Geçen hafta şunları yazmıştım; "Başladığından beri Süper Ligimizdeki can sıkan sorunlar konusunda o kadar çok şey söylendi, yazıldı ki, bunları sağır sultanlar bile duymuşken bir tek bu işi yönetmek ve yürütmekle sorumlu olanlar duymadı.
Tüm bu olumsuzluklar ve vurdumduymazlıklar içinde en çok hırpalananlar da hiç kuşku yok ki; kendilerini yapayalnız hisseden hakemlerimiz oldu. Hemen dönem başında gerekli ve yeterli eğitimleri alamadan, uygulama tecrübeleri olmadan, “hadi uygulayın” diyerek kucaklarına bırakılan “VAR” denilen ateş topunun ateşinde yandılar kavruldular”.
“Tüm bunlar olurken; emanet ellerde olan TFF ve yine emanet ellerde olan ve hakemlerinin bu zor durumunda hata üstüne hata yapmalarını seyreden “MHK” nerede? diye sorarsanız; meydanı; sürekli “ağlama” durumunda olan, kendilerine olunca ortalığı ayağa kaldıran, başkalarına olunca durumdan avantaj çıkarmaya çalışanlara bırakarak, futbolumuzu yönetmeye çalışıyorlar”.
“TFF’den hiç ses yok. Koltuklarında her şey çok iyi gidiyormuş gibi rahatlar. MHK ise bu yangın ortamında hala hata üstüne hata yapmaya devam ediyor”.
Geride hala çok önemli bir olay kaldı. “Ağlayanları susturacak özellikli bir emzik” hala bulunamamış olmasıdır!” diye yazmıştım.
Ligin sonuna bir hafta kaldı. Son düzlüğe oldukça dinamik giren Galatasaray, uzun süredir ligin zirvesine ipotek koymuş olan Başakşehir, son düzlüğe lider olarak girmesine rağmen, nedeni bir muamma olan, beklenmedik puan kayıpları yaşadı.
Geriden kopup gelen Galatasaray, “ağlaya sızlaya” Başakşehir’i yakaladı ve geçtiğimiz hafta kendi sahasındaki karşılaşmayı kazanınca üç puan öne geçti, averaj avantajıyla yerini sağlamlaştırarak son hafta öncesinde şampiyonluğunu pekiştirdi.
Ligin son haftasına giderken şampiyonluğunu ilan eden Galatasaray’ı kutlayalım. Son haftalarda şampiyonluğu Galatasaray’a elleriyle teslim eden Başakşehir ikinci, Beşiktaş üçüncü ve Trabzonspor dördüncü olarak 2018-2019 Süper Ligi noktaladılar.
Ağlayan çocuğa emzik bulundu ve ligin zirvesindeki ateş söndü. Şampiyon belli de, ligin altındaki ateşte bir tık daha kaldı. 17’inci sıradaki Akhisarspor Ligden düştü. 16’ıncı sıradaki Erzurumspor ise ikinci düşecek takım olarak en zor durumda olanı 32 puanlı Erzurumspor, bir umut 15’inci sırada 32 puanlı Bursaspor ve 14’üncü sırada 34 puanlı Göztepe’nin son haftadaki maçları sonuçlarını bekleyecek. Bu takımlardan Göztepe son karşılaşmasında evinde Ankaragücü ile oynayacak ve alacağı bir galibiyetle, son karşılaşması için Yeni Malatyaspor deplasmanına gidecek olan Bursapor’u ateşe atar. Sonuç ne olursa olsun, Göztepe’nin son maçını kazanması durumunda lige veda edecek son takım Bursaspor gibi görünüyor. Bursapor, Erzurum ve Akhisar lige veda ederler.
Ancak bazı ince hesaplar da yok değil; Göztepe mağlup olur, Bursaspor ve Erzurumspor galip gelirse işte o zaman “dananın kuyruğu” kopar ki, “yandı gülüm keten helva” olur. Ligden düşenler Göztepe, Erzurum ve Akhisar olur.
Son düzlükte yarışta geride kalan Başakşehir’de neler oldu bilimez. Abdullah Avcı’nın yönetimindeki Başakşehir Galatasaray’a teslim oldu. Şampiyon olur diye gösteriliyordu ama, iki sezondur şampiyonluk bayrağını Galatasaray’a teslim etti. Bu arada; bazı nedenlerle Başakşehir takımının belli nedenlerle haksızca eleştirilmesini pek doğru bulmuyorum. Lige çok emek veren ve güzel futbol oynayan Başakşehirli futbolculara ve takımını iyi yöneten Abdullah Avcı’ya haksızlık olur.
Maç sonuda yaşananları yazmadan geçmeyelim. Asıl kınanması gerekenler maçın sonunu çığırından çıkaranlardır. Başakşehir karşılaşması sonunda yedek kulübesinin orada yaşananlar artık tekrarlanmaya başlanan ve akılda kalan yakışıksız hareketlerdi. Öncelikle Fatih Terim’e, yardımcılarına rakip yedek kulubesine yaptıkları fiili müdahale ve maçı iyi yönetmesine rağmen, olayları uzun süre izleyen hekem Cüneyt Çakır’a hiç ama hiç yakışmadı.
Ligin sonunu bekleyen sorumlular ne yapacak bekleyim görelim.