Her şeyi ile olay bir albümdür "Adı Bende Saklı" albümü. Hem kaliteli bir albümdü hem de Sezen Aksu'nun başını en fazla ağrıtan albüm oldu.
Geçtiğimiz günlerde Türk müzik tarihin en uzun süren şarkı davası sonuçlandı. Bizzat takip ettiğim bir davaydı. Sezen Aksu’nun en önemli klasiklerinden biri olan “Adı Bende Saklı” adlı şarkısı ile aynı ada sahip 1998 yılında yayınlanan albümü ile ilgili bir dava. “Adı Bende Saklı” çok iyi bir Sezen Aksu albümüydü. O dönem Universal müzik tarafından yayınlanan bu albüm, firmanın iflas etmesi üzerine sonra TMSF’nin eline düşmüş ve firmanın yayınladığı albümler bir başka firma tarafından satın alınmıştı. Bu yüzden bu albüm resmi dijital müzik platformlarında yer alamamıştı.
En şanssız Sezen albümü
Her şeyi ile olay bir albümdür “Adı Bende Saklı” albümü. Hem kaliteli bir albümdü hem de Sezen Aksu’nun başını en fazla ağrıtan albüm oldu. Albüm müzik şirketinin iflas etmesinden dolayı Sezen Aksu’nun kendi yapım şirketine katamadığı tek albüm oldu. Bu albümün yaşadığı bir diğer sorunda albüme adını veren şarkı yani “Adı Bende Saklı”nın bestecisi ile yaşanan mahkeme oldu. “Adı Bende Saklı”, bestesi bir Yunanlı, Yianni Karalis’e ait. Şarkı ilk Christos Dandis’in 1995 yılında yayınlanan beşinci albümü “Tama” da “Tipota” (Hiçbir şey) adıyla yayınlandı. Çok iyi bir besteydi “Tipota” ama Yunanistanda fazla ses getirmedi, zaten Dandis’in de albümün on birinci şarkıydı, yani albümün son şarkısıydı. O albümde yorumcunun farklı şarkıları patlamıştı.
Mahkemelik şarkı
Her zaman iyi şarkıdan anlayan ve sektöre yüzlerce hit kazandıran Sezen Aksu, bu şarkıyı alıp rahmetli Meral Okay ile beraber söz yazdı ve ortaya “Adı Bende Saklı” adlı şarkı çıktı. Şarkı 1998 yılında yayınlandı ve çok büyük bir Sezen hiti oldu. Şarkının bestecisinin kim olduğunu bilmedikleri olsa gerek, albümde besteci bölümüne Giorgos Stavriadis adında bir Yunanlının ismi yazıldı. Oysa şarkı bu isme ait değildi. Şarkının bestecisi Yiannis Karalis’e aitti. Karalis Yunanistan’ın en popüler pop ve rock bestecilerinden biri. Yurt dışında da yayınlanan albümleri ve besteleri de oldu. Karalis, bestesinin Sezen Aksu tarafından kendisinden izinsiz kullandığını görünce gaza geldi ve mahkemeye başvurdu. Maddi ve manevi tazminat talebinde bulundu. O dönem bu basına da konu olmuştu. Mahkeme 2003 yılında başladı. Karalis, Sezen Aksu, o dönem çalıştığı müzik şirketi ve ekibinden toplamda yaklaşık 1 milyon Euro tazminat talep etti. İlk duyduğumda “yuh” demiştim. “Şarkıyı izinsiz kullandım”, “yok ben izinsiz kullanmadım”, “parasını verdik”, “yok vermediniz” tartışmaları ile başladı mahkeme.
“Adı Bende Saklı”nın gerçek bestecisi kim?
2012 yılında mahkemenin birinci turu bitti ve mahkeme yedi bilirkişinin de raporu ile Sezen Aksu’nun seslendirdiği “Adı Bende Saklı” ile Karalis’in “Tipota” (yada enstrümantal adıyla Eclipse)’nın bire bir aynı olduğuna kanaat gertirdi. Mahkemeler uzun sürer, karşı mahkeme, temyiz filan derken mahkeme devam etti. Yargıtay mahkemeyi bozunca, mahkeme tekrar baştan başladı. O dönem yazı yazdığım gazete “Adı Bende Saklı” adlı şarkının Yunan besteci Karalis’e ait olduğunu yazmış ve Sezen Aksu’ya bu konuyu diyalog ile halletmesi çağrısında bulunmuştum. Çünkü bestenin Karalis’e ait olduğunu biliyordum, o şarkının yer aldığı albümün yayınlandığı dönem Yunanistan’daydım ve o albümü kaset olarak satın almıştım. Dandis’in “Tama” adlı kasetini defalarca dinlemiştim. 1995 yılında yaşadığım bu deneyimden dolayı 1998 yılında yayınlanan “Adı Bende Saklı” şarkısının bestesinin daha önce yayınlanan albümden dolayı, şarkının Karalis bestesi olduğundan emindim. O dönem Sezen Aksu bana bozulmuş ve şarkının Karalis bestesi olduğunu yazdığım ve Sezen Aksu’ya bu konuyu mahkeme ile değil de diyalogla halletmesini önerdiğim için bana tekzip yollamıştı.
