O kadınlar hakikaten barış istiyorsa eylemlerini, Cumhuriyet tarihinin en büyük barış projesini başlatan hükümeti indirmek için bin-bir senaryo devreye sokan uluslararası güçlerin kucağına oturup çözüm sürecini sabote eden PKK'ya karşı yapmaları gerekir.
Geçtiğimiz cuma günü birkaç kadının Gebze Cezaevi önünde yaptıkları oturma eylemi sırasında, polisin eyleme izin vermeyip, kadınları cezaevinin önünden uzaklaştırmaya çalışması hafta sonu boyunca sosyal medya paylaşılıp durdu.
Görüntülerde bir polis memurunun kadınlardan birini elindeki sopayla itmesi üzerinden hükümete giydirmeler yapıldı.
Söz konusu polis hakkında Kocaeli Valiliği’nin soruşturma açması ise kimseyi kesmedi.
Öyle ki, böyle görüntülere dünden teşne, yurtdışı bağlantılı kimi yayın organları, olayı Filistin’e benzetti.
Konuyu, web sitelerinde “Filistin’de olsa yer yerinden oynardı” başlığıyla manşete çekenler oldu.
Söz konusu haberlerde bol bol, kadınların barış isterken bu muameleye maruz kaldığına dikkat çekilerek, hükümetin ne kadar barış karşıtı olduğu dillendirildi.
Söz konusu kadınlar, İmralı Cezaevi’ndeki Abdullah Öcalan’ın avukatlarıyla görüştürülmesi talebiyle PKK’nın çağrısı üzerine açlık grevine başlayan tutuklu ve hükümlülerin eylemlerine dikkat çekmeyi amaçlıyordu.
Şüphesiz, bir annenin açlık grevindeki bir çocuğunun ölümüne seyirci kalması düşünülemez.
Ancak o kadınların çocuklarının ölümünü engellemek için doğru adresi bulmaları gerekiyor.
O adres, güya niye avukatlarıyla görüştürülmüyor dedikleri liderleri Abdullah Öcalan’ın, “PKK tüm güçlerini Türkiye sınırlarından çeksin ve kendini feshetmek için olağanüstü kongreyi toplasın” talimatını reddeden Kandil’dir.
O kadınlar hakikaten barış istiyorsa eylemlerini, Cumhuriyet tarihinin en büyük barış projesini başlatan hükümeti indirmek için bin-bir senaryo devreye sokan uluslararası güçlerin kucağına oturup çözüm sürecini sabote eden PKK’ya karşı yapmaları gerekir.
O kadınların hükümet yerine, “İmralı’ya gömdüğünüz Öcalan’ı çok merak ediyorsanız, onu çok özlediyseniz gelin teslim olun, sizi de aynı cezaevine koysunlar orada bol bol hasret giderirsiniz” diye PKK yöneticilerine seslenmeleri gerekir.
O kadınlar hakikaten barış istiyorsa, hükümet çözüm süreci için adımlar atarken, PKK’nın süreci sabote etmek için Şırnak’ta, Cizre’de, Nusaybin’de hendekler kazmasına yardım eden HDP’nin önünde oturma eylemi yapması gerekir.
O kadınlar barış istiyorsa, o hendekleri kazan PKK’nın şehir yapılanması için, yöneticilerinin “Öz savunma birlikleri onurumuzdur” diyen Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi önünde oturma eylemi yapması gerekir.
O kadınlar barış istiyorsa, onlarca insanın ölümünden sonra yarım ağızla, “Hendekler yanlış oldu” diyen Ahmet Türk’ün PKK’ya karşı daha onurlu bir duruş sergilemesi için Mardin Büyükşehir Belediyesi’nin önünde oturma eylemi yapması gerekir.
O kadınların, o oturma eylemini yaptıkları gün, Washington Post’a “Erdoğan ve AK Part’nin sonu geldi” diye yazı yazan, yazısında, çözüm sürecinin sona erdirilmesinin legal siyasetteki baş aktörlerinden, kitapları Hollywood yıldızlarının eline verdirilerek servis edilen fotoğraflarla “yeni Kürt lider” diye Öcalan’ın yerine koltuğu için hazırlatılan Selahattin Demirtaş’ın tutuklu olduğu Edirne Cezaevi’nin önünde oturmaları gerekir.
O kadınlar hakikaten barış istiyorsa önce, Türkiye’deki Kürtler için son yüz yılın en huzurlu döneminin yaşandığı çözüm sürecini sabote eden PKK ve HDP yöneticilerinden hesap sormalı.
O süreci sabote edenler hala o koltuklarda var olmaya devam ettikçe yeni bir çözüm süreci asla olmaz, olsa da onlar yine berhava eder.