Dünya yeni bir yüzyılın kapısından korkarak, temkinli ve en az zararla geçmeye çalışıyor.

“Türkiye Yüzyılı” sadece bize değil; kuzeyimizden güneyimize, doğumuzdan batımıza ve hatta yukarıdan (Uzay’dan) aşağıya (yeraltı kaynaklarına) komple “Kazanım Yüzyılı” olacak demiştik…

Ve şimdi giderek netleşen tablo yazıp konuştuklarımız konusunda bizi haklı çıkarmaya başladı…

Dünya yeni bir yüzyılın kapısından korkarak, temkinli ve en az zararla geçmeye çalışıyor. Askeri, siyasi, diplomatik, ekonomik, stratejik, güvenlik, ikili ilişkiler başlıklarında yeni kartlar dağıtılırken öne çıkan en önemli unsur ise “güven duygusu” oluyor. Zira yeni bir yüzyıl, yeni yarış kuralları ve giderek sertleşen iklim-gıda-enerji-su-göç sorunları her an her şeyin olabileceğini anımsatıyor yönetimlere…

Uzağa gitmeye gerek yok, insanlığın yaşadığı pandemi ile ilaç, gıda, tıbbi ve hijyen malzemelerinin uluslararası korsan faaliyetleriyle kanunsuzca nasıl havada-denizde-karada gasp edildiğini hepimize gösterdi…

Durum böylesine kaygan zemine sahipken Yeni Yüzyıl eşiğinde dosttan ziyade “kazan kazan” diplomasisi kimlerle, nasıl ve hangi çatı altında oluşturulmalı diye uğraşmalı elbette.

Geçtiğimiz yıllarda; “Avrupa’nın yorgunluk ve bıkkınlık yaratan ABD’ye karşı verdiği kurtuluş mücadelesini, NATO’nun tükenmişlik sendromunu ve Rusya-Ukrayna Savaşının NATO’ya güç vereceğini düşünenlerin yanılacağını, yaşlı ve yorgun AB’ye alternatif olarak yeni birliklerin kurulabileceğini, Türkiye’nin stratejik ve güçlü etkisinin ciddi anlamda arttığını bu nedenle çok daha dikkatli olması gerektiğini” defalarca yazıp anlattım…

Şimdi geldiğimiz noktada tam da bunların kesiştiği yerdeyiz. Göreve yeni başlayan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan önceki tecrübe ve başarılarıyla işte bu noktada görevi devraldı. Nokta operasyonlar ve büyük başarılarla MİT’in tarihi çıkışını yakalayan isim olarak tüm dünyaya adını duyuran Bakan Fidan, bundan sonra da “nokta nokta” görüşmeler, yerinde kararlar, etkili anlaşmalar ve kendine has diplomatik hamleleriyle Yeni Dünya Düzeni’ne “Türkiye Yüzyılı” damgasını vuracaktır.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ı şöyle tanıyoruz; sessiz, sakin, gerektiği yerde gerektiği kadar konuşan, mütevazı, egosu olmayan, yüzünde hep bir tebessümle görünen, işini en iyi şekilde bilen ve yapan, diplomasiyle siyaseti de başarıyla sentezleyen…

Tüm bunlarla birlikte Bakan Fidan’ın bir yönü daha var ki yeni görevinde Türkiye lehine büyük kazanımlar elde etmesini sağlayacak. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan sessiz-sedasız-görünmeden sahayı yerinden takip etmeyi çok seviyor. Güven vermeyi ve istişareyi önemseyen Bakan Fidan sabrıyla da dağları deliyor. Bu özelliği kendisinin başarı anahtarlarından biri.

Evet Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ilan ettiği Türkiye Yüzyılı büyük bir kesime göre halâ bir gizem olsa da sahayı takip eden bizler tüm adımların hızlı bir şekilde atıldığını net bir şekilde görüyoruz.

Türkiye Yüzyılı benim için usta ellerde can bulacak ve içinde her lezzetten (ülke ve kültürden) kararınca bulunacak tadına doyumsuz bir Aşure. Ve bu Aşure içinde; Türkiye’yi, vatanına bağlı vatandaşlığı, hizmeti, kalkınmayı, üretmeyi, nizamı, dünya lideri olmayı, kurtla kuzuyu ayırmayı, diplomatik uzlaşıyı ve ‘biz duygularıyla’ buluşmayı barındırıyor…

Bir sonraki yazımda Türkiye Yüzyılında Ortadoğu diplomasimizi rotamıza alacağız…