Tesettür Adabı

Allah Settar'dır, ayıpları günahları örtendir. Tesettür, örtünmek mânasına gelir. Tesettür eden bir insan Allah'ın bu esmasına ayna olur Tesettür, insan fıtratının gereğidir. Husûsen hanımların fıtratında bu daha ziyadedir. Bozulmamış her vicdan sahibi bunu kabul eder.

Abone Ol

Rabb'imiz Kur'an-ı Kerim'de "Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin hanımlarına söyle evlerinden çıkarken cilbablarını üzerlerine alsınlar. Bu, onların tanınıp incitilmemesine de daha uygundur Şüphesiz Allah Gafurdur, Rahimdir" (1) buyuruyor.

Her ne kadar hanımları alâkadar eden bir âyet gibi görünse de, beyleri de çok yakından ilgilendiren bir meseledir. Kur'an ile sabittir ki, erkekler kavvamdır. Yani aile hayatında idarecidirler. Bu, hanımlar için bir eksiklik değildir. Bilakis erkeklere daha fazla sorumluluk yükleyip kadının üzerindeki yükü hafifletmektir. Allah kullarına karşı çok merhametlidir.

Avrupa ülkelerinde faturayı ödemeyen hanımlarını evden atmakla tehdit eden kocalar vardır. Körü körüne Avrupa'yı taklit etmeye çalışan,kendi dininden,vatanından utananların kulakları çınlasın!


Kavvam olmaları sebebiyle erkekler ailelerinden sorumludur. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de Rabbimiz, "Kendinizi ve ailenizi yakıtı taşlar ve insanlar olan ateşten koruyunuz"(2) buyuruyor.

Tesettür âyetindeki cilbabı müfessirler şu şekilde açıklıyorlar: Geniş olmalı ,dikkat çekecek renklerde olmamalı, beden hatlarını belli edecek şekilde ince olmamalı, el,ayak ve yüz hariç bütün bedeni örtmeli. Bunu karşılayacak en iyi örtünün de çarşaf olduğu konusunda hemfikir olmuşlardır  

 
Sefih medeniyet ise Kur'an'ın bu hükmünü fıtrî görmüyor ve "Örtünmek bir esarettir'' diyor. Peki sefih medeniyet ne sebeple bunu söylüyor? Kadınları sömürülecek, üzerlerinden menfaat sağlanacak bir meta olarak gördükleri için bunları dile getiriyorlar.

"Kadınlara özgürlük" nârâları atarak onları aile hayatından mahrum ederek hem çıkarlarına alet ediyorlar hem de aile hayatını, toplumu bozup bir taşla çok sayıda kuş vuruyorlar. Bu fikirler toplumda o kadar karşılık görmüş ki, muhafazakar dediğimiz kesim dahi bunları dillendiriyor.

"Ayaklarının üzerinde dur,kocana muhtaç olma, sen köle değilsin" diyerek onları yuvalarından edip köleleştiriyorlar. Araştırmalara göre bugün depresyona giren insanların çoğu kadındır. En büyük sebebi omuzlarına kaldıramayacağı çok fazla sorumluluk yüklenmesidir. 


İslam'a göre hanımlar eşlerine bir yük değil,aile hayatını geçirmek için yaratılmış mübarek varlıklardır. Nasıl ki mücevherler en korunaklı yerlerde saklanır, hanımlar da tesettür ile koruma altına alınırlar. Mimsiz medeniyet kadınları yuvalarından çıkarmış mebzul meta haline getirmiş. Bir kuşu yuvasından çıkarıp avlamak için önüne yem atılır. Kadınları da yuvalarından çıkarmak için "Kadınlara özgürlük" söylemleriyle  üzerlerinden menfaat sağlanmıştır. Çünkü kadını dışarıdan çektiğimiz takdirde eğlence, müzik, kozmetik sinema, reklam gibi sektörler tamamen çökecek duruma gelir. Kadınlar o kadar değersizleştirilmiş ki, araba lastiği reklamlarında dahi yarı çıplak şekilde oynatılacak duruma getirilmişlerdir. Eskiden sanemperestlik vardı. Bu zamanda sanemperestliğin bir çeşidi olan sûretperestlik yaygınlaşmış.

Kadın resimleri, videoları, heykelleri ,sosyal medyada kullanılarak hem menfaat sağlanıyor, hem de beşerin imanları  payimal ediliyor. Kadınların da en büyük zaafı olan beğenilme arzuları bu şekilde tatmin ediliyor. Bu iş gelişi güzel yapılmış değil, organize olarak,planlı programlı, büyük maddi kaynaklar ayrılarak yapılan işlerdir. Çünkü biliyorlar ki, kadın bozulursa aile,toplum bozulur.


"Malûmdur ki a'lâ bir şey bozulsa, edna bir şeyin bozulmasından daha ziyade bozuk olur. Mesela, nasıl ki süt ve yoğurt bozulsalar yine yenilebilir. Yağ bozulsa yenilmez, bazen zehir gibi olur. Öyle de mahlukatın en mükerremi, belki en a'lâsı olan insan, eğer bozulsa bozuk hayvandan daha ziyade bozuk olur.(3)
İnsan nev'inin en mübareği olan hanımlar da bozulursa toplumda zehir etkisi yapar. Gündüz kuşağındaki programlarda kadınların düştüğü durumları,sebep oldukları şeyleri ve çocuklarin düştüğü halleri üzülerek görüyoruz. Şunu da söylemeden geçmeyelim: Bozulma erkek ile başlar. Kadına sirâyet eder, ailenin ve toplumun bozulmasıyla zicirleme olarak devam eder. Kur'an'da önce erkeklere gözlerini haramdan sakınmaları söylenmiştir.

