Düşünüyorumda birlikte bir yaz, sonbahar ve soğuk geçen bir kışı atlattıktan sonra ilk bahar mevsiminde güneşli günleri yaşamaya az kaldığının hayali ile insanın içi kıpır kıpır oluyor, aşk gibi kıpır kıpır heyecan dolu işte...
Geçtiğimiz günlerde MOİ Sahne’de Diamond Medya, Ebru - Burak ÖZKAN organizasyonu ile Ali Poyrazoğlu, Şebnem Özinal ve Melih Ekener’in sahnelediği ‘Tamamla Bizi Ey Aşk’ tiyatro oyununu izledim... Ali Poyrazoğlu’nun kitabından yola çıkarak yazdığı Tamamla Bizi Ey Aşk Oyunu tek perdede seyirci ile buluşuyor. Bir çoğumuza tanıdık gelen, sabahtan akşama kadar temizlik, bulaşık, yemek, iş güç derken heyecanlı bir şekilde kocasının eve geleceği, onunla geçireceği zamanı kollayan bir kadın ve eve geldiğinde yemeğini yedikten sonra televizyon başında maça gömülen bir iş insanı. Bıkan kadın ya boşanırız ya da evlilik terapisine gideriz diyor. Burnu sürten koca terapiyi kabul ediyor ve oyun seyirciyi de içine alarak keyifli bir hal almaya başlıyor. Sadece 3 kişinin oynadığı değil bütün salonun dahil olduğu karşılıklı yorumlar yaptığı bir oyun. Kalabalığın yeri geldi kahkaha krizine girdiği, yeri geldi göz yaşlarını tutamadığı bir oyun. “Tamamla Bizi Ey Aşk, seyircisine bir nevi ayna tutuyor. İnsanı anlatıyor, ilişkilerin kökenine iniyor farkındalığınızı arttırarak sizi sorgulamaya sevk ediyor.” Oyun içeriğini sevdim mi diye sorarsanız kendi adıma emin değilim, ama keyifli ve profesyonel bir oyun izlediğim gerçek. O kadar çok küfür olması gerekli miydi diye düşündüm, ama gündelik hayatımızda hangimiz küfür etmiyoruz ki?
Oyun için yapılacak yorumların belkide yeteriz ve gereksiz kalacağını noktada; günden güne ülkemizde sanat adına fazlaca kan kaybederken oyundan çok Ali Poyrazoğlu gibi bir usta oyuncuyu izleyebiliyor olmak beni çok mutlu etti. Bu oyunda evlilikmiş, küfürmüş, kavgaymış, terapiymiş değil aslında benim aldığım mesaj, okumuyoruz. Evet okumuyoruz, herşeyi çok biliyoruz, ama okumuyoruz. Hoop hemen internetimizi açıyoruz Google’da aratıyoruz ve herşeyi biliyoruz. Ama bende, sizde dahil olmak üzere okumuyoruz. Hala tiyatro yapmak için didinen, yapan, izlenecek mi acaba diye düşünmeyen sanatçıların sayısı o kadar azaldı ki. Daha önce izlediğim oyunlarda da söylediğim gibi iyi mi kötü mü diye sorgulamayı bırakın. Tiyatro izleyin, konser dinleyin, şehrinizde varsa bale gösterisine, resim sergisine gidin. Madem okumuyoruz sanattın bir yerinden tutup içinde olalım. İnsanlar sundukları gösterilerini kim bilir ne şartlar altında, nelerden vazgeçerek ama sevdalarından vazgeçmeyerek yarınlara gençlere ışık tutmak için tırnaklarıyla kazıyarak hazırlıyorlar. Ama bütün imkansızlıklara rağmen inanıyorum ki; Ali Poyrazoğlu’ndan duyduğum gibi “Yolsalarda bütün çiçekleri bahar yine gelecek....” Sanat iyileştirir. Herkese iyi haftalar dilerim.
Sevgi ve müzikle kalın...