Sevgili Okurlarım, iki hafta kadar ara verdikten sonra tekrar buluşmanın heyecanı ile hepinizi kucaklıyorum.
Sevgili Okurlarım, iki hafta kadar ara verdikten sonra tekrar buluşmanın heyecanı ile hepinizi kucaklıyorum. Benim hayatta şu an yaptıklarımı yapmam, mesela bu köşede yazmam ve kişisel gelişimle ilgili bir televizyon programı yapıyor olmamın amacı; bilginin zekatının, paylaşmak olduğuna inanmam. Hem de aslında paylaşarak ve yaşamlarınıza bir çimdikte olsa katkı sağlama niyetiyle, değerlerimi onurlandırdığımı ve yaşattığımı hissediyorum. Gelelim bu haftanın konusuna. İki hafta aradan sonra bu sene gerek eğitimler gerekse yazdıklarımla üzerinde en çok duracağım konu olan Yaşama Sanatı’nda Ustalaşmak ile ilgili bir şeyler paylaşmak istiyorum.
Mutluluk ve Başarı
“Nasıl başarılı ve mutlu olunur?” sorusu bir koç ve danışman olarak en çok karşılaştığım sorulardan biri. En çok da eğitimlerde kendimdeki değişimi nasıl gerçekleştirdiğimi sorar katılımcılar. Yaşama Sanatı’nda Ustalaşma kavramının bu soruya verilecek cevapla çok ilgili olduğunu düşünüyorum. Kıssadan hisse bir hikaye ile başlayalım isterim. Hikayemiz şöyle:
Başarıyı yakalamış, yaşlı bir adama, iş dünyasına yeni adım atacak olan gençler sormuş: "Hayatın bize en üst düzeyde mutluluk ve başarı sağlaması için ne yapmalıyız?" Tecrübeli işadamı onlara şu şekilde cevap vermiş: "Sizin bu sorunuz, bana bir tek ineği olan köylüyü hatırlattı. Bir gün, o köylüye adamın biri sordu. "İneğin ne kadar süt veriyor?" Köylünün cevabı ise ilginç ve anlamlı idi: "İneğim hiç süt vermez. Sütü ondan sizin almanız gerekir."
Evet, mutluluk ve başarı durduk yere bize gelmez. Bizim onları sağlamak için üstümüze düşenleri yerine getirmemiz gerekir. Hayatımızı bir drama çeviren, ilerleyen haftalarda detaylı okuyacağınız drama üçgeni adı verilen döngüden çıkarmak için farkındalığımızı arttırmak ilk yapacağımız şey olmalıdır. Fark etmediğimiz bir şeyi değiştiremez ve iyileştiremeyiz. Fark etmeyi kolaylaştırmak için aslında biraz hızı yavaşlatmakta fayda var. Yaşamda uzun vadede dayanılması zor bir hızla ilerliyoruz. Çoğu zaman aşırı zorlamanın sesleri hastalık olarak geliyor bedenimizden. Her gün değişen, yakalanması zor gündemlerle, olup biten bir sürü şeyin ortasında, bizler de kaptırıp gidiyoruz kendimizi. Bu hızla akan, baş döndürücü dünyada ne kadar mutluyuz, durup da sormuyoruz bile kendimize?
Gandhi’nin bir sözü kulaklarımda çınlıyor; Hayatta geçişini hızlandırmaktan, daha fazla yapacak şey var." Mutlu bir hayat ve ilişkiler emek ister. Bunu hepimiz biliriz bilmeye de işin sırrı uygulamakta. Gerçekten hafta bitmeden biraz yavaşlasak da, fark etmeye izin versek nasıl olur?
Yaşama Sanatı’nda Ustalığın getirisi, mutluluk ve başarıdır. Ve işin asıl sırrı; mutsuzluğun kaynağını bulmak için yavaşlamak, kendini anlamak ve tanımak için yaşamını dikkatle gözden geçirmektir. Sonrasında, kısa vadede bireysel olarak değiştiremeyeceğin şeylerin bilincinde ve kabulünde olmaktır. Ve tabi ki son olarak değiştirebileceklerini keşfetmek ve bu değişim için adım atmak, emek sarf etmek mutluluk ve başarının anahtarıdır.
Maalesef ki; insanlığın kodlarında en çok benimsediği rol olarak mağdur ya da kurban bilinci yatar. Bu rolün gereği olarak, sadece şikayet edip yakınan, bir kurtarıcı beklemeyen ve sakinleştiricilerle kendini avutan insanoğlu, böylelikle mutluluğun yakınından bile geçemez. Oysa ki mutluluk, Yaşama Sanatı’nda Ustalaşmakla mümkün; bu ise, kararlılık ve emek demek!
Yaşam Sanatı’nda Ustalaşmak;
• Kendini bilmek ve tanımaktan,
• Duygu ve düşüncelerini anlamaktan,
• Doğru bildiğin yanlışları sorgulamaktan,
• Yaptıklarını zorunluluktan değil sorumluluk duygusuyla yapmaktan,
• Hastalık, yaşlılık, kayıp ve ölüm gibi yaşamın kaçınılmaz gerçeklerini kabul etme olgunluğundan ve sabrından,
• Şükran duymaktan,
• Müzmin bir öğrenci olmaktan,
• İyi bir iletişim dili geliştirmekten,
• Samimiyet, sevgi ve saygıdan,
• Değerlerini ve yaşam amacını bilmekten,
• Hayallere ve bir yaşam amacına sahip olmak ve o yola sahip çıkıp kararlı olmaktan,
• Gelişime açık olmaktan, güçlü yönlerini fark edip, büyüyerek, kendine ve yaşama katkı sağlamaktan geçer.
Siz, Yaşama Sanatı’ nda Ustalaşmakta kendinizi nerede görüyorsunuz? Gelin bu hafta yavaşlayalım ve kendimize vakit ayıralım. Her güne “Merhaba” diyerek uyanmanız dileğiyle.