Mart ayının ikinci yarısında aralarında benim de bulunduğum sekiz yayıncı "Teknoloji Yazar ve Yayınları Platformu" adı altında birleşerek bir açıklama yaptı.
Açıklamanın asıl nedeni Turkcell’in devreye aldığı “Reklam Engelleme Servisi”. Turkcell aylık 2.99 TL fiyatla sunduğu bu yeni “hizmeti” ile abonelerine internet gezintileri ve uygulama kullanımları sırasında reklamsız bir deneyim vadediyor. Şirketin kendi web sitesindeki açıklamalara bakılırsa bu servisin yüzde 100 başarı ile çalışmayabileceği, çalışsa bile servisin ziyaret edilen sayfanın bütünlüğünü bozabileceği de ayrıca belirtiliyor.
Burada bizim teknoloji yayıncıları olarak karşısında durduğumuz nokta asıl işi insanları internete bağlamak olan herhangi bir internet servis sağlayıcının, abonelerin internet deneyimlerini de yönlendirme, denetleme, inceleme, raporlama gibi fonksiyonları yerine getirme çabası. Tabii ki bir hukuki süreç başlatıldığında bu bilgileri sunmasına değil, toplumun internet alışkanlıklarını şekillendirme isteğine ve internetin kendi dengelerine aykırı davranmasına karşıyız.
Yoksa zaten bugün sadece Türkiye’de değil tüm dünyada milyonlarca insan web sitelerindeki reklamları görmemek için çeşitli yöntemler izliyor. Bu yöntemler arasında “ad blocker” adı verilen üçüncü parti uygulamalar veya Google Chrome, Firefox gibi internet tarayıcılara eklenen küçük yazılımlar bulunuyor. Reklamsız bir internet arzulayanlar bu yöntemlerden birini seçtikleri zaman çoğunlukla seçimlerinin tüm internet deneyimlerini etkileyip etkilemeyeceğine de karar verebiliyorlar. Yani bazı durumlarda bazı web sitelerini reklam engellemesinin dışında tutma, bazı saatler arasında reklam engelleyici açıp kapatma gibi opsiyonlara sahip oluyorlar. Zaten elimizdeki veriler de bize gösteriyor ki online bankacılık gibi bazı sistemlerde bu engelleme yöntemleri sorun çıkarabiliyor. Bunu gören son kullanıcı da reklam engelleyicisini sadece o site için veya tamamen pasif hale getirebiliyor.
Ancak şu da bir gerçek ki internet yayıncıları bu ve benzeri uygulamaların tamamına kötü gözle bakıyorlar. Sonuç olarak internet yayıncılığının ayakta kalabilmesi için reklama olan ihtiyaç, geleneksel medyadan çok daha fazla. Evet bu reklam olayını kötüye kullanan “yayıncılar” da var. Ve evet bu yayıncılardan ülkemizde de bolca var ama yine de bu noktadan yola çıkıp tüm reklamların gereksiz olduğunu iddia etmek mümkün değil. Ayrıca internetteki bağımsız ve özgür içeriğe değer veren okuyucular, takip ettikleri yayınların reklamlar sayesinde ayakta kalabildiğini çok iyi biliyorlar. Sadece bu nedenle reklam önleyici yazılımlar kullanmayan bir çoğunluk olduğunu da ben çok iyi biliyorum.
Özgür yayıncılığın tek geliri reklamdır
Sadece internette değil hayatın her alanında daha tutucu, daha korumacı olanlar bile kendi bakış açılarına paralel yayın yapan web sitelerini desteklemek için arada sırada reklamlara tık’lıyor. Bu hakkın insanların elinden alınması bana kalırsa çok doğru bir hareket değil.
Ayrıca Turkcell’in “Reklam Engelleme Servisi” adını verdiği bu hizmetinin bazı eksiklikleri de var. Mesela aboneye hizmeti kişiselleştirme imkânı şu an için sunulmuyor. Ya hizmeti alıyorsunuz ya da alamıyorsunuz. Şu an aylık 2.99 TL olarak belirlenen bu hizmetin gelecekte başka tarifelerle birleştirilmesi de bence yayıncılar için büyük bir tehlike arz ediyor. Çünkü böyle bir paket, bu hizmetin “ücretsizmiş” gibi kullanılmasına yol açabilir.
Ayrıca açıkça söylemek gerekirse bence “Reklam Engelleme Servisi”nden en az zarar görecek olan yayıncılar Teknoloji Yazar ve Yayınları Platformu üyeleri olacaktır. Sonuç olarak bizler Türkiye’nin en çok ziyaret edilen portallerine sahip değiliz. Hürriyet veya Milliyet gibi gazetelerin web siteleri, Mynet, NTV, CNN Türk, Habertürk gibi portaller, Turkcell’in bu uygulaması nedeniyle yıllık bazda milyonlarca dolarlık reklam gelirini kaybetme riskiyle karşı karşıya.
Diğer açıdan Turkcell’in de dijital platformlarda yaptığı reklamların artık hedef kitleye ulaşamaması gibi bir sorunu olacak. Yani reklam verenin de Turkcell, reklamların engellenmesi hizmetini verenin de Turkcell olduğu garip bir döneme giriyoruz. Bu aşamada ben asıl ekonomik anlamda büyük kayıplar yaşayacak olan medya kuruluşlarının ne tepki vereceğini, İAB Türkiye’nin bu “hizmeti” nasıl değerlendirdiğini ve İnternet Yayıncıları Derneği’nin Turkcell ile konuyu görüşüp, görüşmediğini merak ediyorum.
Tüm bu itirazlara rağmen dünyada bu hizmeti ilk veren internet servis sağlayıcının da Turkcell olmadığını özellikle belirtmem lazım. Aynı hizmeti verme iddiasıyla yola çıkan internet servis sağlayıcılarını, diğer ülkelerde en çok rakipleri eleştirmiş. Eleştiren şirketler, bu “hizmetle” yola çıkan GSM şirketinin aslında rakiplerin reklamlarını engellemeye çalıştığını iddia etmişler. Bakalım Türkiye’de Turkcell’in rakibi olan ISS’lerden herhangi biri buna benzer bir argüman ileri sürecek mi? Bakalım Turkcell yakın zamanda bu hizmeti kaç kişinin kullanmaya başladığını, bu sayının bilançoyu nasıl etkileyeceğini bir basın toplantısı düzenleyerek duyuracak mı?