Bediüzzaman Hazretleri'nin şu ifadesi çok mânidardır." Hevesat-ı nefsaniye ile erkeklerin karılaşması, karıların da hayasızlıkla erkekleşmesine sebep olur"(4) O sebepten önce erkekler hallerine dikkat edecekler. Bu  minvalde yalnızca kadınları suçlamak doğru bir davranış değildir.Kadın bozulduğu takdirde yıkım büyük oluyor. Neticede o erkekleri de kadınlar yetiştiriyor.


 "Fitne-i ahirzaman o kadar dehşetlidir ki, kimse nefsine hakim olamaz "hadisi ışığında ve daha birçok hadislere baktığımızda ahir zamanda yaşanacak ve yaşanan fitnelerde kadınların ehemmiyetli bir rol oynadığı görülüyor. Eski dönemlerde "Amazonlar" nâmında silahşör kadınlardan oluşan bir taifenin dehşetli harpler yaptığı naklediliyor. Zındıka komitesi İslamiyet'e karşı olan savaşlarda yarı çıplak açık saçık kadınları kullanıp Amazonların kullandığı bıçaklar gibi kadınların açık bacağını ehl-i imanın imanlarına taarruz etmek için kullanıyorlar. Nikâh yolunu kapatıp fuhuşhane yolunu genişleterek çoklarının nefislerine esir edip kalp ve ruhlarını günahlarla yarılıyorlar. O kalplerden bir kısmını da öldürüyorlar. Birkaç senelik namahreme gösterilen o bacaklar cehenneme odun olup en evvel onlar yanacaklarını birçok rivayetten anlıyoruz.(5) Nefsimize ağır gelse de maalesef hakikat budur.Her güzel,güzelliğini sever. Elinden geldiği kadar o güzelliğin elinden gitmesini istemez. Nimete şükredilirse o nimet ziyadeleşir.

Şükredilmezse o nimet elden alınır, çirkinleşir. Güzellik de bir nimettir Rabbimiz tarafından bize verilen güzellik nimetinin ziyadeleşmesini istiyorsak o güzelliği Allah'ın istediği doğrultuda kullanmamız elzemdir. Kadını güzelleştiren, hakiki ve daimi güzelliği içtimai hayatta yer alan, süslenmek vücutlarını teşhir etmek olmayıp terbiye-i İslâmiye dairesinde adab-ı Kur'aniye ziynetidir.(6) Kadının en cazibedar en tatlı güzelliği kadınlığa mahsus bir letafet ve nezaket içindeki hüsn-ü sirettir ve en kıymettar en şirin cemâli ise ciddi samimi nurani şefkatidir bu şekilde İslam terbiyesiyle Kur'an adabı ile o cemâl güzelleştirilirse o fâni cemal manen bâki kalacak(7) ve Cemil olan Allah, o hanımları tetahhur ve tasaykul ameliyatıyla hurilerin dahi üzerine çıkacak seviyeye getireceği hadis rivayetlerinden anlaşılıyor.(8) 


Tesettür demisken  günümüze bakan bir hadisten de bahsetmemiz gerekiyor:
"...Giyinmiş, çıplak kadınlar ki, bunlar Allah'a itaatten dışarı çıkmışlardır. Bunlar, başkalarını da baştan çıkarırlar. Başları deve hörgücü gibidir. Bu kadınlar cennete giremezler»(9)


Muhaddisler bu hadisi anlayamamışlar ve rivayet edememişler. Zaman en büyük müfessirdir.Hadisteki "Giyinik çıplaklar" bugün sokağa çıktığımızda çok net görülüyor. Bu kadınlar, açık diye tabir ettiklerimizden daha fazla dikkat çekip İslâmiyet'e ve müslümanlara büyük zararlar veriyorlar.


Tesettürü sadece bir örtüden ibaret saymak doğru değildir. Tesettür bir bütündür. Kadının kalesi hükmündedir. Dışı örtüyle,içi edep, hayâ, sadakat, güzel ahlâk, merhamet ile mütezeyyin olmuş bir hanım hakiki teseetüre bürünmüştür. Yoksa yalnız dışını örtüp içi boş bırakılınca tesettüre tam riayet olmadığı gibi İslam'a da zarar vermiş olunuyor.


Allah, biz hanımlara doğru tesettürü, doğru İslâmiyet'i yaşamayı nasib eylesin. Âhir zaman fitnelerinden, o fitnelere âlet olmaktan bizleri ve nesillerimizi muhafaza eylesin. Âmin.

(1)Ahzab-59 Âyet meâli
(2)Tahrim-6 Âyet meâli 
(3) Emirdağ Lahikası
(4)Sözler
(5)İman ve Küfür Müv.
(6) Emirdağ Lahikası 
(7)Sözler
(8)İşârât-ül İcaz
(9)Kütüb-ü Sitte