30 Nisan 2023 Bağlarbaşı Üsküdar Kitap Fuarı MOTTO yayınları standında HERKES İÇİNDEKİ DÜNYA KADARDIR eserimizin imzasındayım.

30 Nisan 2023 Bağlarbaşı Üsküdar Kitap Fuarı MOTTO yayınları standında HERKES İÇİNDEKİ DÜNYA KADARDIR eserimizin imzasındayım. Fuar kalabalık. 2023 seçimleri olmasına rağmen ilgi oldukça güzel. Yayınevlerinin TÜYAP’TAN pek mutlu olmadıklarını biliyorum. Bu nedenle yerel anlamda gerçekleştirilen fuarlar daha kabul görüyor. Elbette bu benim kendi görüşümdür. İstanbul Yüksek İslam Enstitüsünü birlikte aynı sınıfta okuduğumuz uzun yıllarını Milli Eğitim camiasına vakfetmiş, eğitimle meşgul olmuş kıymetli dostum Muhittin Karagöz’ü kalabalığın arasında fark ederek kucaklaşıyorum. İstanbul’da gerçekleşen TEKNOFEST’E gelmişken uğramak istemiş. Antalya Kumlu’da mukim olan Karagöz imza gününü görüp gelmiş. Ömrünü Eğitimi adayan Bahçelievler’den kalkıp gelen bir diğer dostumuz Vahap Uygan, bir dostuyla çıkıp sürpriz yapıyor. Her birisine müteşekkirim. Bir çay içimi kadar muhabbet edebiliyoruz. Üsküdar Şiir Derneği Başkanı ve Fotoğraf sanatçısı Şair Halil Küçük Hocam teşrif ediyor. Motto yayınları ekibine, Fuarda uzaktan gördüğüm Beşir Ayvazoğlu, kucaklaştığım Nurettin Durman, Müstakim Haksal, Çıra’dan Şair ve Yazar Şakir Kurtulmuş, Nesil’den Yusuf Asal’la da kısa muhabbet edip fuar için bereket temennilerimizle ayrılıyoruz. Son anda MOTTO yayınları sahibi Harun Osmanlıoğlu’yla karşılaşıyor 7 Mayıs saat 15-16 arası yeni bir imza günü kararıyla ayrılıyoruz. Kitap üzerine sohbet ve imza için okuyucuları ve dostları bekliyorum.

Bir mesel olması temennisiyle Muharrem İnce’ye İnce bir selam vermeyi gerekli gördüm. Aşağıda okuyacağınız bir mektup niteliğinde dostça, vatanseverlik duygusuyla bir hatırlatmadan ibarettir.

Kıymetli Dost, Sevgili Muharrem Bey Kardeşim, Değerli Memleket Partisi Genel Başkanı Merhaba,

Her şeyin gönlünce olmasını temenni ediyorum. Asaletin, hürriyetin ve köklü bir medeniyetin mensubu olarak; toprağına, vatanına, millet heyecanına, bayrak duygusuna ve bölünmez bütünlüğümüze bağlı bir fert olduğunu biliyorum. Ana ve babanın da bir Anadolu evladı olduğunu, Anadolu Müslümanı olduğunu senin ifadelerinden hatırlayarak beş vakit namazlı ve abdestli olduklarını biliyorum. Ana ve babana, konu komşularına, içinde yaşadığın coşkun ırmaklar gibi vatan sevdana selam ediyorum. Sırat ince ve keskin bir yoldur. İnsan bir yol tutturunca, dünyanın kuru kalabalıklarından, alkışlarından, parlak makamlardan kendine dönüp bakamaz. Yastığa başını koyduğunda bir kez düşünüp bu dünyanın geçiciliğinden kalıcı olan ebedi hayata doğru yol aldığımızı bir düşünüver. Elbette bu mektup senin nezdinde okuyan her okuyucu için geçerlidir. Sahnede olan her insana da bir mektuptur.

Bu mektup, aslında seçim 2023’e atfen Dostum Muiddin Karagöz’ün Antalya’dan bir gece vakti değerlendirme telefonu üzerine gelişmiştir. İslam coğrafyasının, Afrika’nın, Türkistan’ın ve Kudüs’ün (Mescidi Aksa’nın) ve Türkiye’nin genel durumunu konuştuğumuzda söz 2023, 14 Mayıs seçimlerine gelip dayandı. Sebep olan, vesile olan bu konuşma için de müteşekkirim. Geç kalınmış değildir. Ahiret yurdu için ölüm meleği gelmeden tövbe etme, teslim olma, hakka boyun eğme vaktimiz hala elimizdedir. Bu vesileyle seni, okuyucuları selamlıyorum.

