Geçen hafta adeta "devrim gibi" bir haberle karşılaştık. Hükümet, Özel Tüketim Vergisi Kanunu'nda değişik yaptı ve hibrit (melez- yani hem elektrikli hem benzinli) motor bulunan araçlara özel vergi indirimi yaptığını açıkladı. Haberi bir markanın basın lansmanındayken aldık. İlk tepkilerde gözler ve yorumlar hemen Toyota'ya yöneldi.
Geçen hafta adeta “devrim gibi” bir haberle karşılaştık. Hükümet, Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nda değişik yaptı ve hibrit (melez- yani hem elektrikli hem benzinli) motor bulunan araçlara özel vergi indirimi yaptığını açıkladı. Haberi bir markanın basın lansmanındayken aldık. İlk tepkilerde gözler ve yorumlar hemen Toyota’ya yöneldi. Çünkü, tarif edilen motor adeta Toyota’nın yıllardır ısrarla öncülüğünü yaptığı hibrit modelleri işaret ediyordu. Tüm dünyada dizel motorların geleceğinin tartışıldığı ve sonunun yakın olduğunun söylendiği bir dönemde hükümetin bu kararı alkışlanacak nitelikte. Ama bence en büyük alkışı Toyota Pazarlama ve Satış A.Ş CEO’su Ali Haydar Bozkurt hak ediyor.
Yıllardır lansmanlardaki “sohbet konuşmalarında” bile sözü döndürüp dolaştırıp “hibrit otomobillerin teşvik edilmesi gerektiğine” değinen Bozkurt sonuçta çalışmalarının sonucunu aldı. Tabi bu desteğe “Özel Toyota İndirimi” diye bakmak ve öyle yorumlamak doğru değil. Keşke diğer markalar da Toyota’nın yaptığı yatırımı yapsalar da böyle desteklerden yararlansalar. Örneğin; 2011 yılında elektrikli araçlara yönelik yapılan destek de Renault’ya yaramıştı. Oyak Renault, Türkiye’de ilk elektrikli otomobil olan Fluence’yi üretmeye başladığında, hükümet ÖTV oranlarında büyük destek sağlamıştı. Bu kararla elektrikli Renault Fluence’nin ÖTV oranı yüzde 3’e indirilmişti. Bütün bu teşviğe rağmen Fluence’nin Türkiye’de üretimi bir süre sonra başarısızlıkla sonuçlanmıştı. O dönemde de Renault Mais Genel Müdürü olan İbrahim Aybar’ın yoğun çalışmaları dikkat çekiciydi. Yani bir dönem “Türkiye’de üretim” nedeniyle desteklenen Renault’dan sonra şimdi de aynı gerekçe ile Toyota desteklenmiş oluyor. Bu durum bende bu iki markanın bir başka “düello”sunu anımsattı. 2012 yılında Toyota’nın MPV sınıfında yer alan ticari aracı Verso’nun “ticari” olarak satışına izin verilmemiş; oysa benzer özellikleri taşıyan Dacia Logan’a aynı izin verilmişti. Neyse günümüze gelirsek; Toyota’nın 350 milyon euro yatırımla Adapazarı fabrikasında üretip kasım ortasından itibaren satışa sunacağı ilk kompakt SUV modeli olan C-HR, Türkiye’de üretilen ilk SUV ve ilk hibrit araç özelliğini de taşıyor. Bu indirimle çok cazip hale gelen hibrit modelerin otomotiv pazarımızda önemli bir perde aralayacağı kesin.