"Sevgilim, o kadar geç cevap verdin ki, ne sorduğumu unuttum!."
Dün Türkiye ve Avrupa Birliği (AB) arasında Varna'da kritik bir görüşme vardı. En önemli konu başlıkları ise Gümrük Birliği'nin güncellenmesi ile vize serbestisi görüşmeleriydi.
Ben bu satırları yazarken zirve başlamamıştı. Ancak, 53 yıl olduğu gibi görünen köy kılavuz istemez.
Dile kolay 53 yıl halen aynı sorular, aynı fasıllar, fasıllarda değişmesi gereken tanımlar dönüp dolaşıp hep aynı laf, aynı görüşmeler...
Shakespeare sevgilisine demiş ya:
“Sevgilim, o kadar geç cevap verdin ki, ne sorduğumu unuttum!.”
Bizim hikayemizde aynen Shakespeare’ in sevgilisine ithafı gibi neden toplanmıştık acaba dedirtircesine…
O halde küçük bir hatırlatma ile zirvede konuşulacak konulara değineyim…
Gümrük Birliği’nin güncellenmesi, vize serbestliğinin sağlanması, Suriyelilere yönelik mali yardımın hızlandırılmasını ve terörle mücadeleye yönelik somut adımlar atılmasını amaçlıyor.
Zirvede ayrıca, Türkiye-AB ilişkileri başta olmak üzere ekonomi, ticaret, güvenlik, terörle mücadele, dış politika gibi konuların yer alacağı başlıklar içinde.
Zirvenin tekrar gündeme gelmesinin ana nedenlerinden biriyse, Fırat Kalkanı Harekatı'nda neler olduğunu, Zeytin Dalı Harekatında ise ne kadar ileri gittiğimizi jeopolitik riskler açısından görmeleri diyebilirim.
Diğer önemli konu ise vize serbestliği, Gümrük Birliğinin güncellenmesi ve Suriyelilere yönelik göçmen desteği taahhüt edilen maddi yardımları kapsıyor.
Gelecek teminatı olarak daha evvel söz verdikleri 3 milyar avronun tamamlanmadan diğer 3 milyar avroluk yardımın onaylanması da cabası olsa gerek…
Gelelim Gümrük Birliğinin güncellenmesine; sanırım 20 yıl sonra tekrar yenilemek gerekiyormuş. Çünkü yeni eklenen tarım ürünlerinin satın alınması gibi yeni yönetmelikler eklenip, çıkarılıyormuş.
Bu konu hakkında ben hesap yaptım. AB’ye aday ülkelerinde onayı alınarak;
AB üyesi 28 ülkenin onayı alınacak.
Protokole göre ise yaklaşık 250 kişinin eli sıkılacak…
Bu mümkün müdür? Elbette değil…
Peki Akdeniz’deki gerilim ile terör tanımı nasıl değişecek, derseniz…
-AB terör tanımında ifade ve hak özgürlükler konusunu gündeme alarak, temel haklara saygı gösterilmesini ve OHAL’in kalkmasını isteyecek…
Bu mümkün müdür? Elbette değil…
AB’nin şımarık çocuğu Yunanistan’a verilen 360 milyar avro ile başlanan sarmal, AB üyesi diğer zayıf ülkelere de sıçrayacak ve bu tip yaşanan gerginlikler diğer ülkelerde de yaşanacak.
-Göçmen desteğinde yaklaşık 3 milyar avroluk desteğin çok hızlı ilerlediğini belirterek, dünya yiyecek programına göre Kızılay ile iş birliği yaptık 1.2 milyon sığınmacıya ayda 120 TL destek veriyoruz psikolojik ve travmatik desteklerin yanı sıra okullar inşa edip, Kilis ve Hatay’da hastaneler yapıyoruz diyecekler…
Ve onaylanan 3 milyar avroluk desteğimizi de hemen vereceğiz diyecekler. Bu mümkün müdür? Elbette değil…