Şöhret demişken, eskiden bir ortamda gözde olabilmek için mezun olduğun okul, okuduğun kitaplar, konuştuğun yabancı diller, zarafetin en önemli kriterlerdi.
Şüphesiz ki yıllardan beri bugüne gelmiş Türkiye’nin en başarılı ve en kaliteli yarışmalarından biri olan Best Model, geçtiğimiz günlerde ilk elemelerini gerçekleştirdi. Babam Burhan Akdağ ve öz amcam kadar çok sevdiğim Nurcan Sabur’un da jüri koltuğunda oturduğu ilk elemeler bize yeniden gösterdi ki bu işi Erkan Özerman’dan daha iyi yapabilecek kimse yok. Yıllardır ekibiyle Türkiye’nin en iyi modelini seçip uluslararası platformda yarışmalara gönderip şöhret kapılarını sonuna kadar aralıyorlar.
Şöhret demişken, eskiden bir ortamda gözde olabilmek için mezun olduğun okul, okuduğun kitaplar, konuştuğun yabancı diller, zarafetin en önemli kriterlerdi. Ve Best Model yarışmasından nice kaliteli, eğitimli mankenler, oyuncular piyasaya kazandırılmıştı. Bir de şimdiki gençlere bakıyorum, tekrar bakıyorum ne vizyon ne de misyon göremiyorum. Kızlardaki tek kriter uzun bacakları, erkeklerin ise geniş omuz ve kaslı karınları. Zaten geri kalan güzellik adına her şey estetik operasyonlarla çözülebiliyor. Eeee peki konuştuklarında kelime haznelerinin 20 kelime ile sınırlı olmalarına ne demeli. Hatta o 20 kelime ile cümle bile kuramamaları üzücü değil mi? Evinden çıkan ben Best Model yarışmasına gideceğim diye düşmüş yola. Merak ediyorum çektikleri sıkıntıya değecek mi? Mülteci kampını andıran görüntüleri günlerdir görüyoruz. Acaba bunu yaşamak yerine mesela konservatuarların oyunculuk bölümlerine hazırlansalar veya müzik bölümlerine daha anlamlı olmaz mı? En azından hak ederek, öğrenerek, bilerek geleceklerini tasarlarlar. Günümüzün en büyük ve en korkutucu hastalığı olan kısa yoldan şöhreti, parayı bulma arzusundan gençlerimizi nasıl kurtaracağız merak ediyorum. Umarım herkesin hakkında hayırlısı olur…