Geçtiğimiz sezon kupayı alan ve geçtiğimiz hafta sonu da Fenerbahçe'ye mağlup olarak 2012-13 sezonundan beri mücadele ettiği Süper Lig'e veda eden Akhisarspor'a Türkiye Kupası'nda adeta sihirli bir değnek değiyor.
Moralsiz yeşil-siyahlılar kupanın gediklisi Galatasaray karşısında henüz 3’üncü dakikada buldukları pozisyonda eğer maçın hakemi Suat Arslanboğa adil bir karar vermiş olsaydı penaltıyı kazanmış ve maça da oldukça moralli ve skor üstünlüğüyle başlamış olacaklardı.
Galatasaray'ın futbolunu beğenmediğimi uzun zamandır söylüyorum.
Ancak böylesine finalleri yüksek konsantrasyonla oynuyorlar ve iyi futbol oynamasalar da sonuca gitmeyi biliyorlar.
Dün de öyle oldu.
Golsüz eşitlikle geçilen ilk yarıda topla daha etkili olan ve golü daha çok arayan rakibi karşısında cılız birkaç gol girişiminden öteye geçemeyen ve çok fazla top kaybı ile oynayan sarı-kırmızılılar, ikinci yarının hemen başlarında Onyekuru’nun direkten dönen topu ile biraz olsun hareketlenip sonrasında yerinde sayarken Akhisar aradığı golü buldu.
65’te Diagne ile penaltı vuruşundan yararlanamayan Galatasaray bu kez 78’de VAR kararı ile bir penaltı daha kazanıp 80.dakikada Sinan Gümüş’ün golü ile beraberliği yakaladığında ise filmin sonu belli olmuştu.
Hakem kararları sonrası moral ve motivasyon olarak çöken ve oyundan düşen Akhisar’ın bu durumundan istifa eden ve daha sakin kalan Galatasaray sonrasında 88’de Feghouli, 90+3’de Diagne ile geriden gelip 18. kez kupaya uzanırken, doğrusu bu ya Ege temsilcisine de yazık oluyordu.
Maçın hakemi Suat Arslanboğa bana göre birçok tartışmalı karara imza attı ve finalin kötüleri listesinde birinci sıraya oturdu.
Topla her buluşmasında kendini yere atan ve penaltı beklentisine giren üstelik bir de penaltıdan yararlanamayan Diagne ise maçın skorunu belirleyen golü atmasına rağmen finalin bir diğer kötüsüydü.