Geçen hafta Pazar akşamüzeri hemen hemen aynı saatlerde iki komşu coğrafyada, iki tartışmalı pozisyonun ardından yöneticiler Video Assistant Referee (VAR)'a müracaat ettiler. Ortaya çıkan sonuçlar bize; bizi beklemekte olan akıbetimiz hakkında fikirler verdi ve bazı serbest çağrışımlara yol açtı.
Moskova’nın Luzniki Stadı’nda oynanmakta olan Fransa-Hırvatistan Final Maçı’nın ilk yarısı bitmek üzereyken Fransızların kullandığı bir korner atışında Hırvat Perisiç’in topu eliyle oynadığına dair itirazların ardından Arjantinli Hakem Nestor PITANA, VAR Room’a müracaat etti. Defalarca pozisyonu farklı açılardan izledikten sonra da “penaltı”ya hükmetti ve Fransızlar büyük bir avantaj elde ettiler. 2-1’e geliverdi durum bu kararın ardından. (Benzer bir pozisyonda daha önce Cüneyt ÇAKIR, topa temas eden elin vücudun doğal uzantısı olduğu yorumundan hareketle “devam” demiş ve UEFA Hakem Komitesi’nden takdir almıştı.)
Edirne Sarayiçi’nde yapılmakta olan 657. Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nin Başpehlivanlık Yarı Final Maçlarında ise Ali GÜRBÜZ-Şaban YILMAZ kapışmasında –ufaktan- kıyamet koptu. Pehlivanların ikisi de bir anda “ben kazandım” diye güreşi bıraktı ve kendi kendini galip ilan etti. Kule Hakemleri, Video Yardımcı Hakem’den destek alarak Şaban YILMAZ’ı galip ilan ettiler. Bu hikâye aslında bir Arap Atasözü olan “men dakka, dukka”nın (eden, bulur) garip bir tecellisi oldu çünkü bir gün önce Ali GÜRBÜZ-Recep KARA maçında da ortalık karışmış ve Hakemler VAR’dan yardım alarak ama zorlama bir yorumla Recep KARA’yı yenik saymışlardı. Bunun üzerine Recep KARA güreşi bıraktığını açıklamış, devreye giren Güreş Federasyonu Başkanı kule ve çayırda görevli üç hakemi görevden alarak cezalandırmıştı.
-Peki güreşin sonucu değişti mi? sorusunu hepimiz sorduk. “Hayır” güreşin sonucu değişmedi ama bu “hatalı” karara sebep olan hakemler ceza aldılar. Sebep-sonuç ilintisi pek kurulamadı değil mi zihinlerde? Ortada hatalı olduğu besbelli bir karar var, VAR var, bu hatadan dolayı ceza alan hakemler var ama sonuç orta yerde durup duruyor. Ali GÜRBÜZ galip, Recep KARA mağlup ilan edildiği ile kaldı.
İşte yazımızın başlığındaki tam bir Türk işi VAR uygulaması size. 2+2=4 etmiyor maalesef en fazla üç buçuk falan ediyor.
Bir de düşünün; 10 Ağustos’ta Liglerin ve futbolun VAR ile başladığını.
Bizim TFF ve MHK’nın tercihi ile VAR Room denilen karar destek süreçlerinin bir parçası olan video hakem odasının stadyumlar yerine TFF’nin Riva Tesislerindeki Teknolojik Oda’da olduğunu biliyoruz. 22 olan Süper Lig hakem sayısını 25 yaptılar ama bu yeterli mi? Bu sayıyla bu işi döndürmek ne kadar mümkün olacak? soruları ortada. Formsuzu var, sakatı var, UEFA görevi var, cezalısı var vs. hem VAR Room’u hem yeşil sahada maçları bu kadarcık hakemle sürdürmek mümkün mü? -göreceğiz. İnşallah olur.
Sahada hakemin verdiği tartışmalı bir kararı, Riva’da her şeyden ve herkesten izole olduğu varsayılan Video Yardımcı Hakem izlerken/düzeltirken monitörler ve vicdanı ile baş başa kalabilecek mi? Acaba o odada; görevli teknisyen ile VAR hakemlerinden başka kimse olacak mı? Dünyada 80 saniye civarında çıkan onay/iptal kararları bakalım bizde kaç saniyede çıkacak? ve bunun için internet altyapımızın görüntü/veri aktarma hızı yeterli olacak mı?
Son Dünya Kupası’nda görüldü ki; VAR ile ceza sahası içindeki itiş-kakışlar azaldı, kasti çelme, itme, vurma hareketleri minimumda, bol bol penaltı çalınır oldu. Yan hakemler neredeyse işlevsiz kaldı, bir nevi dekoratif hale geldiler. Bütün yük orta hakemle VAR Room’da. Maçların akışkanlığı nispeten azalsa da daha âdil sonuçlar çıkmaya başladı.
Eyyam ve keyfiyetle mücadele için en büyük fırsat ayağımıza kadar geldi. Bu sefer de çağdaş hakemlik trendlerinin en gelişkini olan bu teknolojik sistemi kendimize uydurmayız İnşallah. Yoksa “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmayalım.”
İyi bir hafta sonu diliyorum.