Eskiden de vardı ama hiç bir dönemde böylesine bir komedi olmadı.
Televizyonlarımızı biliyorsunuz ve de oralarda yayınlanan akşam saatlerinde başlayan ve gece yarısına kadar aralıksız, en az dört saat süren dizileri izlemeyeniniz hemen hemen yok gibidir.
Bu konuda bu kadar iddiali konuşmamın çok önemli bir nedeni var. Ben yıllardan beri televizyon eleştirileri yazan bir köşe yazarı olduğum için, bu sıralar çok sık televizyon eleştirisi yazmamama ragmen, alışkanlıktan herhalde, dizileri zaman zaman izliyorum. O nedenle dizilerin televizyon izleyicileri üzerindeki etkisini çok iyi biliyorum.
Bir şey çok önemli ve yadsınamaz. Son yıllarda televizyonlarımızın izlenme oranlarının en büyük göstergesi bu diziler. Kısa ve net; bu diziler ve dizi tutkunları olmasa televizyonların izlenme oranları çok kötü durumda olurdu. Bu arada; bir, iki televizyon kanalının ana haber bültenlerinin izlenme oranlarına katkısını ve televizyon izleyicilerinin önemsediği programlar olduğunu unutmayalım ve onların da hakkını yemeyelim.
İşte bu diziler var ya; onlarla ilgili olarak zaman zaman eleştiri yazıları yazmadım değil. Sürelerinin çok uzun olmasından, akşam sekizde başlayıp gece yarısına kadar devam etmelerinden, tüm yayın ilkelerini hiçe sayarak bu sürenin nerdeyse yarısından fazlasını reklamla doldurmalarından, acemice senaryolarıyla içeriklerinde akılalmaz mantık ve kurgu hatalarından, dizi içine yerleştirilen reklam kuşaklarının kuralları hiçe sayan kurgusundan ve en önemlisi; bu dönemde birinin keşfettiği ve hemen hemen tüm dizilerde uygulanan, dizi bölüm sonunu gösteren o sahneye ulaşabilmek için, saçma sapan, sürekli tekrarlanan (enaz üç kez) dizi sonu olan son sahneyi geciktiren o berbat kurgularından çok kez söz ettim.
Bu konuyu sorduğum dizi izleyenlerden aldığım yanıt; “o sahne geldiğinde sonucu hemen hemen tahmin edebildiğimiz için anında kanal değiştiriyoruz”. Yani, kısacası; orada üç kez, bant olarak tekrarlanan reklamları kimseler izlemiyor. Merk ettiğim; reklamveren ve reklamverenin reklam dağıtımlarını yapan reklam ajansları bu durumun farkında değiller mi? Bu arada birileri kandırılıyor ama, kim, kimi kandırıyor, ben biliyorum da, bunu sırası geldiğinde yazacağım.
Tüm bunlarla ilgili bir kaç kez yazı yazdım, hala devam ettiğine göre pek de umurlarında değil anlaşılan. Ama sezon başlamasına yakın bu konuda bildiklerimi çok daha açık yazacağım.
Ben taktım, televizyonlarımızın bu yaptıklarına.
Şimdi ise; eskiden olandan çok daha farklı bir komedi sergileniyor. Ekranlarda lastik gibi uzayan diziler şimdi başka bir yöntemle o tutkun izleyicileri aklını almak için her şeyi yapıyorlar.
Ne mi yapıyorlar, kısaca anlatalım:
Bu dönem ekrana gelen dizilerin bir çoğu, neredeyse hepsi “sezon finali” yaptılar veya bu haftalarda yapacaklar. Eee ne var bunda, bunu her yaz sezonu sonunda yaparlardı. Yine yapsınlar.
Yapsınlar tabii. Senaryoları çok güzel (!) o kadar iyi diziler ki, “Sezon Finali” yapsınlar. Ama bu dönemin bir başka özelliği var ki o da; son bölümlerini “sezon finali” olarak aktardıkları bölümlerin içeriğinde o kadar abartılı, ucu açık, sözde merakla beklenecek, saçma sapan, onlara gore çok önemli ilgi uyandıracak ve beklenen bir dizi özelliğindeki “sezon finali” kurgusuyla gelecek sezona aktardıklarını sanıyorlar. Tam anlamıyla anlamsız, çok abartılı ve de izleyicinin beğenisiyle dalga geçer gibi, hayal tüccarlığı yapan bu “sezon finalleri”, izleyiciyi kandırmaktan başka bir şey değil. Bu saçma sapan final kurgularıyla, kimseyi, kandıramayacaklardır.
Herkes biliyorki; bu yöntem izleyiciyi yeni sezona taşımak için kurgulanmış yeni bir yem.
İzleyici bu yemi ne kadar yutacak, yeni sezon başladığında göreceğiz.