Hepimiz açız. İnsanoğlu sevgiye aç… Su gibi ekmek gibi sevgi gerekiyor ruhumuza. Hatta bedenimize. Ekmek yerine pasta, su yerine limonatayı koyamazsınız.
Sevginin yerine maalesef koyabileceğimiz hiçbir şey yok. Sevildiğini duymak, görmek, hissetmek ister her ruh. Sevilmek kadar sevmekte ister. İnsana yakışan en güzel duygu sevmek. İnsan olduğumuzu hatırlatan, hayatımızı anlamlandıran.
Sevmek sanattır. Biraz hüner, biraz alt yapı ister. Kuru kuru, yavan yavan seni seviyorum demek değildir sevmek. Öyle hissetmeden yapamazsın. Anlaşılır. Komik olur. Karşındakine en iyi rolünü kes, anlar. Samimiyet, temas ister sevgi. Her babayiğidin harcı değil. Öyle ağızdan çıkınca biten bir şey değil. Emek vermeli, birazda sabırlı olmalısın. Gerçek sevgi iki günde bitmez. Bitmemeli! Seni sen yapar, güçlü, umutlu yapar. İstemeden daha amaçlı, duyarlı olursun. Anlamazsın ama değişirsin. Yanakların daha pembe, gözün daha pırıltılı olur. Benler, biz olur. Hayallerine bir amaç gelir. Kaybetmekten korkar, daha dikkatli ve özenli yapar seni. Sevmek, seni insan yapar.
Son hümanist
Yapı olarak çok karamsar olduğum söylenemez. İnsanları sevmeyen soğuk bir mizaca da sahip değilim. Tam tersi beni tanıyanlar, hümanist der. Olumsuz ve sürekli karamsar düşünceler, hiç bana göre değil. Genelde bardağın dolu tarafından bakanlardan olduğumu söyleyebilirim. Geçmişteki yazılarımı okuyanlar bilir. Kötü bir haber karşısında olumlu örnekleri konu alırdım. Umudunuzu kaybetmeyin derdim. Hala iyi örneklerde var! İyi insanlarda var! Derdim. Son okuduklarım, duyduklarıma bunu yazamıyorum. Yazamayacağım. Ne oldu bize? Eskiden de bu kadar kötülük var mıydı? Bu kadar cani sokaklarda cirit atıyor muydu? Yapılanları aklım almıyor. Hayvan severim. Ama bir hayvan sever olarak yazmıyorum. İnsanından korkan bir vatandaş olarak yazıyorum. Çocuğum yok ama çocuğu olanlar için korkan, bir vatandaş olarak yazıyorum. Kendini savunamayan bir canın bacaklarını kesen. Üç aylık bir kediye tecavüz edip, ölümüne sebep olan. Bir köpeğin boğazına şiş sokup öldüren. İnsanları duydum, biliyorum. Bu insanların eline fırsat geçse bir çocuğa, sana, bana ne yapmaz diye düşünmeden edemiyorum. Umudum, hümanist tarafım, baktığım olumlu bakış açım her geçen gün zedeleniyor. Azalıyor. Ve ben artık korkuyorum!
Hacer Tülü
Bodrum her yaz olduğu gibi bu yaz da silahlandı. İlk kurbanlarını verdi. Dört yaralı, iki ölü. Dün gencecik bir anneyi toprağa verdik. Arkasında 15 yaşında bir kız çocuğu bıraktı. Bodrum gibi bir yerde başka birine kurulan pusuda öldü. Ölüm sebebi, kaza kurşunu. Biraz dinlenmek için gittiği yerden, tabutun içinde döndü. Ailesi, sevenleri perişan. Birçok kişinin dinlenmek, biraz eğlenmek için gittiği bir sayfiye yeri nasıl oluyor da her yıl kana bulanıyor. Tatil yapmak bu kadar tehlikeli olmamalı.
Olay zaten trajik ve acı. Ama bitmedi. Ölüm haberinden saatler sonra vefat eden Hacer Tülü’nün sosyal medya hesabına baktım. Yazılanlar öfke dolu. İnançsız. Sevgiden, saygıdan uzak. İnsanlık dışı. Yazanlar ne hasmı, ne hısmı, ne selamlaştığı insanlar. Öfkeliler. Neye? Neden? Ben de bilmiyorum. İşin aslı astarı arkadaşım! Cennet olsun gittiğin yer…