Mahkeme 2020 yılında bitti
“Adı Bende Saklı” nın mahkemesi 2020 yılında tamamlandı. Benim yazıyı yazmamdan sekiz yıl, Karalis’in ilk mahkemeyi açtığı günden 17 yıl sonra bitti. Görülen son davada mahkeme “Adı Bende Saklı” adlı şarkının Giannis Karalis’e ait olduğunu ve bu şarkının Sezen Aksu’nun müzik şirketi o albümünün sorumluları tarafından izinsiz kullanıldığına kanaat getirdi. Mahkeme 10 bin euro maddi ve 15 bin liralık manevi tazminatın 17 yıllık faizi ile bile birlikte tahsiline karar verdi.
On yedi yıl süren davada gelinen sonuçta madden verilen ceza Sezen Aksu’yu etkilmez. Onun için para değil. Ha, Sezen Aksu ve ekibi yine itiraz eder mi?, onu bilemem ama bir kez daha aynı şeyi söylemek istiyorum. “Adı Bende Saklı”nın bestesi Giannis Karalis’e ait. Sezen Aksu ekibinin de belki bilgisizliği veya yalnış yönlendirmesi ile bu şarkıyı seslendirdikten sonra besteci bölümüne başka bir isim yazdı. Bestecisini bilmeden bir şarkıyı seslendirebilirsin, insanlık hali, olur. Ama besteci ortaya çıkınca onunla iletişime geçmek yerine mahkemelerle uğraşmak çok gereksiz bir zaman kaybı. Adam şarkının izinsiz kullanmasından sinirli olabilir, agresif bir tavır sergileyebilir, birinin gazına gelebilir. Bunlar normal şeyler. Sezen Aksu gibi empatisi yüksek bir insan neden bu tepkiye aynı tepkiyle yanıt verdi hiç anlamadım.
Atla uçağa git Atina’ya bul adamı konuş anlaş, hazır gitmişken birde suvlaki ye, dön. Ya da çağır adamı boğazda bir balık yedir, “Tamam abi, ben şarkını izinsiz kullandım, senin olduğunu bilmiyordum” de. Anlaş, dost ol. Hatta ortak bir de şarkı yap,projeler geliştir filan.
On aylık şöhretlere mi beste vereyim?
Giannis Karalis çok değişik bir adam, idealist bir müzisyen. Doksanlı yıllara damgasını vuran şarkılara imza attı. Popüler kültürün bir parçası olmasına rağmen günümüz popüler kültürüne tepki veren biri. Artık öyle herkese de beste vermiyor, geçenlerde Open TV adlı Yunan kanalında bir röportajına denk geldim. “Neden artık zor beste veriyorsunuz?” diye sordu sunucu. Verdiği cevap “Ne vereyim, o talen showlardan (müzik yarışma programlarını kastederek) çıkan, o ses’lerden, survivor’dan çıkan on aylık şöhretlere mi bestelerimi vereyim” deyip çaktı lafını. Yani öyle paragöz, azç bir adam değil. Sezen’in kafasında biri.
Benimde Sezen’e sitemim var
Mahkemelerle uğraşmak ne kadar anlamsız ve gereksiz bir iş. Benim asıl takıldığım konu bu oldu. Kurumsal yapısı da çok güçlü bir marka olan Sezen Aksu nasıl oldu da bu olaya müdahale etmedi ve bu işin on yedi senelik bir dava sürecine kadar uzamasına izin verdi. İnanın hiç anlamadım. Bir efsane olan Sezen Aksu’ya yakıştıramadım, benim hayal ettiğim Sezen Aksu, yengeç burcu olmanın da getirdiği iletişim becerisi ile bu işi mahkemeye gitmeden hallederdi. Ama öyle olmadı.
Sezen Aksu’ya burdan ben de bir sitemde bulunmak istiyorum. Benim de hakkıma girdi. 2012 yılında şarkının bestecisinin Karalis olduğunu söylediğim için, yani doğruyu söylediğim ve “anlaşın ne gerek var mahkeme dediğim” için bana kızdı ve bana kızdı, tekzip yazdırdı. Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar sözünü bir kez daha yaşadım. Ah Sezen Ah, seni seven bir gazeteciyi kırdığın gibi onun hakkına da girdin.
Kırıldım Sezen Aksu’ya, ama benim doğru gördüğüm, doğru bildiğim şeyleri yazma huyum hiç değişmedi. Değişmeyecek de, en büyük korkum kul hakkına girmektir. Bir şeyi yazarken ya “kendi düşüncem” derim ya da o yazdığım şey bilgi ise kaynak gösteririm. Özür dilemek gerektiğinde de gocunmam özür dilerim. Bu erdemliktir. Sezen Aksu başta olmak üzere tüm sanat camiasının, sektörlerinde böyle adil bir insanın olduğunu bilmesi ve onu dokuz köyden kovmak yerine onu takdir etmeleri lazım. Beni boşverin ama böyle olanlara bunu yapın, yapın ki hep beraber el ele yükselelim, el ele kazanalım, el ele paylaşalım. Gazetecilik mesleği de “goy goy”culuktan çıksın, yetmişli yıllarda olduğu gibi kamuya hizmet etsin.