İstanbul için alınan önlemler giderek sıklaştırılıyor.
Çin'in Vuhan kentinde ortaya çıkan ve birçok ülkeye sıçrayan yeni koronavirüs bulaşan kişilerin sayısı birçok ülkede hızlı şekilde artarken, önlemlerini alıyorlar ve gelişmelere göre önlemlerini genişletmeye devam ediyorlar.
Halen ölüme yol açma riski yaklaşık yüzde üç olarak belirtilen virüsin yayılma hızı ise düşündürüyor.
Ülkemizde de dünyadaki gelişmeler, Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu tarafından anlık takip ediliyor, ülke genelindeki durum konusundaki gelişmeler her gün açıklanıyor ve alınan önlemler duruma göre güncelleniyor.
Bakanlığın yaptığı açıklamalara göre vaka ve kayıp sayısı her gün artıyor. Bu arada alınan önlemler iyice sıklaştırıldı. Önlemlerin en önemli ve etkini, mümkün olarak, çok gerekmedikçe sokağa çıkmamak ve her şekilde olabildiğince yakın temastan uzak durmak, hijyene dikkat etmek.
İstanbul için alınan önlemler giderek sıklaştırılıyor. Toplu taşma kullanımı büyük oranda azaldı. Birçok konuda sürekli ikazlar yapılıyor. Baktığınızda sokaklar neredeyse tamamen boşaldı.
Bu arada alınan en önemli önlemlerden biri ise; 65 yaş üstü vatandaşlarımızın kesinlikle evde kalmaları ve dışarı çıkmamaları şeklinde.
Bu konu çok kontrollü ve “yaşlıları fazlaca incitmeden” anlatılması gereğini de göz ardı etmemek lazım. Televizyonlarda bazı yorumlarda neredeyse hedef gösterildiği algısı, evlerdeki yaşamı paylaşmaya çalışan bazı yaşlılarımız üzerinde burukluk ve tedirginlik yaratan bir etki bıraktığını da aklımızdan çıkarmayıp illede “yaşlılar, yaşlılar” diye vurgulamalarımıza biraz daha dikkat etmeliyiz.
En önemlisi, bireysel olarak alacağımız önlemler ve mümkün olabildiğince yakın temas konusundan uzak durabilmemizdir.
Bu konuda ünlü gezgin ve aktivist hocalarımızdan Prof. Dr. Orhan Kural’ın 65 yaş üstü vatandaşlarımıza yönelik “Evde kal” ikazlarının ortaya çıkarabileceği durumla ilgili yazdığı yazıyı, izniyle buraya aktarmak istedim. Toplumda bireysel ilişkiler konusunda birçok konferans veren Orhan Kural hocamın yazdıkları şöyleydi. Adeta ders gibi;
“Yaşlıyım ama yaşıyorum, Yaşlıyım ama varım.
Bilgili ve tecrübeliyim. Hala ülkeme yararlı olmaya devam etme gayretindeyim.
Halk ısrarla virüsten korunma adına önerilen tedbirlere uymayınca 65 yaş üstü vatandaşların sokağa çıkması yasaklandı!
Toplumu yaşlı ve genç diye ikiye bölmek doğru mu?
Niye bizim tecrübe ve bilgimizden istifade edilmiyor?
Evet, ilk bakışta devlet yaşlıları koruyor diye düşünüyoruz. Eminim devlet bu kararı iyi niyetle aldı.
Ama ben ve benim gibi düşünen bazı yaşlılar şöyle de hissedebilir. “Evde kalın, yürümeyin, açık havaya çıkmayın, deniz havası almayın, kısaca dört duvar arasında derin derin düşünerek bir bakıma “ölümü” bekleyin. Böylece hastaneler de boşuna kalabalık etmeyin.”
Biliyorsunuz, her hastalıktan kurtulmak için başta “moral” çok önemli. Eğer yaşama heyecanınızı kaybederseniz, zaten bitersiniz.
Evde zorunlu tutulan 65 yaş üstü insanların psikolojilerini ve ruh hallerini hiç düşündünüz mü? Acaba bizler de virüs gibi mi görünüyoruz. Hatta evin diğer fertlerine de bu huzursuzluk sirayet edebilir!
Ama asker uğurlayanlar, balık tutup bir canlının hayatını sona erdirenler, Umreden gelenleri ziyarete gidip el öpenler….
Biz yaşlılara acaba bu yasak kademeli olarak uygulanamaz mıydı?
Örneğin İsveç’teki gibi, yaşlılar marketlere saat 19.00 – 20.00 arası gidebilir!
Ünlü Amerikalı Oskarlı aktör Orson Welles tek bir şarkı söyledi, çok doğru söyledi ve ardından da öldü.
Ben de onun bu güzel şarkısının sözlerini tekrarlıyorum!
“I know what it is to be young but you, you don't know what it is to be old!”
Arkadaş,
Ben, genç olmanın ne olduğunu biliyorum. Ama sen, yaşlanmanın ne olduğunu henüz bilmiyorsun. Sağlıkla kalın. Orhan KURAL”
Önce sağlık! Yaş konusunu bir de bu açıdan değerlendirelim!