PUTİN'İN ASYA ZİYARETİ: YENİDEN YENİ BİR BAMBU PERDE Mİ?

Ukrayna Savaşı başladıktan ve Rusya'nın kısa zamanda kolay bir zafer kazanmaması için Batılıların iyi bir hazırlık yaptığı anlaşıldıktan sonra Putin, televizyon ekranlarından muhataplarına şöyle seslenmişti: "Savaş mı istiyorsunuz, uzun bir savaş alacaksınız". Kimse Putin'in sözünde durmadığını söyleyemez. G7'de ve Ukrayna resmi çevrelerinde "ciddi olamaz" diye geri çevrilen Rusya'nın barış önerisi Rusya'nın bir yıpratma harbinde küçük ama stratejik olarak gayet önemli kazançları elinde tutma kapasitesi olduğunu gösterdi.

Abone Ol

Kremlin, bu harbin daha uzayıp gidebileceğini, donabileceğini ve tekrar bir gün Rusya’nın iradesi doğrultusunda canlanabileceğini, bu senaryoyu, bir kazanç olarak nitelendirmeye başladı. Açıkçası Avrupa üzerinde baskı oluşturmak, revizyonizm üzerinden bir tür statüyü (Rusya’nın tehditleri ciddiye alınması gereken bir aktör) zorlamak ise, Kremlin Ukrayna’nın dörte biri /üçte biri ve değerli Karadeniz kıyıları ile bu kazanamama halini gayet rahat yaşayabilir. Bu durum, ABD’nin küresel ölçekteki başarısızlıkları ve Trump faktörünün Batı’da yarattığı travmayla birleşince Moskova karşıtlarında büyük bir kaygıya neden oldu. Bu kaygı Batı’yı el yükseltme hamlelerine itti. Rusya’nın Harkiv’e yönelik saldırılarını caydırmak için Biden, ABD’nin Ukrayna’ya sağladığı mühimmatın Rus topraklarına yönelik sınırlı saldırılarda kullanılabileceğini açıkladı. Geçen hafta G7 marjininde gerçekleşen toplantıda karşılıklı güvenlik iş birliği anlaşması imzalandı ve Batılı aktörler (Küresel Güney’i ikna edemeseler de, iç politikada sorun ve seçimlere batmış olsalar da) Zelensky hükümetini desteklediklerini İsviçre’deki Ukrayna Konferansında gösterdiler.

El yükseltme ve Asya’dan verilen cevabı

Ukrayna’ya sadece Rusya’ya karşı dayanması için değil, bu savunmayı Rus topraklarını hedef alacak şekilde yapabilmesi için gerekli askeri, finansal ve siyasi destek Batılı aktörler tarafından veriliyor. Ve bunu yaparken Batı’nın birkaç makul ses dışında (ki bunlardan bir Türkiye) el yükseltmekten daha az çekindiğini fark ediyoruz.

El yükseltme korkusunun azalması farklı riskleri beraberinde getirecekti- nitekim Putin, zaten şöyle demişti: “Birileri Ukrayna’ya silah ve mühimmat sağlayıp, bunların kime karşı nasıl kullanılacağı üzerinde kontrolümüz olamaz diyor; pekâlâ biz de birilerine silah ve mühimmat sağlayıp, kime karşı nasıl kullanılacağını kontrol edemeyebiliriz”. İşte bu atmosferde Putin ve beraberindekiler Asya’ya kısa ama yankı uyandıran bir ziyaret gerçekleştirip, el yükseltmekten korkmayan ve Ukrayna savaşının bu tırmandırmalar neticesinde biteceğini düşünen Batı’ya ve müttefiklere birkaç mesaj ilettiler. Ziyaretin iki durağı, Kuzey Kore ve Vietnam, ayrı mesajların verilebilmesi adına akıllıca planlanmış duraklardı. Kuzey Kore’den başlayalım, çünkü mesaj çok net: Rusya şöyle diyor; “tehdit mi istiyorsunuz, ciddi bir tehdit bulacaksınız”.

Kuzey Kore, Küresel Batı (yani Batı ve Asya-Pasifikteki müttefikleri) için farklı yüzleri olan bir tehdidi temsil ediyor. Öncelikle ABD’nin bölgedeki en büyük müttefikleri Güney Kore ve Japonya için Kuzey Kore ve Pyongyong’un geliştirdiği ve daha da geliştirmeyi arzu ettiği askeri kapasiteler (uzun menzilli füzeler, nükleer denizaltı, uydu teknolojisi vb) büyük sıkıntı yaratıyor. Kuzey Kore uluslararası yaptırımlar ve izolasyon altında bu kapasiteyi geliştirebildi. Bu nedenle yarattığı tehlike ABD, Seul ve Tokyo’ya yaygınlaştırılmış caydırıcılık sağladığı için, Washington’un becerisi, gücü ve güvenilirliğini sınamak için bir test. Washington, gerçek bir sınav olmadıkça testten yıldızlı pekiyi ile geçtiğini iddia edebiliyor. Ancak gerçek bir sınama ortaya çıktığında, İsrail örneğinde olduğu gibi, orta dereceyle bile mezun olunmayan bir başarısızlık hali vuku bulabiliyor.

