16 yıldır Oyak Renault'u yöneten Çoşkun Ulusoy ve Celal Çağlar'ın istifası ilk önemli değişimin habercisiydi.
16 yıldır Oyak Renault’u yöneten Çoşkun Ulusoy ve Celal Çağlar’ın istifası ilk önemli değişimin habercisiydi. Oyak Genel Müdürü olarak atanan Süleyman Savaş Erdem’in Renault Mais üzerinde yapacağı söylenen “operasyon” geçen hafta gerçekleşti. Renault Mais’i 16 yıldır yöneten İbrahim Aybar, Yönetim Kurulu Başkanlığı’na getirilirken yerine Doğuş Otomotiv’in en kilit görevini sürdüren (Doğuş Otomotiv Mali İşler Direktörü (CFO) Berk Çağdaş’ın görevlendirilmesine “operasyon” gözüyle bakılıyor. 16 yıldır uyum içinde çalışan Ulusoy, Çağlar ve Aybar üçlüsü kısa bir süre içinde bir anda dağıldı. Geçen hafta gerçekleştirilen basın toplantısıyla bu değişiklikler “uygun bir dille” açıklandı. Ancak toplantıdaki yöneticilerin ifadeleri ve vücut dili gösterdi ki; bu operasyonun mimarı Oyak Genel Müdürü Süleyman Savaş Erdem ve onun tercihleri… Berk Çağdaş’ı Doğuş Otomotiv’den transfer ederken, 16 yıldır markanın başındaki İbrahim Aybar’ı nispeten daha pasif bir göreve ataması “Yeni Renault tablosunu” oluşturuyor. Anlaşılan o ki; Berk Çağdaş da İbrahim Aybar’ın kurumdan ayrılmasını da; pek “göz önünde” olmasını da istememiş. Ve bu operasyonlar gösteriyor ki, Oyak kısmı da, Mais kısmı da önümüzdeki aylarda seri halde değişikliklere gebe. Doğuş Otomotiv’in bu kadar stratejik bir görevde bulunan kendi yöneticisinin en büyük rakip markaya geçmesine göz yumması da enteresan! Bu gibi üst düzey yöneticiler aslında görevlerinden ayrıldıktan en az 2-3 sene içinde rakip markada çalışamazlar. Nasıl olduysa olmuş artık, içerideki her türlü rakam ve hamleleri yakından bilen bir üst düzey yöneticisi şimdi eski rakip markada yönetici olarak görev yapacak. Ama şu bir gerçek ki, Erdem ve Çağdaş ikilisi Oyak Renault ve Renault Mais üzerinde büyük değişim rüzgarları estirecekler.
YOUTUBE’DAKİ OTO VİDEO ÇÖPLÜĞÜ!
Şimdilerde Youtube’da bir kanal açıp otomobilin başına geçip abuk-sabuk da olsa konuşmak moda. Kanal açmak denilince maliyetli bir şey sanmayın. Kanal açmak bedava. Bırakın profesyonel kamerayı cep telefonu ile video çeken var. En “yatırım yaptık” diyenin 2 go-pro’su var! Ses kaydı ise yalandan bir yaka mikrofonu ile cep telefonuna… Geçenlerde bir arkadaşım gösterdi, aklı evvelin biri 3 yaşındaki oğluyla “oto test video” kanalı açmış. Oğlu çakıl taşlarına tekme atarken o oğluna “led farları” anlatıyor. Trajikomik bir durum. İnsan bu işler için parmak kadar çocuğu kullanır mı? Youtube’daki otomobil video çöplüğü için en acılası-zavallı bir örnek. Diğeri de aldığı test otomobilini yanlaya yanlaya abuk sabuk anlatıyor. Hiç bir ağırlık, itibar ve ciddiyet yok. Ama bir onlar kadar aklı evvel otomobil yöneticileri de bunlara imkan veriyor. 1-2 bin ne olduğu belli olmayan Youtube manyağı beğeniyor diye test otomobili veriyor ve lansmana çağırmak için sıraya giriyorlar. İçlerinde işini doğru dürüst ve ciddiyetle belli bir konseptte yapan sağlıklı yayınlayanların sayısı 2-3, ama inanın 4. yok aralarında. Peki , marka yöneticileri, PR çalışanları ve PR şirketleri bu dijital dünyada neden önüne gelene bu imkanı sağlıyor? Tek bir nedeni var; hepsi otomobili ve markayı “yalıyor” da ondan . Tek bir cümle eleştiri yok, ağırlıklı bir yorum tespit yok… Test otomobili alınsın, 3-5 kuruşa ucuz projeler yapılsın herkes razı. Sonra da ortaya bu itibarsız Youtube çöplüğü çıkıyor. Ama bence herkes kendini kandırıyor. Çünkü o abone ve beğeni rakamlarının da sanal olduğunu benim kadar herkes biliyor.
Herkese iyi seyirler!..