Azizim,

2002- 2007 yıllarında TBMM’de Muharrem İnce’yle birlikte Milletvekili olarak görev yaptık. Kurulan komisyonlarda ve günün şartlarına binaen zaman zaman kulislerdeki muhabbetli selamlaşma ve çay sohbetlerimizle televizyon konuşmalarımızda da beraber olduk. Bunları hatırladığını umuyorum. Hatırlaman için de bahsetmiş oldum.

Kıymetli Muharrem Bey Kardeşim,

Muharrem İnce, benim değerlendirmemle her ne kadar CHP'li olsa, ya da Memleket Partisini kurmuş olsa da Genel Başkanlık yapsa da gönül dünyasında, hayat boyu verdiği mücadelede bir vatansever olduğunu, milli düşüncelere sahip olduğunu biliyorum. Aslında mayasında sağlam bir imanın varlığından da bahsedilebilir. Namazlarını kılamadığından, cumalara her daim gidemediğinden kendi iç sesiyle hesaplaştığını da ifade edebilirim. Adı gibi Muharrem, soyadı gibi “İnce” bir adamdır Muharrem İnce. Muharrem, Hicri takvimin birinci ayının adıdır. Muharrem Arapça bir kelimedir ve kökü "haram" dan türemiştir. Sözcük anlamı ise haram olan, yasaklanan anlamında kullanılmaktadır. İsimler, kişiliklerimizi yansıtır. Buna sebeptir ki Peygamberimiz (as) çocuklarınıza güzel isimler konulmasını tavsiye buyurmuşlardır. Muharrem bey Kardeşimizin ana ve babası da iyi bir Anadolu irfan sahibi oldukları için “Muharrem” adını haramdan, yasaklardan kaçınmak anlamında kullanmışlardır. Bunu elbette ana babana sorabilirsin. Tekraren ifade ediyorum ki “Muharrem”; “haram kılınan, yasaklanan; kutsal olan, saygı duyulan, hicrete giden yol” anlamlarındadır. Savaşmanın haram kabul edildiği dört aydan birinin adıdır. Hicri yılın başlangıcıdır. Böylesi bir hassasiyet içinde evladına bu ismi veren baba ve annenin kıymeti elbette büyüktür. Muharrem ayında savaş yoktur. Muharrem savaştan, kavgadan yana değil, barıştan yanadır. İncedir, çünkü ad ve soyadımız bizim karakterimizi şekillendirir. Her ne kadar dağılsak da gün gelir teslimiyet içinde aslımıza rücu ederiz.

Milletvekili olarak görev yaptığımız 2002 yıllarından 2007 yıllarına kadar birçok kez oturup muhabbet ettiğimiz yer yer birbirimize takıldığımız oldu. Kucaklaşmalarımızla, tartışmalarımız da aynı minvalde devam etti. Lakin birbirimizi hiç incitmedik. Çeşitli televizyonlarda birlikte canlı yayınlara katıldık. Millet ve memleketimize hayra vesile olabilecek gayretler içinde birlikte olduk, konuşmalar yaptık. Birbirimize saygı ve muhabbette eksiklik göstermedik. Senin dosdoğru, doğruları söyleyebilen, doğrunun ve hakkın yanında olabilen biri olduğunu milletimiz de bilsin. Yer yer konuşmalarımız, birbirimize katılmadığımız yerler olsa da saygımız her daim kıymetli bir yerde durdu. Hatırlarsın belki Mustafa Gazalcı, sen ve ben bir gün TRT’de canlı yayındaydık. Ara verdiğimizde sen bana şöyle demiştin; “Recep Ağabey ben bir daha seninle canlı yayına katılmayacağım”

Ben neden Kıymetli Vekilim, seni üzecek, kıracak bir şey mi yaptım demiştim.

Sen de “yok yok öyle değil, ben senin karşında söylemek istediklerimi söyleyemiyorum. Söylemekten vaz geçiyorum. Nedenini bilmiyorum” demiştin. Böyle bir konuşma belki de bu mektubu yazmamın asıl nedenidir. Neden öyle hissettiğini ne ben sordum ne de sen söyledin. Öyle kaldı. Lakin seni durduran Allah’tı ve hakikatin ta kendisiydi. En üstün olan Hak’tır yani Allah’tır.