Kuzey Kore’nin meydan okuması bitmedi

Bu tür sınamaları yapacak kapasiteye sahip, uluslararası toplumun dışında varlığını sürdürmek zorunda kalmış aktörleri, hele ki nükleer caydırıcılıkları varsa, tehditle yola getirmek de çok mümkün değil. Hatırlarsanız 2019’da Trump vuracağım diye yola çıkıp, Kim ile el sıkışmıştı. Dahası bölgede ABD ve ABD müttefikleri için çok ciddi bir rakip var: Çin. Dolayısıyla küçük bir har-gür çıktığında, ABD birilerini savunmakla meşgulken birileri Çin balinasının midesinde kendini bulabilir. Üstelik bu yıl, Pyongyon, Seul ile birleşme politikasını iptal etti ve Güney Kore’yi düşman olarak gördüğünü açıkladı. Zaten resmi olarak Kuzey ve Güney savaşta yani bu açıklamalar yüzünden değişen çok bir şey yok ama böyle açıklamalardan sonra şu da bir gerçek Asya-Pasifik’te çevreleme ve caydırıcılık hesapları tek boyutlu olamaz. Birkaç rakibin caydırıcı ve saldırı kapasitesini (bu arada asimetrik rahatsız etme gücünü de) beraber hesap etmek zorundasınız. Dünyanın en büyük küresel askeri gücü için bile bu çok karmaşık ve sonu çok belli olmayan bir hesap-kitap.

Zaten bu yüzden ABD, bir süredir müttefiklerinin kritik bazı askeri kapasitelerini inşa etmeye ve bu kapasiteler arasındaki bir arada çalışabilirliği güçlendirmeye çalışıyordu. Güney Kore, Japonya ve ABD üçlüsü bu amaçla neredeyse son dönemde 60 kere bir araya gelmiş. Bir araya gelişler de de temel meydan okumalar arasında Çin’in yanında Rusya ve Kuzey Kore’nin ismi mutlaka geçiyordu. Putin, Kuzey Kore’yi ziyaret ettiğinde Soğuk Savaş dönemi iki aktör arasındaki savunma anlaşmasını yinelediğinde sadece görünen köye, işte şu köy demiş oldu. Bir arada çalışabilir sistemler hayal edenlere karşı bir arada çalışabilir sistemler hayal edenler. Bu hamle ile Kuzey Kore’ye karşı uygulanan ambargo ve yaptırımlar- ki Rusya bu yaptırımlara zamanında onay vermişti, şimdi Putin yaptırımları Leningrad’ın kuşatılmasına benzetti- gücünü kaybediyor. Kuzey Korelilerin kapının ardından değil önünden Rus Asya’sında iş tutup sıcak parayı Pyongyong’a getirme ihtimali, savunma sektörüne dayalı ticarete ek olarak Kuzey Kore rejiminin normalleşmesi demek, üstelik bu normalleşme Batı dışı bir dünyada, Batı’nın tam kontrol sağlayamadığı bir dünyada gerçekleşiyor.

Güney Kore üzerinden parmak sallamak

Kremlin’e göre Rusya’nın bu hamlesi kesinlikle Güney Kore karşıtı değil, Kuzey Kore’nin caydırıcılığı artıyor sadece sonuç olarak. Bu doğru ama, ifade edildiği kadar masum değil Rusya, çünkü Asya’da çok uzun zamandır var olan bir yarayı kaşıyor. Çin’in ve Kuzey Kore’nin kapasite artırımı Seul ve Tokyo için büyük bir sorun, ABD ve Çin arası ipler gerildikçe, ABD, Kuzey Kore ile uzlaşma siyasetini kenara attıkça, ÇHC’nin donanma ve füze kapasitesi geliştikçe Seul ve Tokyo sorunların barışçıl çözümüne yatırım yapmaktan ziyade kapasite artırımına yatırım yaptılar. ABD de, söyledik, kapasite artırımını destekledi ve iki ülkeye caydırıcılık sağladı. Ama hala iki ülke eşik altında kalan (yani açıkça işgal ya da saldırı diyemediğiniz) veya melez saldırılar karşısında kendini güvenli hissedebilir mi, bu sorunun cevabı yok. Tesadüf değil, Putin ve Kim arabada lüks (bu arada Kuzey Kore’nin lükse ulaşabileceği mesajı da verilirken) ve mutluluğun pozlarını verirken Güney Kore ve Japonya’da bazı sesler şu tür sorular soruyordu: ABD’ye yeterince güvenilebilir mi? ABD aynı anda Tayvan, Seul ve Tokyo’yu koruyabilir mi, koruma ister mi. Eğer bu sorunun cevabını vermek zorsa neden ulusal nükleer silahımızı geliştirmiyoruz? Bu son soru belki Japonya için değil ama (Trump gelirse ABD’nin Japonya politikasında büyük bir değişim beklenmiyor zaten ama Seul’un 2019 deneyimi var.

