Bir BM raporuna göre, Alabama eyaletinde yaşayan her 55 kişiden 19 tanesinde kancalı kurt hastalığı ortaya çıkmış. Aynı çalışmada Alabama'daki Lowndes şehrinde hane sahiplerinin temel kanalizasyon sistemlerinden yoksun oldukları yer alıyor.
Birleşik Devletlerin ulusal mezarlığı Arlington, bir zamanlar İç Savaş'ın güneyli komutanı Robert Lee'nin eviydi. Robert Lee burada meşhur düğününü yapmış ve Mary Anna Custis ile evlenmişti. Ne tuhaf bir dönüşüm ne korkutucu bir şey... Birleşik Devletlerin yaşadığı dönüşüm de böyle sarsıcıdır. Zaman içinde kültürlerini, naifliği kaybettiler. ABD'de artık Frank Sinatra yok. Onun yerinde ortalıkta iç çamaşırıyla dolaşıp şarkı söyleyenler var. Bütün bunlara kabalık ve kibir eşlik ediyor. Trump da işte bu zamanın ruhunu temsil ediyor. Küfrediyor, kadınlara kaba davranıyor. Clinton için schlonged diyor vesaire...
Aslında ABD çöküyor mu ne... Bir oligarşi tarafından idare edildiği için oluyor bu...
Rusya Anayasa Mahkemesi Başkanı Valery Zorkin'i dinliyoruz. Geçen yıl St Petersburg Legal Forum’da şöyle konuşuyor:
"Bugün dünyada altı büyük medya tekeli var. Bunlar büyük oranda ABD tarafından kontrol ediliyor. Olayların gerçek yüzü insanlara çok zor ulaşıyor. Bu medya kuruluşlarının sorumluları veya sahipleri hakkında yorum yapma niyetinde değilim ancak tarihe baktığımızda propagandanın nasıl bir işleve sahip olduğunu görebiliriz. Örneğin, Nazi Almanya’sında bilginin kitleleri manipüle etmek amacıyla nasıl kullanıldığını biliyoruz.
Dünyadaki ana akım medyanın çifte standart uygulayarak gerçeği tahrif ettiğini açıkça gösteren birçok örnek var. Uluslararası hukuk kurallarını es geçerek ustalarının amaçlarını gerçekleştirmesinin önünü açıyorlar.
Elbette, uluslararası hukuk işgalleri yeni başlamadı. Bununla birlikte, mevcut durumun farkı küresel medyada geçtiğimiz on yıllarda gerçekleşen birleşme ve satın almalar sonucu, dünyanın yalnızca parmakla sayılabilecek birkaç süper medya tarafından kontrol edilmesi oldu. ABD ve bu küresel bilgilendirme -aslında propaganda- oligopolü, küresel dünyada meydana gelen olaylar hakkında bilgi alabilmemizin temel koşullarını kökünden değiştirdi.
Bugün ana akıma uyum göstermeden düşünmeye ve konuşmaya cesaret edenler, seslerini kaybederler ve bugünkü dünya alternatif bir bakış açısına sahip olma fırsatından mahrumdur.
Şu anda küresel güçler ana akım medya sayesinde, birtakım uluslararası eylemler için meşruiyet zemini inşa etmektedir.
Örneğin, BM Güvenlik Konseyi'nde bazı kararlar veto edildiğinde şöyle deniyor: Bakın, her gün televizyonda haksızlık ve tehditlerin arttığından bahsedilip problemlerin mevcut yapıyla çözülemediği söyleniyor. Sonra ne oluyor? Libya'nın, Suriye'nin işgali başlıyor. Uluslararası hukuk normlarına dikkat edilmeden tabi…
Bu sadece küresel dünyayı giderek daha az demokratik hale getirmiyor. Aynı zamanda kaçınılmaz olarak politik ve sosyal grupların radikalleşmesiyle sonuçlanıyor".
Valery Zorkin modern dünyanın tüm insanlığın çok farklı yollara girebileceği bir dönüm noktasında olduğunu, Batı'nın Aydınlanma'nın değerlerinden ve bir zamanlar evrensel karakteri olan Yeniçağ Hristiyan değerlerinden uzağa savrulduğunu; insanların eşitliği, iş ahlakı, dürüstlük, alçakgönüllülük, aile değerleri vb. şeylerin artık Batı'dan uzaklaştığını söylüyor.
Zorkin bize şunu düşündürüyor. Eski sistemin bozulmasının anlamı ne? Bu değerlerin Batı'dan uzaklaşmasının anlamı ne? Değerlerin azalması bir çöküşe işaret ediyor mu?
Bu soruya evet cevabı verilebilir... ABD toplumu bir çeşit cinnet geçiriyor. ABD'de beş yılda iki yüz okulda silahlı saldırı yaşanmış. Binlerce öğrenci öldürülmüş. Bu saldırılar da çoğu kez öğrenciler tarafından gerçekleştirilmiş. 2016'da ülke çapında toplam 15 bin 696 kişi öldürülmüş. 2000'li yıllarda Afro-Amerikan nüfusun yüzde 20,5'i yoksul mahallelerde yaşarken, bu oran 2010-2014 arasında yüzde 23,1'e çıkmış. Aynı dönemde yoksul mahallerde yaşayan beyazların oranı yüzde 5,2'den yüzde 8,2'ye, Latinlerin oranı ise yüzde 11,4'ten yüzde 14,1'e yükselmiş.
Bir BM raporuna göre, Alabama eyaletinde yaşayan her 55 kişiden 19 tanesinde kancalı kurt hastalığı ortaya çıkmış. Aynı çalışmada Alabama’daki Lowndes şehrinde hane sahiplerinin temel kanalizasyon sistemlerinden yoksun oldukları yer alıyor.
Bütün bunlar olurken ABD yönetimi ne yapıyor? Askeri harcamalarını daha da arttırıyor. Geçen yıl ABD'nin askeri bütçesi önceki yıla göre yüzde 6.5'lik bir artışla 870 milyar dolar olmuş. Suriye operasyonunda her biri 1.4 milyon dolar değerinde olan 66 Tomahawk füzesi kullanıldı. Sadece bu füzelerin maliyeti 92.4 milyon dolar... Aslında başka bir yol izlemeleri, barışı amaçlayan yeni bir uluslararası düzen amaçlamaları gerekiyordu. Buna dair bir emare yok maalesef...