Türkiye'de eğitim meselesi ne zaman konuşulmaya başlansa mutlaka öğretmenler eleştirilir.
Türkiye’de eğitim meselesi ne zaman konuşulmaya başlansa mutlaka öğretmenler eleştirilir. Okumadıklarından bahsedilir, motivesizlikleri dile getirilir, heyecansızlıkları anlatılır. Elbette eleştirilerde haklılık payı vardır ama hep olumsuzluklardan bahsetmek de hoş bir durum değil.
Öyle öğretmenler var ki hakkında film çekilse gişe rekorları kıracak kadar zengin hikâyeye sahipler. Yine öyle başarılı öğretmenler var ki haklarından roman yazılsa elden düşürülmeyecek bir kitap olur.
Kötünün meşhurluğu çok konuşulmasındandır. İyinin talihsizliği gündeme kendini taşıyamamasındandır.
Biz insan olarak iyi olanı güzel olanı yaymakla memuruz.
Açıkçası idealist o kadar çok öğretmen tanıyorum ki Türkiye’nin geleceği adına ümidimin artmasına sebeptir hepsi de.
Bulundukları okulu yeşerten, görev yaptıkları ilçeyi şenlendiren, yaşadıkları şehri güzelleştiren eğitim kahramanlarını yakından tanıyorum. Onlar sessiz, şöhretsiz bir şekilde geleceği kurmaya, gençliği kazanmaya devam ediyorlar.
Kimileri oturduğu yerden üretmeden her şeyi eleştirir, boş boş konuşur; kimileri de hedefleri doğrultusunda sürekli koşturur, yaptıkları işle konuşur. Saygıyı hak eden konuşup duranlar değil memleket namına koşturanlardır.
Eğitimcilerden örnek bir çalışma
Geçtiğimiz günlerde eğitim dünyamızın entelektüel öğretmenlerinden Tayfur Kozan, elinde bir dergiyle çıkageldi. Derginin ismi Mekteb-i Üsküdar. Üsküdar İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün bünyesinde çıkıyor.
Genelde eğitim kurumlarının çıkardığı dergiler, dergi olmaktan ziyade bültendir. O sebeple bu tip yayınlardan uzak dururum. Müdürlerin su içmesinden tören konuşmasına kadar her şeyin fotoğraflandırılıp sayfalara yerleştirilmesi asla dergicilik değildir.
Yine Milli Eğitim’de çıkan dergilerin en büyük handikaplarından birisi de yazı tecrübesi olup olmadığına bakılmadan, branşlara göre öğretmenlere zorla yazı yazdırılması. Müzik hocasından müzik yazısı, tarih hocasından tarih yazısı alınarak dergi doldurulmaya çalışılır. Edebiyat hocası edebiyat dersinde sınıfta çok başarılı olabilir, ama edebî metin üretmede mahir olamayabilir.
Okul dergilerinde yapılan yanlışlardan diğeri de, öğrenciler yetişsin diye öğrencilerin yazılarıyla doldurulan dergilerin amatörlükten kurtulamaması. Bu hususta şöyle bir yol izlenebilir. Eli kalem tutan isimlerin yazılarının arasına öğrenci yazıları serpiştirilerek onların yetişmesine katkıda bulunulabilir. Tamamen acemi talebelerin ürünleri yayımlanırsa dergi amatör görüntüden uzaklaşamaz.
Mekteb-i Üsküdar’da ekip ruhu
Mekteb-i Üsküdar dergisi 9. sayısıyla kaliteyi yakalayan dergilerin arasına ismini yazdırmış. Tabii ki bu başarı da, Tayfur Kozan gibi eğitim ve kültür alanında kendisini hakkıyla yetiştirmiş, eli kalem tutan nadir öğretmenlerimizden birinin yayın kurulunda olması, yine Şube Müdürü olmakla kalmayıp şiirle iştigal ederek edebiyat sahasında narin bir yürüyüşe çıkan İshak Aslan’ın derginin Yayın Yönetmeni olması, Yazı İşleri’ndeki sorumluluğu da edebiyata tutkuyla bağlı Özgür Aras Tüfek’in almasının büyük payı var.
Derginin kalitesi arka planda güçlü bir ekibin olduğunu apaçık şekilde gösteriyor.
Emek veren bütün arkadaşların yanı sıra derginin önemini kavrayıp ekibinin ardında duran İlçe Milli Eğitim Müdürü Sayın Sinan Aydın’ı da ayrıca tebrik etmek gerekiyor.
İdarecilerin ufku, ilçelerinin ufkunu zenginleştirir. Bu manada Üsküdar daha güzel işler yapacağının işaretlerini veriyor.
Üsküdar gibi tarih ve kültür semtine hizmet etmek, İstanbul’a hizmet etmektir. Bu duyarlılığı ilçe yöneticilerinde görmek bizi ziyadesiyle memnun ediyor.
Okuyucuya zengin bir içerik sunan Mekteb-i Üsküdar’da altını çizerek okuduğum Osman Akkuşak röportajını, bütün okuyucularımıza özellikle tavsiye ediyorum. Bir haftadır elimden düşüremediğim Mekteb-i Üsküdar’a nice başarılı sayılar diliyorum.