Trump Kuzey Kore ile yakınlaşmış ama Seul’un güvenliğini garanti eden ve Kore savaşının sona ermesine vesile olacak bir anlaşma yapmamıştı) Güney Kore için hayati önemde bir soru, Batı’nın /uluslararası toplumun/ABD’nin nükleer silahların yayılmasını önleme duruşuna da aykırı bir soru. Rusya, burada şunu diyor; bu kadar yaran, endişen filan varsa. ABD’nin sağladıklarından yeterince emin değilsen, yanı başında Çin ve Kuzey Kore gibi aktörler varsa, millerce ötedeki Ukrayna Savaşına bulaşma. Japonya’ya mesaj zaten Kuril adaları üzerinden devamlı veriliyordu. Güney Kore’ye de verilmesi icap etti. Seul, bilindiği üzere ABD’ye mermi sağlayan kaynaklardan biri. Güney Kore, ABD’ye sağladığı mühimmatın Ukrayna’ya gönderilmesini de engellemiyor. Sahada bu mühimmat kullanılıyor mu kullanılmıyor mu, meraklı okuyucumuz farkındadır, ABD Kuzey Kore’yi, Rusya Güney Kore’yi suçluyor. Güney Kore aynı zamanda ABD’nin geri kalma korkusu yaşadığı bazı kritik alanlarda (sivil gemi yapımı, liman inşası vb) Washington’un 1 numaralı ortağı, dahası ortak olmaya karar vermiş rakibi. Bu noktada Moskova’nın Kuzey Kore’ye savunma sektöründe işbirliği önermesi, nükleer denizaltılar konusunda işbirliği beklentisi (aslında kim kime hangi sistemleri sağlıyor, sağlayacak bunu da kimse açıkça ve resmi olarak söylemiyor), Kuzey Kore’ye ekonomik nefes alma fırsatının verilmesi vs, Ukrayna savaşında tarafını netleştirenlerin bedelini ödeyeceği mesajını içeriyor. Batı’nın Küresel Güney’i Ukrayna Savaşında taraf olma konusunda Küresel Güney’i ikna edememişken, bunu duymaya ihtiyacı yoktu.

Vietnam ayağı: Küresel Güney ve ASEAN’a göz kırpma

Rusya hem Kuzey Kore hem de Vietnam ziyaretinde kritik bir başka mesaj daha verdi: Ukrayna Savaşı’nın uzamasına dayanacak güçteyim. Bilindiği üzere Ukrayna Savaşı bir yıpratma harbi. Taraflar birbirini yıpratmak için her zaman akıllı mühimmata filan da ihtiyaç duymuyorlar. Maliyeti kontrol edilebilir aptal mühimmatlar bazen çok faydalı oluyor. ABD, 2022’den itibaren, Kuzey Kore’yi bu tür mühimmattı ve top mermisi gibi ihtiyaçları Rusya’ya sağlamakla suçluyor. Kuzey ve Güney Kore savaşta oldukları için her iki tarafın da mühimmat depoları dolu, Kuzey Kore ayrıca bu tür açılımlar üzerinden küresel ekonomi ile bağ sağlıyor. Bu arada, ayrıca bu mühimmatlar Ukrayna da kullanılıyorsa, Kuzey Kore için Batı savunma sistemleri karşısında bir test alanı oluşuyor. Pyongyong için kazançlı bir durum, Rusya için de küresel sistemin büyük olduğunu gösteriyor. Rusya ile beraber yürüyecek birileri mutlaka olacaktır deniyor. Ama tabi Pyongyong’un imajı karikatür bir imaj. ABD, kötüler ligi gibi bir posterin altına Putin ve Kim’in resmini birlikte yapıştırmaktan memnun olur. İşte Vietnam burada işleri karıştırıyor. Vietnam, evet Rusya’nın savunma sektöründe çok yakın ortağı, ama ABD’nin cezbelediği de bir merkez. Washington, Güney Çin Denizi’nde Vietnam’ı bir ortak gibi görüyor. Putin, Vietnam’ı ziyaretinde bu yüzden Küresel Güney’e, ASEAN ülkelerine göz kırptığının farkındaydı. Hep ekonomi ve eski güzel günler (Fransız ve Amerikan emperyalizmini nasıl yenmiştik) konuşuldu, Rusya, eğer Ukrayna’da açıkça Rusya karşıtı bir tavır almazsa Küresel Güney’i bağrına basabileceği mesajını (bu güzel bir yalan da olabilir tabi) verdi. Vietnam, Ukrayna Savaşı’nda eşit mesafe ve denge politikası güdenlerden, Putin’in bol bol övgüsüne mazhar oldu.

Ukrayna Savaşı Asya’ya bulaşmıştı, çok uzakta olduğu için aktörler savaşı kendilerine bulaştırırken çok dikkat de etmediler. Putin’in Asya ziyareti savaşın çok da uzak olmadığını, çünkü Rusya’nın bölgeye çok uzak olmadığı mesajını veriyor. Asya’da soğuk savaşın bambu perdesi henüz kıtaya gölgesini tam anlamıyla düşürmedi fakat işaretler iyimser olmamızı zorlaştırıyor. Üstelik bu sefer bambu perde esnek ve dayanıklı mottosunun ötesinde demir kanatlarla gelecek.