Klinik vak'a haline gelmiş olmalarını –genellikle psikolojisi bozuk bireylerde görülen refleksle- kabullenmeyerek sürekli suçu şuna, buna, o kimseye, bu kuruma atarak içlerini rahatlattıklarını zannederek avunmaya devam ediyorlar.
Son zamanlarda TV’lerde çokça raiting alan psikolojik/psikiyatrik dizilerle gündem meşgulken ve birçoğumuz televizyon başında bedava seanslarla deşarj olup, yaşanan psiko-patolojik vak’a analizleriyle avunurken futbol ailemizin köklü bir camiası her hafta sonu aldığı kötü sonuçların bir türlü kendi hatalarından ve yanlışlıklarından kaynaklandığını kabul etmeyerek, durumunu akut hale getirmekte ısrar ediyor.
Klinik vak’a haline gelmiş olmalarını –genellikle psikolojisi bozuk bireylerde görülen refleksle- kabullenmeyerek sürekli suçu şuna, buna, o kimseye, bu kuruma atarak içlerini rahatlattıklarını zannederek avunmaya devam ediyorlar.
Psikolojide bu sendroma “yansıtma” deniyor. Genellikle baskı altında bulunan kişilerde tezahür ediyor ve hem hastanın hem de sevenlerinin hayatlarını zindan ediyor. Psikolojinin Kurucu Babalarından Sigmund Freud tarafından projection olarak adlandırılarak bilim dünyasına sunuluyor.
Literatürde “yansıtma/projection mekanizması: Benliğimizin kendisine yakıştıramadığı dürtü, duygu, düşünce ve bunlara ilişkin yaşam olaylarını çevresindeki insanlara yansıtarak, başkalarına ait birer kusur, eylem olarak algılamasıdır. Kıskanç biri "herkes beni kıskanıyor" diyebilir. Yansıtma kendini iki şekilde gösterir;
1- Kendi eksikliklerimiz ve beceriksizliğimizden doğan aksaklıkları başkalarına yüklemek şeklinde,
2- İstenmeyen, kabul edilecek türden olmayan arzu ve tutumlarımızı başkalarına yakıştırma eğiliminden kaynaklanır.” denmektedir.
Kendi tercih ve hatalarından kaynaklanan temel soruna odaklanmak yerine MHK ile TFF ile Lig TV ile uğraşmayı daha kolay ve efektif görmelerinden dolayı da; başlarda araz şeklinde olan rahatsızlık son zamanlarda akut bir paranoya haline dönerek klinik olarak ele alınma ihtiyacı ağırlık ortaya çıkmaktadır.
Özellikle; Başkandan başlayarak antrenörlere ve takımdaki “kaşar” oyunculara kadar hemen hemen tüm bileşenler Kovid-19’dan tehlikeli olan bu yansıtma “virüsünü” birbirlerine bulaştırarak enfekte olduklarından sebeple çözümü bir doğru teşhis edememekte ve her geçen hafta daha da dağılmaktalar.
Doğru teşhis, doğru tedavi için hem gerek şart hem yeter şart olduğundan maâdâ bu tıkanma aşılabilir ancak önce sorunun “kendilerinden” kaynaklandığını anlayabilmeleri gerekiyor.
Bu kadroyu kendileri kurdular ki; takım mühendisliği yanlış. Bu hocayı kendileri seçtiler ki; ne deneyim ne de donanım olarak Kadıköy’e uygun. (Hocanın çok basit deşifre edilebilen sadece A Planı var, B ve C Planlarını henüz gören olmadı. Tutarsa ne âlâ, tutmazsa Muallâ!)
Acaba kendi şirketlerindeki İK politikaları da böyle mi yürüyor diye merak ediyor insan. Mesela şirketlerinden birisinin Alanya Bölge Müdürünü çok başarılı bularak doğrudan kendi Holdinglerine CEO olarak getirirler miydi? Yoksa önce biraz A şirketinde sonra da biraz B şirketinde pişmesi için kariyer planlaması mı yaparlardı?
Sonra TFF suçlu, MHK suçlu, Hakem suçlu, VAR hakemi suçlu, AVAR hakemi suçlu diye uzayan bir yansıtma listesi üzerinden otomatik savunmaya geçiliyor ve futbolcular da buna yaslanarak “ne yapalım biz ne yapsak olmuyor baksana suç bizde değil bizim dışımızda madem” deyip salıyorlar ipin ucunu.
Yöneticiler ise hâlâ bu duruma ayıkmadılar ve kendi kendilerini kandırmaya ve sorunu “yansıtmaya” devam ediyorlar. Ne diyelim; Allah onlara şifa, taraftara da bolca sabır versin, yoksa işin sonu garibanlar için Bakırköy Mazhar Osman’a, hali vakti yerindeler için Fransız La-Paix (La-Pe)’ye varacak bu gidişle.
Hepimize, Rahmetin bol-bol yağdığı, barajların dolduğu güzel bir Kış Mevsimi diliyoruz.