Vecdi Sayar moderatörlüğünde, görüntü yönetmeni Meryem Yavuz ile Uğur İçbak, yönetmen ve senarist Reis Çelik konuşmacı olarak yer aldı.
Çelik, teknolojinin gelişmesiyle geçmişe nazaran herkesin iyi fotoğraf çekebildiğini, ancak bir tane Ara Güler olduğunu bunun da sebebinin sıradan görüneni farklı hale getirebildiğinden kaynaklandığını anlatarak, bir senarist, yazar ve görüntü yönetmeninin de aynı işi yaptığını söyledi.
- "Yönetmenin fotoğraf bilgisi yoksa, görüntü yönetmeniyle o kadar çok fazla şey paylaşamaz"
Görüntü yönetmenin senaryonun ruhunu ve yönetmenin yapmak istediği yapıyı iyi keşfetmesi gerektiğini belirten Çelik, "Yönetmenin de görüntü yönetmeninin nelere kadir olabileceğini iyi izah etmesi gerekiyor ki, o muazzam buluşma ortaya çıksın. Onun için bu kader birliği aslında doğru sinemayı, doğru bir görüntüyü ortaya koyar." dedi.
Reis Çelik, fotoğrafın sinemada önemine işaret ederek, şöyle devam etti:
"Yönetmenin fotoğraf bilgisi yoksa, görüntü yönetmeniyle o kadar çok fazla şey paylaşamaz. Çünkü ışık bilgisine ihtiyaç var. Işığın dramatize etmek istediğimiz konu üzerindeki etkisinin ne olacağı konusunda biraz bilgi sahibi olması lazım. Yönetmenin bu konularda bilgi sahibi olması lazım. Renklerden filtrelerden haberdar olması lazım. Objektif kültüründen haberdar olması lazım."
- "Yönetmen ve sanatçı kadınların genel geçer kurallara daha az boyun eğen bir duruşları var"
Meryem Yavuz da görüntü yönetmeni olmaya erken yaşlarda karar verdiğini dile getirerek, fakat çevresinin her zaman bunun doğru bir şey olmadığını söylediğini aktardı.
Sinemada kadınların denemeye daha açık olduklarından bahseden Yavuz, "Bu benim çok hoşuma giden bir şey. Yönetmen, yani sanatçı kadınların benim gözlemlediğin kadarıyla genel geçer kurallara daha az boyun eğen bir duruşları var. Tabii ki de bir meydan okuma var." diye konuştu.
Yavuz, yönetmenin kendini güvende hissettiği anda ortaya koyacağı eserle, daima kaygılıyken ortaya koyacağı eser arasında bir fark olabileceğine dikkati çekerek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bana öyle geliyor ki dünyada iyi üretilmiş eserlerin arkasında bir güven ortamı vardır. Bu yüzden de bazı yönetmenlerle, bazı görüntü yönetmenleri, oyuncular, sanat yönetmenleri, kurgucular arasında uzun zamana yayılmış iş birlikleri var. Çünkü yaptıkça, yani daha doğrusu tanıdıkça derinleşen bir ilişki bu ve derinleştikçe de güzelleşen, enteresanlaşan, daha fazlasını ortaya koyabildiğiniz bir evren yaratıyor."
- "Her yönetmen, biraz görüntü yönetmeni de olmak durumunda"
Uğur İçbak ise görüntü yönetmeninin yaptığı işin atmosfer yaratma sanatı olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Temeli resme ve fotoğrafa dayanıyor. Işıkla, kompozisyonla ve tabii ki bunu yaparken birçok teknik malzemeyi, kameraları, ışıkları, filtreleri kullanarak bir resim yapma sanatı aslında görüntü yönetmenliği. Ben derslerde modern ressam diyorum. İşte işin sırrı aslında tasarım, ışık tasarımı, atmosfer yaratma. Daha o filmde oynayacak oyuncular belki daha belli değilken, çok önceden yönetmenle bir birliktelik başlıyor. Sanat yönetmeni de çok değerli, çok önemli."
Senaryoyu çok iyi deşifre edebilmek için yönetmenin gözünden bakmak gerektiğinin altını çizen İçbak, "Ben hep yönetmenlere 'siz filmi görüyorsunuz' diyorum. Ama biz bunu açığa çıkarmak durumundayız. Sizin gördüğünüz filmi, bizim doğru anlayabilmemiz için görsel referanslar lazım. Her yönetmen, biraz görüntü yönetmeni de olmak durumunda. Her görüntü yönetmeni de bir miktar yönetmen olmak zorunda. Yani alanları çok iyi bilmek gerekiyor. 'Ben bu işten sorumluyum. Bu benim işim, buna karışmam' diye bir şey yok." şeklinde konuştu.
Programın sonunda, sinema sektöründe ilerlemek isteyen adaylara tavsiyeler verildi ve katılımcıların soruları cevaplandırıldı.
Program kapsamında ayrıca bugün Ruben Östlund'un "Kare (The Square)", Julian Rosefeldt'un "Manifesto" filmi ve Stanley Tucci'nin "Son Portre (Final Portrait)" adlı yapımı beğeniye sunulacak.
"Sinemada Tasarım" söyleşisine Meral Efe Yurtseven, Yunus Emre Yurtseven ve Kezban Arca Batıbeki konuk olacak.
"Sinema ve Görsel Sanatlar Buluşması"nın son günü yarın ise Christopher Jenkins'in "Meraklı Kedinin 10 Yaşamı", Will Sharpe'ın "Louis Wain'in Renkli Dünyası (The Electrical Life of Louis Wain)" filmi ile Ayşe Ünal ile Mehmet Kurtuluş'un "Kötü Kedi Şerafettin" filmi sinemaseverlerle buluşacak.
Aynı gün "Canlanan Çizgiler Canlandırma Sinemamız" başlıklı söyleşide Bülent Üstün, Ayşe Ünal, Mehmet Kurtuluş ve Nazlı Eda Noyan konuşacak.
Etkinliğin ücretsiz biletleri, "İstanbul Senin" uygulamasından temin edilebilir.