Koronavirüs salgını ile birlikte hayat şartlarının daha da zorlaştığı bir süreci yaşıyoruz.
Hafızama kazınan ve yıllardır unutamadığım bir olaydı öğretmenimi işportacılık yaparak gördüğümde yaşadığı mahcubiyet!
Evet, o yılları geride bıraktık, ilerleme kaydettik ancak bu sorunların tam manası ile bittiği anlamına da gelmiyor.
Birkaç gün önce konuştuğum üniversite mezunu olan çok yetenekli bir genç ile yaptığım konuşma beni üniversite mezunu işsizler ve işçiler konusunu bir kez daha düşünmeye itti.
Kendi alanında iş bulamadığı için garsonluk ve kuryelik yapmak zorunda kalan bu genç neden üniversite okuduğunu sorguluyordu.
Birçok gencin durumu da farksız değil.
Koronavirüs salgını ile birlikte hayat şartlarının daha da zorlaştığı bir süreci yaşıyoruz.
Sadece çevreme bakarak çok zor yaşamlar olduğunu görebiliyorum.
Hayal kırıklığı ve psikolojik yıkım yaşayan gençler gelecek kaygısı taşıyor.
Butik-özel üniversitelerle birlikte ise üniversite mezunu diplomalı işsizler artış gösterdi.
En büyük sorunlardan biri az maaşa çok iş yaptırmak istenmesi.
Asgari ücretle çalışan çok sayıda üniversite mezunu genç var.
Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi’nin üniversite mezunlarının iş gücü performanslarına ilişkin Ağustos ayında paylaştığı verilere göre gençlerden iş bulabilen hukuk mezunlarının yüzde 40’ı, öğretmenlik mezunlarının yüzde 56’sı, işletme mezunlarının ise yüzde 66’sı asgari ücretle iş başı yapmış.
Üni-Veri Raporu’nda, mezunları 0-6 ay içinde iş bulan bölüm sayısı sınırlı kalırken Su Ürünleri mezunlarının yüzde 52’sinin, Türk Dili ve Edebiyatı mezunlarının yüzde 47’sinin, Ziraat ve Tarım mezunlarının ise yüze 45’inin mezuniyetten ancak 12 ay sonra iş bulabildiği bildiriliyor.
Farklı iş kolları içinde benzer bir durum mevcut.
Diğer bir konu da tecrübe!
İyi de gençler çalışmadan nasıl tecrübe kazanacak?
Torpil ise en büyük şikayetlerden biri.
Uzun tutulan staj dönemi!
Kısa dönemde işten çıkarma yöntemi…
İşsizliğin yanı sıra iş bulanların da sıkıntıları var.
Mesela üniversite mezunu kamu işçileri memuriyet talep ediyor.
Onlar hem sosyal haklar hem de özlük hakları bağlamında birçok noktada memur statüsünden farklı uygulamalara tabi kalıyor.
Bu talep gerçekleşirse kamu işçiliği için şu an işsiz olan binlerce kişi iş sahibi olma fırsatı yakalamış olacak.
Öte yandan üniversite mezunlarının vasıfsız görülerek birçok kursa gitmeye mahkum bırakılması da ayrı bir sıkıntı.
Gerekli donanıma sahip olmanın yeri eğitim kurumları olmalıdır.
Çocuklarını binbir zorlukla okutan aileler de gençler ile birlikte sıkıntı yaşıyor.
En basitinden; “İş bulacak mı? Yeteri kadar maaş alacak mı? Bir yuva kurup evini geçindirebilecek mi?” gibi sorular çoğu ebeveynin gündeminde.
Hiçbir şey yapılmıyor, bunlar gündemde yok demiyorum ama ortada büyük bir sıkıntının olduğunu da gözlemliyorum.
İnsanım, yaşıyorum, görüyorum ve gördüğüme kaygısız kalamıyorum.
Doğru olanı destekleyip, eksikleri ise konuşup çözümü için kafa yormalıyız.
Zaten bunlar biliniyor demeden hatırlatmak gerekiyor.
Biz iyi kötü bir hayatı yaşıyoruz ama gençlerin önünde daha uzun bir yol var.
Yeter ki yollarındaki engelleri kaldıralım.