Napolyon'un 1815'te Waterloo'daki yenilgisinden sonra imzalanan Kortrijk Antlaşması ile 1820'de resmen kurulmuştu.
Yıl 1820…
Fransa ile Belçika arasındaki 390 millik sınır,
Napolyon‘un 1815’te Waterloo‘daki yenilgisinden sonra imzalanan Kortrijk Antlaşması ile 1820’de resmen kurulmuştu.
Bir taş koyuldu,
O taş sınır sayıldı…
200 yıldır da öyleydi.
Ta ki bir çiftçi gelip o taşı kaldırana kadar.
Belçika’nın Fransa sınırındaki bir kasabada yaşayan çiftçi tarlasını sürüyordu.
Sınır taşı, traktörü ve pulluğuna engel olmuştu.
Taşı aldı,
2 metre 29 santim ileriye taşıdı.
Belçika topraklarını büyüttü, Fransa’yı küçülttü!
Yani sınırları yeniden çizdi.
Al sana savaş sebebi.
Bahane istense bundan daha iyisi bulunamaz…
Son haberi okuduğumda Belçikalı yetkililer,
Çiftçi ile görüşerek, sınır taşını eski yerine taşımasını isteyecekti.
Aradan 3 gün geçti ne oldu bilmiyorum.
Eğer çiftçi sınır taşını yerine koymazsa hakkında soruşturma başlatılacaktı.
Öyle ya,
Koca bir sınırı değiştirdi…
Aksi halde iki ülke bir araya gelip sınır komisyonunu devreye sokacak ki
durduk yere epey iş…
Şimdi iki ülke de çiftçiden iyi niyet bekliyor.
“Şu taşı götür yerine koy da bizi üzme dostum”
***
Sınır krizleri
Gelelim bir sınır krizine daha…
Bu kez mesele bir taş değil, balıkçılık.
Sorunun ana aktörü ise bir çiftçi değil, balıkçılar.
“Avlanma hakkı” meselesi.
İngiltere ve Fransa Manş denizindeki Jersey adası açıklarında karşı karşıya geldi.
Önce;
Bölgedeki balıkçılar, Fransız denizcilere uygulanan balıkçılık şartlarını ve balıkçılık alanlarına erişimin kısıtlanmasını protesto etmek için ana limanı abluka altına aldı
İngiliz ve Fransız balıkçıklar arasındaki gerilim yükseldi.
Ardından ise,
İki ülke tam anlamıyla savaşa hazırlandı
Düşünün ki İngiliz kraliyet donanmasına ait iki gemi bölgeye gitti.
Film gibi izliyordum gelişmeleri.
Savaş çıktı çıkacak.
İnanılır gibi değildi…
Gövde gösterileri… Tehditler… Kraliyet donanmaları vs…
Düşünün ki bir aksi durumda,
Hani,
bir balıkçı silahını çıkarıp ateşlese savaş hemen başlayabilirdi…
Her şey bu kadar kolaydı.
Allah insanlığa akıl fikir versin…
***
Merak ettiklerim…
Ne oldu bu rokete?
Hani Çin’in uzaya fırlattığı roket…
Sahi nerede?
Yukarıda bir yerlerde dolaşıp duruyor,
Herkes “başımıza düşebilir” diyor
Bu hafta sonu düşmesi bekleniyordu.
Hala yok…
Bir milyon yıl sonra neye benzeyeceğiz?
Başlık o kadar çekiciydi ki gelişmeyi okumaya başlamadan irkildim.
Bilim insanları tartışıyor.
İnsanlığın bir milyon yıl sonra neye benzeyeceği elbette çok çok ilginç bir konu.
Ama kimsenin bir öngörüde bulunabileceğini tahmin etmiyorum. Başlığı internette aratın ve bilim insanlarının açıklamalarını okuyun.
***
Günün Sözü
“İstediğiniz zaman başlatabilirsiniz savaşı;
ama ancak gücünüz yettiği zaman sona erdirebilirsiniz…”
Nicola Machiavelli