Masallar mühimdir. Kendi masalı olmayan millet yoktur ama kendi masallarına sahip çıkmayan milletler vardır.
Masallarına sahip çıkmayan milletler, masalları olanların hikayeleriyle büyürler. Geçmişe böyle sahip çıkılır, gelecek böyle kurulur. Masal deyip geçmeyin binlerce yıllık dilimiz, kültürümüzdür masal. Kimse ciddiye almaz masalları ciddiye almayanı. Yaşar masallar, başka biçimlere girer ve elbette kendini yeniden üretir.
Masal anlatıcılığı son dönemde toplum gündemine girdi. Milli Eğitim Bakanlığı dâhil birçok kurum bu konuya önem veriyor. Ancak esas sevindirici olan genç kuşaklar arasında masalın gücünün keşfedilmesi ve masal anlatıcılarının aynı zamanda masal yazarlarına dönüşmesi. Nasıl mutlu etmesin ki? Hem sonra ne taşıyabilir mutluluğumuzu masallardan daha güzel? Ne anlatabilir hayalimizi daha gerçek?
Berfin Sıla Kepez genç bir masalcı. Yakın zaman önce çıkan Cam Tavşan ismindeki masal kitabı “Bir Hıdırellez Günü ”nü anlatıyor. Hıdırellez, 5 Mayıs’ı 6 Mayıs’a bağlayan gece ve bu sene sevindirici biçimde ilk sahura denk düşüyor. Hızır aleyhisselam ve İlyas peygamberi bir arada andığımız bu gün aslında kocaman bir bohça. İslam öncesindeki güzel geleneklerin de bir araya geldiği iyiliğin tevhit olduğu bir gün Hıdırellez. Kimi ateşin üstünden atlayarak, kimi salıncaklarda sallanarak kimi de hayırda bulunarak geçirir günü.
Berfin, masalında gökten inen ışığı Hıdırellez’i gözleyen camdan bir tavşana dönüştürmüş. Bazısı tavşan görür bazısı ışık, orasını bilemem. Bu sene Hıdırellez’i gördüğümüzde aynı zamanda Ramazan ayını da karşılamış olduk. Güzellik üstüne güzellik. Geleni Hızır bilmek diye bir deyim vardır. Yani? Yaşadığımız her olay bir imtihandır ve hayatımız bu imtihanların uç uca eklenmesinden oluşan kocaman bir imtihandır. Sabrı öğreniriz, olaylara hikmet gözlüğüyle bakmayı, bir arada olmayı ve gönüllere girmeyi…
Hıdırellez kapısından girilecek Ramazan-ı Şerif inanıyorum ki hepimiz için daha coşkulu bir dönem olacak. Ateşlerden kaçmak, sahip olduklarımızı paylaşmak ve elbette iyilik için daha fazla gayret sarf etmek.
Ramazan ayı kapımızı çalıyor ve sadece kendimiz için değil ailemiz için sadece ailemiz için değil ülkemiz ve sadece ülkemiz değil tüm insanlık ve son olarak da sadece insanlık değil tüm canlılar için iyilikler güzellikler diliyoruz. İyiliğin var olması bile şart değil. Onu düşünebiliriz, hayal edebiliriz ve paylaşabiliriz. Tıpkı masallarda olduğu gibi. Sonra bizi bir araya getiren masalların gerçek olması için yayılırız yer yüzüne ve her şey daha güzel olur. Masallarımız duadır. Onun içine saklarız dileklerimizi ve paylaşırız sanki aslında hiç öyle düşünmüyormuşuz gibi.
Berfin, Cam Tavşanı indirmiş hayalden bir kitabın içine. Onun yolculuğunu Hıdırellez’e ulamış ve bambaşka bir hal almış sözler. Biz de Ramazan günlerini bir masalın sayfalarına dönüştürebiliriz. Önce ona kulak verelim sonra da Ramazan günlerini diğer masallarla süsleyelim. Hızır kapıyı çalınca “Biz de seni bekliyorduk” dersiniz.