Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) 11 Haziran'da Suriye’nin kuzeyinde yapılacağını duyurduğu yerel seçimlerle ilgili konuştu.

Erdoğan, “Terör örgütünün halk oylaması bahanesiyle ülkemizin ve Suriye’nin toprak bütünlüğüne yönelik mütecaviz eylemlerini yakından takip ediyoruz. Türkiye, Suriye ve Irak’ın kuzeyinde bölücü örgütün bir teröristan kurmasına asla izin vermeyecektir. Oldu bittiler karşısında bugüne kadar ne yapılması gerekiyorsa onu yaptık, aynı durumla karşılaşmamız halinde yine harekete geçmekten çekinmeyiz” dedi.

Erdoğan, Türkiye’nin ev sahipliğinde 45 ülkeden yaklaşık 11 bin personelin katılımıyla İzmir’in Seferihisar ilçesinde düzenlenen ve 25 Nisan’dan bu yana süren Efes-2024 Tatbikatının Seçkin Gözlemci Günü’ne katıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan burada yaptığı konuşmada, Suriye ve Irak’ın kuzeyindeki gelişmelerin yansıra Rusya-Ukrayna Savaşı, İsrail-Hamas Savaşı ve Ermenistan’la ilişkilere yönelik mesajlar verdi.

"Hiçbir ülkeye karşı husumet ve önyargı beslemiyoruz"

Türkiye’nin son dönemde dostlarını arttırma amacıyla başlattığı açılımları sürdüreceklerini söyleyen Erdoğan, “Biz gerilimin ve kavganın değil sulhun, barışın ve iş birliğinin tarafındayız. Biz aynı coğrafyayı paylaştığımız ülkelerle yan yana yaşamak istiyoruz. Hiçbir ülkeye karşı husumet ve önyargı beslemiyoruz. Kimsenin toprağında ve egemenlik haklarında gözümüz yok" diye konuştu.

Erdoğan, Türkiye’nin çıkarlarına saygı duyan ve iş birliği yapan herkesle diyaloğa ve temasa hazır olduğunu kaydederek, "Son dönemde dostlarımızın sayısını çoğaltmak amacıyla pek çok önemli adım attık. İnşallah yeni açılımlarla yolumuza devam edeceğiz” dedi.

“DEAŞ’la mücadele argümanının artık bizim nazarımızda hiçbir hükmü kalmadı”

Erdoğan, Suriye’nin kuzeyindeki gelişmelerle ilgili Türkiye’nin müdahalede bulunabileceği sinyalini de verdi.

Cumhurbaşkanı, “Bölücü terör örgütünün Suriye uzantısı, bir ‘teröristan’ kurma hedefiyle bölge halkı üzerindeki baskı ve tehditlerini yoğunlaştırdı. Örgüte boyun eğmeyen ve haraç vermeyen insanların öz topraklarından sürülmesinden çocuk asker kullanımına kadar her yola başvuruyorlar. Meselenin DEAŞ'la (IŞİD) mücadele olmadığı, doğrudan ülkemizi ve bölgemizi hedef alan sinsi bir planın adım adım uygulandığı anlaşılıyor” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “DEAŞ’la mücadele argümanının artık bizim nazarımızda hiçbir hükmü kalmadı. DEAŞ’a karşı göğüs göğüse mücadele eden ve sahada en ağır darbeyi indirerek hezimete uğratan tek NATO müttefiki biziz. Dolayısıyla bu örgüt üzerinden ne yapılmak istendiğini, bölgemizde nasıl bir oyun oynandığını çok iyi biliyoruz. Biz bu hokkabazlıklara kanmayız, prim vermeyiz. Ülkemizin güvenliği ve milletimizin bütünlüğü söz konusu olunca kimseyi dinlemeyiz, hiçbir tehdide boyun eğmeyiz. Bölücü terör örgütünün ve hamiliğini yapan güçlerin emrivakiyle hiçbir yere varılamayacağını göreceğine inanıyoruz” dedi.

“Komşumuz Irak da savaşlardan ve çatışmalardan yorgun düşmüş durumda. Dost ve kardeş Irak’ın toparlanma, kalkınma, kendi ayakları üzerinde durma mücadelesini memnuniyetle takip ediyor ve destekliyoruz” diyen Erdoğan, Türkiye’nin tüm imkanlarıyla Irak’ın yanında olmayı sürdüreceğini kaydetti.

