Adam ve kadın tanışıyorlar, iki saat içinde beraber olmaya karar veriyorlar…
Adamın umurunda mı? Kadın he diyor ve geceyi beraber geçiriyorlar.
Kadının umurunda mı? Adama yemekler hazırlıyor, evini hazırlıyor bekliyor.
İki umursamaz geceyi beraber geçiriyorlar.
Adam iki gün sonra, kadının adı neydi diye başını kaşıyarak soruyor.
Umursamaz adam, umursamaz kadının adını iki gün içinde unutuveriyor.
İçimden diyorum ki, o kadar kolay geldin ki, kolayca gidiverdin be kadın.
Ahlak bekçisi değilim, ahlaken birbirini kovalamayı, kendi ahlak anlayışım üzerinden hesap sormayı hiç sevmem.
Sonra erkek mi var diyorsunuz.
Olmaz tabi, adamlara o kadar çok uyarıcı, o kadar çok alternatif var ki, birlikte ol ve kaç halinde dolaşıyorlar.
Sonra kafanı kaşı; adı neydi?
Bu erkeklerin kadınlara saygısı nasıl olacak, biri gider biri gelir fark etmez haline gelen adamdan ne beklersiniz.
Kadının öncesi yok ise, sonrası nasıl olacak.
Kadın adama daha merhaba derken he! Canım he deyince, ilişki mesafesini de ayarlayamaz oluyor.
Adını bilmeyen adam ile ilişkisi var zannediyor.
Tabii ki nesil farkımız var, ama kadına kıymet vermeyen adamlar konusunda da mı anlaşamayacağız.
Adamlar size hiç değer vermiyor.
Şimdi ki kızlar çok değişik.
İlişki mesafeleri çok bozuk.
Kadın, adam ile yeni tanışmış tam üç gün beraber olmuş, adamı kendinin sanıyor ve dördüncü günün sonunda sorunları başlıyor.
Kadın adamı kocası zannediyor, ama değil, adam kadını hiçbir şeyi zannediyor, ama birbirlerine hesap veriyor.
Ve birbirinin hiçbir şeyi olmayan bu insanlarda kıskançlık diz boyu.
Birbirlerinin çok şeyi gibi, uzun yıllar birbirlerine, ilişkilerine çok emek vermiş gibi, birbirlerini kıskanarak, üç günlük ilişkinin yüzyıllar boyu birikmiş sorunları var gibi yaparak yaşıyorlar.
Ve kendilerini...
Şahane bir şey sandırabiliyorlar.
Ama siz ve ilişkiniz çok tuhaf ve berbat.
Muş gibi, miş gibi, yaparak birbirinizin hiçbir şeyi değilken, bari etrafınızı rahatsız etmeyiniz.
Sonra, o adamlar koşa koşa , kimse ile birlikte olmamış kadın ararken, siz saçlarınızı kestirip, rengini değiştirip, geceleri kız arkadaşlarla barlara çıkarken, ellerinizi birbirinize vurup çak derken..
Anneleriniz parmaklarını çıtlata çıtlata, benim oğlum tertemiz, iyi bir aile kızı buldu derken..
Derkenler içinde, değmezler birbirine toslarken.
Teninize dokundurmayın, bu adamlarla birlikte olmayın.
Funda’nın aklındakiler
...........Bu hafta pencereden atlayan intihar eden, gepgenç bir adamın haberi ile sarsıldık.
Adam işitme engelli, pandomim sanatçısı ve 28 yaşında, adı Serdar, çok tatlı, tertemiz yüzlü biri..
Yaş farkı ile sevgilisi var, kadın oyuncu, ben pek tanımıyorum.
Aile iddia ediyor; kadın, " bankadan bana kredi çek, ihtiyacım var" diyor. Adam çekiyor, bu arada ayrılıyorlar, adam kadının evine geliyor, kredi borcunu ödemekte zorlanıyorum diyor, tartışıyorlar.
Adam koşarak pencereye gidiyor ve aşağıya atlıyor ve ölüyor.
İddialar ne kadar doğru bilemem ama resmi olmayan bir ilişkinin içinde, iki sevgili arasında banka, kredi ve para söz konusu olur mu?
Olmamalıydı.
Ah be Serdar, sende bu nedenle ölmemeliydin...
...Şule Cet.
23 yaşında gepgenç kadın rezidansın 20. katından düştü ve öldü, önceki gün davanın ikinci duruşması vardı.
Ailesi kızlarının atıldığını iddia ediyor. Davada çok sayıda soru işaret var.
Davanın suçlusu gibi görünen sanık Çağatay yaratığı, geçen duruşmada kızlarının bakire olmadığını söylemişti. Bu defada "o zaman kızınıza sahip çıksaydınız" demiş.
Kamunoyu takibinde, kamuoyu baskısında bir dava. Bu eninde sonunda hak ettiği cezayı alacağına inanıyorum.
Ama konu bu iğrenç kafa.
Genç bir kadının, ölüm nedenini hiçbir şeye bağlayamazsın sen.
Oğlum bak ne diyeceğim, "o zaman ailen seni niye bu kadar katil ruhlu yetiştirdi, sahip çıkamadı".
İşin en vahim tarafı, delillerin karartıldığı ve kamu görevlilerine de dava açılacağı konusu.
Bazen feci bir şekilde ölmen de yetmiyor…