Bugün yataktan kalktığımda, aklıma geldi ve yatak odamızdaki boy aynasının karşısına geçtim, hiç yapmadığım bir şeyi yaptım.
Bugün yataktan kalktığımda, aklıma geldi ve yatak odamızdaki boy aynasının karşısına geçtim, hiç yapmadığım bir şeyi yaptım. En az on dakika kadar aynadaki görüntüme baktım. Ayna karşısında deliler gibi yukarıdan aşağıya, aşağıdan yukarıya aynadaki bana ilk kez görüyormuşum gibi tekrar tekrar baktım. Yıllardır birlikte olduğum bende ne gibi bir değişiklik var onu anlamaya çalıştım. Bu arada, ayna karşısında sağa sola hareket etmeyi de ihmal etmedim. Bu delicesine bulduğum ve yıllardır hiç yapmadığım davranışıma pek anlam veremedim ama bu durumumu aralıksız on dakikadan daha fazla sürdürmekten de geri kalmadım.
Sonra ne mi yaptım. Öncelikle, rahat bir koltuğa oturdum, arkama yaslandım ve önce böyle bir şey yapma düşüncesinin nedenini anlamaya çalıştım. Açıkçası, akla yatan bir neden bulamadım. Buradan bir sonuca varamayacağım düşüncesiyle bu fikrimden vazgeçtim. Ayna karşısında geçirdiğim en az on dakikalık süreçten aklıma kalanlar neydi diye düşündüm ve öncelikle fiziki görüntümden gözüme takılanlara bir yorum getirmeye çalıştım. Özellikle bu bir kaç yıl, pandeminin üzerimdeki etkilerinin beni odukça yorgun düşürdüğünü görebildim. Böyle bir dönem geçirmek biyolojik ve fiziki yapımda hissedilecek derecede değişiklik yarattığını rahatlıkla görebiliyordum.
O dinç görüntümden çok şey kaybetmiştim. Biraz daha yaşlanmıştım. Ayna karşısında kendimi rahat hissetmekte oldukça zorlandığımı gördüm. Hareket ederken eklemlerimde ve kaslarımda yoğun bir yorgunluğun varlığını hissettim. Artık eskisi kadar çevik ve rahat hareket eder durumda değildim. Kısacası, özellkle bu birkaç yıl, psikolojik olarak yaşam savaşı verdiğimiz pandemi dönemi, herkesi olduğu gibi beni de düşündüğümden çok daha fazla etkilemişti.
Yaşam, şartlarının üzerimize yüklediklerinden kaynaklanan bir değişimin ötesinde, o düşündüklerimizden çok daha fazlası birşeyler, bizdeki enerjiyi alıp götürmüştü.
Aynadaki, yüzünme çok daha dikkatle baktım, “senin derdin nedir, söyle bana” demek geldi içimden. Gördüm ki, kendime itiraf edecek kadar cesaretim de yoktu.
Kendimi çok iyi tanıyordum. Yaşamda karşılaştığım olumsuzluklardan ardında hasar bırakacak kadar etkilenen bir kişi değilim. Öylesine karalar bağlamam, kolay üzülmem, moral bozukluklarım geçicidir. Bu durumlarda kendimi çok kolay tedavi edebilirim. Hiçbir şeye kafamı takmam, psikolojik rahatsızlıkların etkisinde kalmam. Genelde, kendimin çok iyi doktoru olduğuma güvenirim. Sorunlarıma çabuk çözüm bulabilirim.
Koltukta otururken yaşamımda aklımda kalanların kısa bir özetini gözden geçirdim. Öncelikle aynada gördüğüm, bıkkınlığıma, yorgunluğuma mutlaka çözüm bulmalıydım.
Bu durumun en öne çıkan nedenlerini anlayabilmek için, son iki yılda, pandemi sürecinin yasamımızda baskıladıklarını da asla göz ardı etmeksizin doğru analiz etmeliydim.
Bakalım nereye varacağım ve bu süreç sonunda aynadaki bana tekrar baktığımda ne farklılıklar göreceğim.
BİR TUTAM TEBESSÜM
TEMEL’İN TÜP GEÇİDİ!
Mısır hükümeti Kızıl Denizin altına tüp geçit yapmak için ihale açar.
İhaleye İngiltere’den, Amerika’dan, Japonya’dan ve Türkiye’den de bizim Temel’in
firması olmak üzere birer firma katılır.
Firmaları teker teker mülakat için çağırılırlar ve kendilerinden aydınlatıcı teknik bilgi isterler.
İngiliz firması: “Biz iki taraftanda eş zamanlı olarak tüneli kazmaya başlarız ve denizin altında tam ortada buluşuruz. Tüneller arasında maksimum bir metre fark olur. 30 metre enindeki tünelde de bir metrelik yanılmayı rahatlıkla düzeltiriz” derler.
Amerikan firması: “Biz de iki taraftan kazmaya başlarız ve tünelin iki ucunu tam ortada
buluştururuz. İki uç arasında maksimum elli santim fark olur” der.
Japon firması: “Biz iki taraftan kazmaya başlarız ve tam ortada buluşuruz. Maksimum yirmi santim fark olur” der.
Sıra bizim Temel’e gelir.
Temel: “Valla bizde iki taraftan kazmaya başlarız. Heri iki tünel ucuyla ortada buluştuk, buluştuk... Baktık ki buluşamadık o zaman iki tüneliniz olur!...” der.