“Ermenistan yabancı güçlerin ve diasporanın esaretinden kurtulduğu ölçüde barışa daha da yaklaşacaktır”

30 yıl sonra hakimiyeti Ermenistan’dan Azerbaycan’a geçen Dağlık Karabağ’da kalıcı barışın sağlanması için bir fırsat oluştuğunu da belirten Erdoğan, “Bunun heba edilmemesi gerektiğini düşünüyoruz. Ermenistan yabancı güçlerin ve diasporanın esaretinden kurtulduğu ölçüde barışa daha da yaklaşacaktır. Ermeni halkı geleceğinin hariçten gazel okuyanlarda, kışkırtanlarda değil asırlardır beraber yaşadığı ve yaşayacağı komşularında olduğunu görmeli, anlamalı ve bunun gereğini cesaretle yapmalıdır” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM 79. Genel Kurulu'nda yoğun diplomasi trafiği yürüttü Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM 79. Genel Kurulu'nda yoğun diplomasi trafiği yürüttü

Türkiye’nin dünyadaki çatışmaların ve krizlerin en yoğun yaşandığı coğrafyada bulunduğuna dikkat çeken Erdoğan, Rusya-Ukrayna Savaşı’yla ilgili ise şöyle konuştu:

“İnsanlığın gündemini meşgul eden ne kadar olay varsa Türkiye’nin yakın çevresinde cereyan ediyor. Karadeniz’deki komşularımız olan Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş üçüncü yılına girdi. İstanbul süreciyle adil bir barış tesis etmeyi amaçlayan çabalarımız savaş lobileri tarafından engellendi. Bölgemize ve dünyaya ekonomik maliyeti günden güne artan bu savaşın ne zaman ve nasıl sona ereceğini kimse bilmiyor.”

“Türkiye olarak Gazze’de acil ateşkesin temini için diplomatik çabalarımızı arttırarak devam edeceğiz”

İsrail ile Hamas arasında süren savaşa da değinen Erdoğan, İsrail ordusunun Refah’ta Filistinliler'in barındığı çadır kampa düzenlediği saldırıyı eleştirdi.

Erdoğan, “İsrail’in Gazze’ye yönelik vahşi saldırıları katlanarak artıyor. 7 Ekim’den beri 36 binden fazla masum, savunmasız insan acımasızca katledildi. 15 binden fazla çocuk, 10 binden fazla kadın İsrail güçleri tarafından Gazze’de ve işgal altındaki Filistin topraklarında öldürüldü. 2,3 milyon insan göçe zorlandı. Gazze 8 ay içinde neredeyse tek bir sağlam binanın kalmadığı devasa bir harabeye döndü. Önceki gün mülteci kampına düzenlenen hava saldırısı artık insanlığın bittiği noktaydı. Böyle bir vahşeti haklı gösterebilecek hiçbir gerekçe olamaz. Savaşın da bir hukuku, sınırı ve ahlakı vardır” dedi.

Türkiye’nin Gazze’de acil ateşkesin temini için diplomatik çabalarını arttıracağını söyleyen Cumhurbaşkanı, “Soykırımın sorumlularının adalete hesap vermesi için atılan her adımı destekleyeceğiz” ifadesini kullandı.

“Ülkemizin güçlü olması tercihten öte bir mecburiyet”

Konuşmasında Türkiye’nin yerli ve milli savunma sanayi yatırımlarına ağırlık verdiğinin altını çizen Erdoğan, bunun bir tercih değil bir zorunluluk olduğunu dile getirdi.

Erdoğan, “Etrafımız ateş çemberiyken askeri, teknolojik, insan kaynağı bakımından ülkemizin güçlü olması, caydırıcılığının yüksek olması bizim için tercihten öte mecburiyettir. Türk Silahlı Kuvvetlerimizin sahada en üstün teçhizat ve sistemlerle donatılmasını temel bir gereklilik olarak değerlendiriyoruz. 2002’den itibaren başlayan süreçte savunma sanayinde millilik ve yerliliğin azami seviyeye çıkarılması için her türlü imkanı seferber ettik. Türkiye bölgesinde artık vazgeçilmez bir oyuncu haline geldi. 2002 yılında 62 savunma projesi yürütülürken bugün bu sayı binleri geçti. 2002 yılında yaklaşık 5,5 milyar dolar bütçeli savunma projeleri yürütülürken şimdiki projelerin hacmi 96 milyar doları aştı. Kendi savaş gemisini tasarlayan, inşası ve idamesini gerçekleştirebilen 10 ülke arasındayız. İHA ve SİHA üretiminde ise dünyanın ilk 3-4 ülkesi içindeyiz” değerlendirmesinde bulundu.


Muhabir: Okan Sarıkaya