihe geçmişti. 

ThyssenKrupp bu saldırılardan ekonomik ve prestij zararını nasıl kurtaracağını zaman gösterecek. Son dönemlerde ThyssenKrupp tüm dünyada pek çok skandalla uğraşıyor. Birkaç yıl önce ABD ve Brezilya'daki fabrikalarda yapılan hayati hatalar ve örtbas çalışmalarıyla 5 milyar Euro’ya yakın zarar etmişti ve yönetim ekibinin büyük kısmı atılmıştı. Tarihinde ilk defa hissedarlarına ödeme yapamayan şirket maliyet kısıtlamalarına gidip çalışma koşullarını ağırlaştırmakla eleştirilmişti. Yolsuzluk iddialarıyla çalkalanan ThyssenKrupp yeniden yapılanmaya çalışırken, beş ay önce temmuzda Almanya Bremen'deki savcılar ThyssenKrupp ve Airbus hakkında mahkemelere rüşvet verme ve yolsuzluk iddialarıyla soruşturma başlattı. İddialara göre ThyssenKrupp aracı şirketi Atlas Elektronik milyonlarca Euro'luk rüşvetler dağıttı ve ThyssenKrupp hukuk bölümünün bunlardan haberi vardı. 2007'de benzer bir yolsuzluk skandalı yaşayan Siemens'den ThyssenKrupp'a transfer olan CEO Heindrich Hiesinger'e yöneltilen eleştiriler bunlarla da sınırlı değil. Şirket kapasite üstü çalışma ve Çin'den ucuza kalitesiz ithalat yapmakla da eleştiriliyor. 

Hack saldırılarına maruz kalan Endüstriyel Çözümler TKIS Müdürü Jens Wegmann'ın ise geçen haftalarda Pakistanlı iş ortaklarından karısı için pahalı bir altın bilezik hediyesi kabul ettiği çıkmış, Wegmann özür dilemişti. TKIS'nin ayrıca dünyanın önde gelen gübre üreticilerinden BAGFAŞ Bandırma Gübre Fabrikaları A.Ş. ile tahkim mahkemesi de İsviçre'de sürüyor. ThyssenKrupp, 140 milyon euro'luk yatırımla dünyanın sayılı entegre gübre üretim tesislerinden birini açan BAGFAŞ'a anahtar teslim fabrika üretme anlaşması yapmıştı. Garanti testlerindeki sonuçlara göre BAGFAŞ, ThyssenKrupp'un sözleşmede belirtilen kalite şartlarını yerine getirmediği gerekçesiyle fabrikayı teslim almayınca ThyssenKrupp konuyu uluslararası tahkim mahkemesine taşıdı. BAGFAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Gencer, ThyssenKrupp'un hata yaptıklarını kabul etmesini beklediklerini çünkü haklılıklarının mahkemede çıkacağını belirtiyor.

Kraliyet dedikodusu

İngiltere tahtının 2 numaralı varisi Prens William, eşi Düşes Katherine ve tüm dünyanın hayran olduğu çocukları Prens George ve Prenses Charlotte'tan yeni dedikodular var. Evlendikten sonra Cambridge Dükü ve Düşesi unvanını alan çiftin düğünü aylarca konuşulmuş ve İngiltere ekonomisine milyarlarca dolar turizm geliri sağlamıştı. Meşhur düğünde en çok dikkat çeken detaylardan biri de gelinin kız kardeşi Pippa Middleton'ın elbisesi ve zarafeti olmuştu. Tam bir parti kızı olarak bilinse de pek çok mecrada köşe yazarlığı yapan ve aktif bir sivil toplumcu olan Pippa Middleton (33), milyoner işadamı ve eski bir araba yarışçısı James Matthews (41) ile nişanlandı. Düğün 20 Mayıs 2017'de Berkshire'daki St. Mark's Englefield Kilisesinde planlanıyor. Gittiği her yerde kocası Prens William'ın bile gölgede bırakan Düşes Katherine ise kardeşinin bu en mutlu gününde ilgiyi kendi üzerine toplamamak için ne yapacağını kara kara düşünüyor. Kraliyet ailesine yakın kaynaklardan alınan bilgilere göre Dük ve Düşes bir ihtimal düğüne katılmayacak dense de kimse bu ihtimale itibar etmiyor. Middleton ailesi birbirine çok düşkün ve yakın ilişkileriyle pek çok aileyi imrendiriyor. Diğer ve daha güçlü ihtimalse savurgan biri olarak bilinmeyen Düşes'in zaman zaman yaptığı gibi daha önce giydiği bir kıyafeti tercih edeceği. Böylece her giydiği olay olan Düşes'in elbisesi yerine dikkatler gelin Pippa'da toplanacak. Pippa'nın yeğenleri Prens George ve aynı zamanda Pippa'nın ikinci ismini paylaşan Prenses Charlotte'ın ise düğünde görevli olacağı konuşuluyor. Minik Prens George gelin olan teyzesi Pippa'ya düğünde eşlik etmekle görevli olacak. Güzel Prenses Charlotte ise gelinden önce alana gelen çiçek kızlardan yapılacak. Bir kraliyet düğünü olmasa da önemli magazin figürleri olan Pippa ve James'in düğünü de çok konuşulacağa benziyor.