Köşe yazılarımı veya gazetelerde dergilerde yazdığım yazıları yazmak için eskiden daktilo, sonra elektronik daktilolar ve yıllar sonra PC bilgisayarlar başına geçtiğimde en çok sevgiğim şeylerde biri, konuların nostaljik geçmişlerine bir yolculuk yapmaktı. O günlerden akılda kalanlarla günümüzdekileri karşılaştırmaktır.
Öyle konular vardır ki; bugünkü durumuyla ilgili bir yazı yazmak istediğinizde, geçmişden bugüne gelişindeki süreçten mutlaka söz etmeniz gerekiyor, basın öyledir, dergi yayıncılığı öyledir, tipo baskı tekniğiyle yapılmış, Türkiye’de iyi gazete formatının ulaştığı muteşemliğe göz atıp, o dönemdeki gazetelere yansıyan haberlerin özgün ve güzelliğinden, günlük bir gazete üzerine damlayan terlerden ve verilen emeklerden söz etmemek mümkün değil. Türkiye’de günlük ulusal gazeteciliğin, hem tiraj hem de içerik olarak altın dönemleridir 60-70’li yıllar arası.
Yayıncılıkta el emeği göz nurunun, o zamanki teknolojik verileri doğrultusnda, ulusal gazete sayfalarına yansımalarını yok saymak mümkün değildir.
Gazeteci olduğum için örneklere basından başladım ama, aslında çok başka bir örnekle ilgili nostalijye değineceğim için, böylesine bir konuyu yazacağım bugün.
Yıllardır olamazsa olamazlarımızdan, sürekli kullandığımız şehirler arası otobüs yolculuklarından biri ile, o zamanların en iyi en lüks otobüs şirketi Varan Turizm ile ilgili yazdığım nostaljik bir yazıyı buldum. Okudum ve o günleri anımsadım. Bugün artık anılarda kalan bu otobüs sirketi ile Ankara yolculuğumu “Bir Seyahat Öyküsü” başlığı altında yazmışım köşemde. Hem akılda kalan çok özel nostalji olarak hem de otobüs yolculuklarında nereden nereye gelmişize ibret verici bir örnek olması için o nostaljik yazıyı buraya aktarmak istedim:
“BİR SEYAHAT ÖYKÜSÜ
Geçtiğimiz cumartesi günü bir işim için Ankara’ya gitmem gerekti. Her zaman olduğu gibi bu kez yolculuk için uçak yerine otobüs ile gitmeyi tercih ettim.
Yaklaşık yirmi yılı aşkın bir süredir şehirlerarası otobüs yolculuğu yapmadığım için, sanki yeni bir şeyi deniyormuş gibi heyecanlandığımı hissettim.
Karar verdim, o zamanın seçkin otobüs şirketlerinden Varan Turizm’den Ankara için gidiş-dönüş bileti aldım ve cumartesi sabah, Varan’ın gerçekten lüks otobüsleri ile yirmi yıl sonra ilk kez milli olmanın heyecanında Ankara yolculuğum başladı.
Yolculuk sürecinde her şey çok güzeldi, tekli koltuk almıştım ve otobüs olabildiğince rahattı. Otobüsün yarıdan fazlası boş olmasına karşın, yolda yolcu almak için hiçbir yerde durmadık. Sadece Bolu Dağı Varan Tesislerinde yemek molası verdik.
Otobüsün içinde herşey mükemmeldi. Yolculuk süresince otobüste çıt çıkmadı desem yeridir. Bazen kendimi yalnız hissettiğim bile oldu. Yalnızlığımı ise servis için gelen görevliler gideriyordu. Gideceğimiz yere kadar servisler düzenli, mükemmel ve dakikti.
Varan ve o dönemin Varan kadar kaliteli otobüs şiketi olan BOSS turizmde de otobüs kullanan sürücüler, yolcu taşıdıklarının bilinciyle çok rahat, ani hareketleri olmayan, hız sınırına dikkat eden bir davranış sergilerlerdi. Adeta otobüsün haraket ettiğini bile hissetmezdiniz.
İstanbul dönüşümü yine Varan ile yaptım. Adeta uçakta seyahat eder rahatlıkta yolculuk yaparak İstanbul’a vardım. O zamanın otobüslerinde rahat, huzurlu yolculuk için herşey vardı.”
Bunu neden anlattım; O anlatığım Varanlar artık yok. Onunla yarışan BOSS çoktan kapandı. ULUSOY da artık yok denecek kadar azaldı. Son gelen haberlere göre iyi şirketlerden biri olan Kamil Koç da Almanlar’a satılmış.
Diğer şirketler mi? Sadece fiyatlarını arttırıyorlar. Kalitelerini arttırmak için hiç de istekli değiller. Üstelik yollar çok daha iyi olmasına karşın.
Yollarda en küçük istasyonlarda durmak, yolcu almak en çok yaptıkları şey.
Kalite ve rahatlık için bir şey söyleyemiyorum. Çünkü seyahatlerde otobüs kullanmıyorum uzunca süredir.
Gel de nostaljiyle yaşama…