Vücuttan kaybedilen sıvı, yeterli sıvı tüketimi ile dengelenmediğinde dehidratasyon oluşmaktadır.
Su, insan vücudunun ana bileşenidir, yaşam için elzemdir. Herhangi bir besini tüketmeden çok daha uzun süre yaşamımızı sürdürebilirken; su içmeden yalnızca birkaç gün hayatta kalabiliriz. Yiyeceklerimizin sindirimi, emilimi ve hücrelere taşınması, tüm biyokimyasal olayların oluşması, metabolizma sonucunda oluşan zararlı bileşiklerin taşınması ve atılması, vücut ısısının denetimi ve eklemlerin kayganlığının sağlanmasında rol oynamaktadır. Beslenme açısından suyun diğer bir katkısı kalsiyum, magnezyum ve flor gibi çok önemli minerallerin de vücuda sağlanmasında güzel bir kaynaktır.
Vücuttan kaybedilen sıvı, yeterli sıvı tüketimi ile dengelenmediğinde dehidratasyon oluşmaktadır. Dehidratasyon fiziksel ve bilişsel performansı olumsuz etkilemekte; baş ağrısı, enfeksiyon riskınde artış, sindirim sistemi, böbrekler, kalp ve cilt üzerinde olumsuz etkiler oluşturabilmektedir. Bu sebeple yetişkin kadın ve erkeğin günde 2-2.5 litre su içmesi önerilmektedir. Bu sıvı gereksiniminin günde en az 8-10 bardağı içme suyu ile karşılanmalı, diğer içecek tercihlerinde ise bu içeceklerin sağlık üzerine pozitif veya negatif etkileri düşünülerek tercih yapılmalıdır. Alkollü içecekler veya şekerle tatlandırılmış içecekler yerine şeker ilavesiz çay ve kahve, maden suyu, süt ürünleri tercih edilebilir.
Fiziksel aktivite yapıldığında, sıcak havalarda, fazla protein ve tuz içeren besinler tüketildiğinde, çay ve kahve içildiğinde, terleme, sık idrara çıkma, enfeksiyon hastalıkları ve ishal ile sıvı kaybı artan durumlarda daha fazla su içmeyi ihmal etmemelisiniz.
Sıvı gereksiniminin yeterli düzeyde karşılandığı basitçe idrar rengi ile anlaşılabilir. İdrar renginin koyulaşması yeterli sıvı tüketilmediğinin göstergesidir.
Yetersiz sıvı tüketimi kadar fazla sıvı tüketiminin de sağlık üzerine olumsuz etkileri mevcuttur. Normalde böbreklerimiz alınan fazla sıvının vücuttan uzaklaştırılmasında görev yapmaktadır. Ancak aşırı sıvı tüketimi bazı durumlarda bu mekanizmayı olumsuz etkileyerek kan sodyum düzeyinde azalmaya neden olur. Akut su toksisitesi (zehirlenmesi) ; fazla miktarda sıvının hızlı bir şekilde tüketilmesi ile baş ağrısı, yorgunluk, uyuşukluk, bilişsel bulanıklık, kusma ile sonuçlanabilmektedir. Bu nedenle yeteri kadar tüketmek doğrudur.
Suyun Mucizevi Etkileri
Kilo kaybı için su için. Tabi ki su içsem yarıyor gibi karşıt düşünceye sahip kilo problemi olan kişiler de bulunmaktadır. Suyu kalorisi olmayan ve yaşamamız için esansiyel bir içecek olarak görmek yeterlidir. Su doğal yapısındaki mineraller sayesinde açlık ve tokluk merkezlerini, susama merkezinden bağımsız olarak kontrol altında tutmada da görev yapar.
Yetişkinlerde yapılan bir araştırmada 12 hafta boyunca her öğünden önce içilen 500 mlt su tüketimi ile daha hızlı kilo verdikleri gözlemlenmiştir. Bu kilo kaybını ise su içen katılımcıların yemeklerde alınan enerjinin azalmasına (daha az yemek yediklerini göstermektedir) bağladılar. Su yerine içilecek her türlü şekerli içecek yemek alımını arttırmakta beyinde haz reseptörlerini çoğaltarak şişmanlamayı tetiklemektedir.
Strese karşı ve ruh halınızı iyileştirmek için su için. Su içmenin kişinin ruh hali üzerinde olumlu etkileri vardır. Susuz kalan vücutta beyinde enerji oluşumu düzeyi azalır, beyin fonksiyon işlevlerinde gerileme oluşur. Uzun süre yetersiz su içimi stresi tetikler.8-10 bardak su depresyonu önler.
Sağlıklı cilt için su için. Cildin nem dengesini sağlar, dolgun kalmasına yardımcı olur, elastikiyetini arttırır.
Kolesterolü düşürür. Kandaki kolesterolün artmasının nedenlerinden biri yine vücudun susuz kalmasıdır.
Su kronik birçok rahatsızlığın tedavisinde olmazsa olmazdır.
Su tüketmek için susamayı beklemeyin. Kısa zaman içinde fazla miktarda sıvı tüketiminden kaçının. Suyu azar azar olacak şekilde tüketin.
Sağlıklı günler…