Şeyh uçmaz mürit uçurur düşüncesiyle sözde İmamoğlu karşıtlarının yaptığı basit, abuk sabuk, cehalet dolu paylaşım ve söylemler ile 'bunlar da İmamoğlu lansmanının bir figüranı diyorum biline!
‘Benim tarzım bu, dürüstüm, saklamıyorum, oynamıyorum’ deyip duruyor tamam da neden böyle yapıyor diye soran da yok araştıranda!
Herkes düşmüş Ekrem İmamoğlu ne demiş, ne dememiş, neden demiş, kime demiş, nereye gitmiş ve daha niceleriyle gereksiz sorguların peşine. Fakat kimseler bu adam ‘Müslüman mahallesinde neden salyangozun bilumum tariflerini veriyor’ demiyor! Ya da bunca aykırı cümleyi zikretmesi karşısında vatandaşın dönüşü nasıl?
Joker çok kötüydü, caniydi, beğenmediğimiz durumların tarifiydi! Misal bir eleştiri yazımda ‘Joker Gülüşler’ başlığına bende yer vermiştim vakti zamanında. Gel zaman git zaman bizim zorba Joker mahallenin ‘mazlum kahramanı’ oldu her ne hikmetse!
Kapitalizme, hor görülmeye, ezilmeye, yoksulluğa ve yolsuzluğa karşı gözünü kırpmadan öldüren bir kahraman olarak Joker dünya ile buluştu. Film bana göre berbattı. Fakat Joker’in masum ve iyi halinden ezilerek bir canavara dönmesini dünya vatandaşları ayakta alkışladı filmi. Yani mevzu filmin sanatsal başarısı değil insanların kapitalizme, yoksulluğa, yolsuzluğa, eşitsizliğe, adaletsizliğe karşı fazlasıyla dolup taşmasıydı! Joker de onların yüreğindeki öfkeyi kusuyordu ve herkesin içine su serpiyordu.
İşte Ekrem İmamoğlu da tam bunun üzerinden yürüyor. İmamoğlu; ‘Eşim istediği yere gidebilir özgür bir kadın’ diyor anında kadınlardan alkış alıyor. Çünkü sosyal, siyasi, ekonomik hayatta istediği yere gelemeyen ve gözünün üstünde kaşı olduğu için öldürülen, tehdit alan, zulüm gören bunca kadın varken alkış almaması imkansız..
Annesinin, kardeşinin başı türbanlıyken ve kendisi Kuran-ı Kerim okurken eşinin giyimine karışmıyor, alkol bulunan yemek masalarına oturuyor, yeni yılı kutluyor ve yine alkışları topluyor. Çünkü siyasette, evde, okulda, mahallede, akrabalar arasında, iş yerinde, arkadaş ortamında giyimin kuşamın çok eleştirildiği ve dini vecibelerin icrasında herkesin gözünün içine sokulduğu yılları yaşıyoruz. Ve tüm bu durumlardan dolayı ‘Deizm’ kavramı yükselişte...
Deprem bölgesine gidip geçmiş olsun dedikten hemen sonra ‘ailemle tatile gidiyorum’ diyor ülkenin çoğunluğu ‘helal olsun ne dürüst adam’ diyor. Çünkü sosyal medyanın yaygınlaşması ile arkası dolu olmayan ve sadece tribünlere yapılan tüm davranış ve söylemler deşifre oldu. Siyasilerin şimdi yaptığı konuşmalar çarşaf çarşaf gözler önüne serilen geçmişleri ile çelişince vatandaşın tüm siyaset inancı tarumar oldu ve İmamoğlu için ‘helal olsun en azından dürüst adam’ denmeye başlandı.
Gerçek hali mi numara mı yapıyor bilmiyorum fakat kim ne dediyse sükunetini bozmayan, hakaretle cevap vermeyen İmamoğlu herkese ‘özlediğimiz siyaset dilini ne güzel sergiliyor’ dedirtti. Çünkü eskiden olsa mahkeme koridorlarından çıkartmayacak hakaret ve hatta küfür dili siyasetimizin çatısı oldu...
Velhasıl-ı kelam İmamoğlu belki de bir hiçti fakat kendisine atılan taşları ülkenin dolup taştığı noktalardan öyle doğru karşılıyor ve değerlendiriyor ki. Bu arada taş demişken bir durum daha var İmamoğlu’nu yükselten. ‘Sözde İmamoğlu karşıtı‘ hükümet yanlısı görünen büyük bir kesim resmen İmamoğlu’nun değirmenine su taşıyor! Şeyh uçmaz mürit uçurur düşüncesiyle sözde İmamoğlu karşıtlarının yaptığı basit, abuk sabuk, cehalet dolu paylaşım ve söylemler ile ‘bunlar da İmamoğlu lansmanının bir figüranı diyorum biline!