Şöyle ifade etmekte yarar görüyorum Aziz Dost;

Her şeyin sahibi olan Allah’tır. Senin de benim de, varlık içinde neyimiz varsa her şey Allah’a aittir. Gün gelir her şeyin bir bir hesabı sorulur. Hani sen de meydanlarda sorular soruyorsun haklı olarak. 9 defa seçimde kaybettiniz bir kez olsun düşünün bu adam neden kazanıyor? diyorsun ya! Onun cevabını kendi içinde biliyorsun. Gün gelir senin sorduğun her bir soruyu sana da sorarlar Kardeşim. Vakit geçmeden hayatı yeniden, yaşadıklarımızı yeniden, savunduklarımızı yeniden, kazandıklarımızı yeniden, kaybettiklerimizi, nedenlerini yeniden ve yeniden düşünmek icap eder. Başarıyı kendinden bilme Ey Muharrem. Genel Başkan olduğun Partideki her bir bireyin ve savunduklarının da bir hesabı, bir kitabı var. Sana tabi olanları sıratı müstakime-dosdoğru Allah’ın yoluna götürmen gerekiyor. Böyle bir ödevin var. Elbette tek tek sorulacağı bir gün, vakit gelecek hesaplar sorulacaktır. Bizler yalnızca bu dünya için çalışmıyoruz. Öte dünya için de hazırlıklı olmak icap eder kıymetli Muharrem. Lakin bu dünya âlemin içinde de adaletli olmak, hakka tabi olmak, hak üzere davette bulunmak, hakkı üstün tutmak ve hakkın emrettiklerine tabi olmak her insanın, her kulun, bu topraklarda yaşayan insanların ödevidir. Benim de, senin de Tayyip Reisin de ödevidir. Bütünüyle liderlerin ödevidir. Allah sana güzel bir suret vermiş. Güzel bir lisan vermiş. Güzel bir beden vermiş, insanları etkileyecek ses, seda vermiş, imkânlar vermiş Muharrem. Bir kez daha düşünerek “Allah’ın ipine sımsıkı sarılıp Ondan ayrılmamak” doğru olanıdır. Allaha ve onun elçisi Hazreti Muhammed (as) tabi olmak görevimizdir aziz Kardeşim.

Sen ince, latif, müşfik bir adamsın. Sen doğruyu arayan, çabalayan, gayret içinde olan bir adamsın. Soyadındaki incelik senin zarafetindir, nezaketindir. Kavgadan yana değil, barıştan yana, kaybetmekten yana değil, hakkı razı ederek kazanmaktan yana, kazandıklarımızı kaybetmeden daha da artırarak dünyadaki geçici süreyi doğru kullanmak bize bırakılmıştır Muharrem Bey kardeşim. Benim bildiğim Muharrem; latiftir, incedir, hassastır, müşfiktir. Hassasiyetleri yerli olmaktır, milli durmaktır. Meseleleri çözme, yol ve yöntemlerimizle yerli kalmak, yerli olanlarla, milli olanlarla birlik içinde olmaktır. Cumhurun içinde devletin ve milletin bekasına katkıda bulunmaktır. Devletin gücünü, bölünmezliği artırmaktır. Batıcı olanlara karşı, Amerikancı olanlara karşı, mandacı olanlara karşı, devlete ihanet edenlere karşı durmaktır barışın anlamı Muharrem Kardeşim. Sana yakışan da budur. Memleket Partisinin ödevi bu olmalıdır. Mavi Akdeniz’deki haklarımızı genişleterek, Trablusgarp’a sahip çıkıyoruz. Karadeniz’deki çalışmalarımızı daha da büyüterek yol alıyoruz. Bir yandan doğalgazı buluyor, diğer yandan petrollerimizi bir bir milletimizin hizmetine sunmaya gayret ediyoruz. Milli Savunma hamlelerimizi insansız hava araçlarımızla, SİHA, İHA, AKINCI, KIZILELMA ve KAAN’LARIMIZLA daha da güçlü kılarak, Ege Denizindeki haklarımızın idrakindeyiz. Havada, karada ve denizde sonsuz güç ve kudret sahibinin verdiği imkânlarımızı daha da büyütmek suretiyle özgürleşmeye, özgürlük için mazlum dünyaya sahip çıkmaya, onurlu duruş sahibi olmaya, senin hem adın yeter, hem soyadın Muharrem Bey Kardeşim. Tarihe tanıklık ediyoruz. Gel bir kez daha düşünerek 14 Mayıs sabahında topyekûn halde daha özgür bir Türkiye’ye kavuşalım. Taraftarlarınla Cumhur’un yanında olduğunu milletimize, bütün dünyaya, mazlum coğrafyaya ilan etmeye seni davet ediyorum.

Kalbi muhabbetlerimle seni selamlıyorum.

Recep Garip

Şair, Yazar ve Ressam, 22. Dönem Adana Milletvekili

www.recepgarip.com