Müslümanlık ortak düşünce, ortak duygu ve davranışın, kültürün ve medeniyetin getirdiği paylaşımdır.
İslam’ın gereği olarak bütün müminler namaz kılar, camide buluşur. Oruç tutar aynı duyguları paylaşır. Dünyanın neresinde olursak olalım Müslümanlar olarak bizler birbirimiz için dua ederiz. Bütün ümmetin ve insanlığın kurtuluşu için Allahüazimüşşan’a yalvar yakar dualar ederiz. Birbirimizle yardımlaşırız; çünkü aynı zamanda birbirimiz için varız idrakine varmalıyız. Mesela Ramazan ayı, insanın Allah aşkıyla dolduğu bir aydır. Zira yemek yemek ve aşırı doymak, insanı Allah’tan uzaklaştırır. Bu ay, aç olduğumuz aydır, susuz olduğumuz aydır. Nefsimizin isteklerine karşı oruçlu olduğumuz, sadece yemek, içmekten değil tabi, kötü şeye bakmaktan göz orucu tutarız, dedikodu dinlemekten kulak orucu tutarız, elimizi harama uzatmaktan elimiz oruç tutar. Organlarımızın oruç tuttuğu bir aydır. Dedikodu, kalp kırmak orucu sakatlar. Onun için bu ayı edepli, terbiyeli, başkalarıyla paylaşarak geçirmek çok çok önemlidir. Orucun hakikati de budur. Bu tutum bütün müminler için geçerlidir. Bütün müminler bu ayda iyilik yaparak ve yardımlaşarak adeta birbiriyle yarış içindedirler. Sadece Ramazan ayında değil elbette bu paylaşma ruhu daha sonra da devam etmeli. Allah bizleri böyle aylarda hazırlayarak diğer aylar da edindiğimiz güzel huyları devam ettirmemizi istiyor.
Ramazan, namaz, hac gibi aynı anda yapılan ibadetlerdeki ortak duygu bizim imanımızı da amelimizi de güçlendirir. Ortak duygu ve paylaşım, bizi birleştiren çok önemli bir şey. Böylece bütün İslam alemi, bir ortak duyguda buluşuyor. Hepimiz biriz demektir. Yani tüm insanlığı birbirinden ayırmıyoruz. Ülkemizin de bir olmaya, kutuplaşmamaya, birbirimizi anlamaya ihtiyacı olduğunu biliyoruz. Önemli olan en başta insanlık idealinde birbirimize olan saygınlığımızı yitirmemektir.
Saf Suresinde Allah diyor ki, namaz kılarken nasıl omuz omuza geliyorsun ve farklı insanlar bir araya gelip aynı aşkla ibadet ediyorsa bu dünyada yaşarken de herkesle omuz omuza gelip, beraber yaşayabilmeyi öğrenmek zorundasınız. İnsanların fikirlerine hürmet etmeyi öğrendiğimiz sürece, o da haklı, bu da haklı dediğimiz sürece birleşme kabildir. Aksi takdirde bu bana benzemiyor, benim fikrim bundan güzel dediğinizde, yaşama olmuyor, ölüm oluyor. Dolayısıyla paylaşmak, birleşmek demektir. Bir arada olmak ve aynı zevki paylaşmak demektir. O yüzden de iftar saatleri, sahur en büyük berekettir diyor Allah. Ailenin bir arada sahura kalkması, önce ailenin birlikte birleşmesi, sonra da misafirlerle birleşme, sonra bütün İslam âleminin birleşmesi demek. Bir hadisi şerif var, beni çok etkileyen buna dikkatinizi çekmek isterim. Senin fakire verdiğin para, Allah’ın eline düşer önce. Yani kimseye bir şey vermiyorsun, Allah için veriyorsun demektir. O yüzden insanlara veriyorum diye düşünme, sevgilime hizmet ediyorum diye düşün. Ayrıca insan hayatının yaşanılır hale geçmesi için bildiklerini ve öğrendiklerini, kendini huzurlu kılan her şeyi hal haline geçirip, başkalarıyla paylaşması lazım. Ama sen böyle değilsin, sen şöylesin bak ben bu konuda böyleyim dediğimiz sürece güzel sözlerimiz de tesir etmez. Yaşayarak örnek olmak bir anlamda sufiyane olarak yaşamak demektir.
Sofralarımızda sadece Ramazan ayında değil başka zamanlarda da fakir misafirlerimiz olmalı. Onun zevki hiçbir şeyde yok, paylaşarak yemek yemek çok zevkli ve toplumu birbirine kenetleyen bir duygudur. Çocuklarımıza da paylaşmayı öğretmeliyiz. Ben annemden hep onu gördüm. Anne çok vericiydi. Çok şaşırırdım vericiliğine. Fakat bugün ben ona benzemeye çalışıyorum gittikçe. Vericiliğin sınırı olmadığını öğrendim; vermenin annemdeki zenginliğini gördüm. Hayatta hiçbir şeye üzüntü duymuyordu çünkü hep vermekle meşguldü. Allah aşkının ve vermenin sınırı yok. Dikkat edilecek bir husus verdiğinden kimsenin haberi olmaması lazım. Yani verirken o kadar gizli yap ki; başkalarına öğünecek şekilde olmasın. Bu arada göz doyması da paylaşmak demek, zevk demektir. Göz doyması, yetinmeyi bilmek demektir. Bana verilenin, benim için en güzel olduğunu ve en faydalı olduğunu bilmek demektir. Annem hep anlatırdı, bir hanımefendi tanıdığı varmış. Bu hanım şöyle dermiş: “Ben çok zenginim, her yerim mücevher ama elimde değil, sendeki bir imitasyon küpeyi bile kıskanıyorum”. Peygamber Efendimiz, benim sevdiğim herkese ait, demekle Peygamber oldu. Paylaşalım, sevgiyi paylaşalım, Allah aşkını paylaşalım, sevdiklerimizi başkalarıyla paylaşalım. Çünkü paylaşmak bir olmamızı ve biz olmamızı sağlar vesselam.