Yabancı turisler için dövize endekli bu fiyat politikası gelecek için büyük tehlike. Daha şimdiden tercihler Yunan adalarına kaymaya başlamış bile.
Yaz aylarının gelmesi, tatil planları yapanlar için özlemle beklenendir. Herkes yaz ayının gelmesini bekler ve bütçelerinin elverdiğince planlar yapıp kafa dinleyebilecekleri, genellikle deniz kıyısı olan tatil yörelerine gitmeye çaılşırlar. Bu yazın bir başka özelliği var, o da, tatil düşünenler, iki dini bayram nedeniyle dokuzar günlük olmak üzere iki uzun süreli tatil planı yapmak durumunda olmalarıdır..
Birinci on günlük tatil sürecini haziran başında kullandılar. Başta İstanbul olmak üzere tatilciler bu on günlük tatil sürecinde akın akın deniz kıyısındaki tatil yörelerine gittiler.
Ağustosun ikinci haftasında, dini bayramlarımızdan dört günlük olan geliyor. Tatil planları yapılıyor. Henüz belli değil ama, o dört günlük bayram tatilinin birincisi gibi dokuz güne çıkabileceği konuşuluyor
Üç aylık bir süre içinde iki dokuz günlük tatil yapabilecek bütçeniz var ise size kolay gelsin. Bu tatiller ihtiyaç ama, hesaplarınızı mutlaka iyi yapın. Tatil yörelerinde, konaklama, özellikle, yiyecek-içecek dahil ateş pahası olduğunu da unutmayalım.
Tatil planları yapanlar, bu uzun tatilin maddi yükünü kaldırmak için, bir değil, iki kez düşünmeleri gerekiyor.
Asıl çok önemli bir sorun var, bir süredir iyice kontrolden çıkan tatil yörelerindeki fahiş fiyatlar. Özellikle kulağımıza gelen yiyecek-içecek fiyatları ürkütücü. Tüm bu fiyatların turistler için kurgulanmış dövize endeksli fiyatlar olduğundan hareket edersek, işin ne kadar ürkütücü boyutlara gittiğini daha iyi anlayabiliriz.
Turizmin merkez üssü olarak Ege kıyılarındaki tatil yörelerini düşünürsek oralardan gelen haberlerle bu beklenen yeni tatilin pek de kolay geçeceğini düşünmek hayal kırıklığı yaşamaya davet çıkarmaktan başka bir şey değildir.
Kulağımıza gelenlere göre, fiyat kontrolsüzlüğünün merkezi tatil yöresi olarak ilk sözü edilen bölge Muğla merkezli tatil yöreleri ve özellikle Bodrum.
Ben görmedim, ama oraya gidenlerden edindiğimiz bilgilere göre bir lahmacunun yüz liraya satıldığı yerlerin olduğu. Suyun 20-30 liralara satıldığı, karnınızı doyurmak istdiğinizde iki kişinin, 600-800 liralar gibi fiyatlarla karşılaştıklarını televizyonlara yansıyanlardan duyabiliyoruz.
Bu söylentilerin merkezi Bodrum ve çevresindeki tatil yöreleri. Dört kişiden oluşan ekibiyle Bodrum’da yemek yiyen eskinin ünlülerinden bir yabancı konuğun yemek sonrasında ödediği fiyat 4 bin lira gibi bir şehir efsanesinden söz ediliyor.
Bodrum’un yıllarca bu hale gelmesine, başta yerel yönetimleriyle seyirci kalanlar ortaya çıkardı bu dayanılmaz ortam, gelen yabancı turistlerin bile giderek artan şikayetlerine neden oluyor. Örnek olarak, yakınlarında olan Yunan adalarında orada harcadıklarının yarısına içkisiyle tıka basa yemek yiyebildiklerini dile getiriyorlar.
Bodrum’un en kalabalık sahillerinin restoran ve kafelere teslim edildiğini ben geçtiğimiz yıl gittiğimde gördüm. Birçok yerde denize girmek istiyorsanız bu restoran ve kafelerden girebiliyordunuz. Şezlong kirası ateş pahası, yediğiniz atıştırmalıklar ve içtiklerinize ödediğiniz rakamların telaffuzu bile zor. Bunu, geçtiğimiz yaz bir hafta kaldığım Bodrum’un en sosyete yerlerinden Türkbükü’de gözlerimle gördüm. Tüm sahil boyunca denize giriş bu restoranlara teslim edilmişti. Restoranlarda gördüğüm bir başka şey ise, restoran kapıgirişlerindeki menülerde tüm liste vardı ama, üzerlerinde hiç bir fiyat yoktu. Böyle bir durumda cesaretiniz var ise “buyurun girin” ama sürprize hazırlıklı olun.
Yeni yönetim bu kontrol dışı uygulamayı tamamen kaldırdı gibi bilgiler geliyor. Ne olduğunu gidince göreceğiz.
Yabancı turisler için dövize endekli bu fiyat politikası gelecek için büyük tehlike. Daha şimdiden tercihler Yunan adalarına kaymaya başlamış bile.
Aklınızda bulunsun, tüm bunları bilerek, önünüzdeki tatil planınızı yapın derim. Gittiğinizde öncelikle, ucuza karnınızı doyurabileceğiniz yerleri bulun. Konaklama neyse karın doyurmak çok daha zor bir süreç.