“Türkiye’de yaşamak çok zor, Türkiye yaşanacak bir ülke değil, kadınlar için çocuklar için hatta hayvanlar için şartlar elverişli değil!” diyenler korkuyormuş üstelik...
**
Zannedersiniz ki; bunları söyleyenler, esaret altında, başından bombalar yağıyor, hep saldırı içinde, aç, susuz, perperişan falan filan... Bilakis; ellerinde son model cep telefonları ile makyaj videoları çekerken, konsere çıkarken, Tik Tok kasarken, çılgınlar gibi hatta hiç yorulmadan, üstelik tek kuruş bile harcamadan yaptığı alışverişin kargo paketlerini açarken, özel arabasında trafikteyken, kalçasına yaptırdığı dövmeyi arsızlıkla ve ustalıkla sergilerken nefret kusuyor. Konfor alanı içinde, tüm gevşeklikleri yaşar ve yaşatırken; özgür olmadığını, nefes alamadığını söylüyor. Hayatı dibine kadar yaşarken, Türkiye’yi yaşanmaz ilan edenlerin durumu patolojik bir vaka olsa gerek!
Oysa ki; Türkiye’nin askeri, sanayi alanlarında, en kritik noktalarında çalışanlar, dağda göğüs göğüse PKK ile çarpışanlar, savunma sanayinde ülkemizin bir adım daha öne çıkması için gecesini gündüzüne katanlar ve terör saldırısına maruz kalsalar dahi “hainlere karşı daha çok çalışacağız” diyen yiğitler şikayet etmiyor Türkiye’den... Ailesini dahi ihmal ederek Türkiye’nin bekası uğruna haklı siyaset yapan adamlar, kadınlar şikayet etmiyor Türkiye’den... Gayretlerine gayret katanlar birlik ve beraberlik için çırpınırken işe bakın ki; eli işte gözü oynaşta, yediği önünde yemediği arkasında olan, eli sıcak sudan soğuk suya girmeyen ve paraya para demeyen birtakım yorgun müptezeller Türkiye’yi beğenmiyor!
Hadi diyelim ‘Türkiye yaşanacak bir yer değil’, peki nereyi tavsiye edersiniz? Avrupa’yı mı, Amerika’yı mı yoksa Asya’yı mı?
Köleleştirmeye devam eden, sömürgeci anlayışla hüküm süren, başka dinden, başka ırktan olan insanlara zerre kadar değer vermeyen, bir konut kiralarken bile önünüze türlü zorluklar çıkaran, misafirlik anlayışının bile olmadığı, kazanılan paranın misliyle çıkarıldığı, çan seslerinden ezan sesine hasret kalınan, doğmadığı toprakların karnı tok müptezelleri siz de biliyorsunuz ki; Türkiye’den daha güzel, daha yaşanılası, daha özgür, daha huzurlu ve vicdanlı bir ülke yok!
Dilinizden dökülen katran karası sözler hangi karanlığın mamulü?
Batı ülkelerinin Türkiye'den daha davetkar gelmesi siyasi bir rantın ürünü mü?
Sizi size bu kadar yabancılaştıran muhalif olma çabası mı?
Sizi fenomen yapanlara layık gördüğünüz muamele hangi kutbun öğretisi?
Pırıl pırıl gençlerimize yönelik klima yahut derin dondurucu seviyenize ayar çeken kim?
Ülkesinden soğutan, batının altını yakan usta aşçılar sizi... Bizim bunlara karnımız tok!
Yüzünü Avrupa, Amerikan ürünleri ile güzelleştirirken kalbini batının medeniyet çöplüğüne hibe etmişlere sözüm! Dilinize yüklediğiniz tokmak vazifesi kapı kapı çalmakta fazlaca mahir! Açılmayan kapılara sözüm yok ama açılan varsa da benden söylemesi...
***
Bugün dünya batının ikiyüzlülüğünü, caniliğini, vicdansızlığını, insanı insan yapan tüm değerlerden nasıl mahrum olduğunu ve İslam düşmanlığını bizzat yaşayıp görürken, tarihe şahitlik ettiğimiz bu devirde sizin hala Türkiye nefretiniz ve batı güzellemeniz midemi bulandırıyor! Tonik kullanmaktan kafası güzelleşen tacirler, duru suyun altına girin de gerçek yüzünüzü görelim!..
Göründüğünüzden çok dahası olduğunuzu biliyoruz! Ekranda, sette, siyasette her platformda ürün gibi yerleştirildiğiniz besbelli! Atarlı ama bir o kadar da ucuzsunuz! Gideriniz de ederiniz de yok! Yanımızda, yamacımızda, karşımızdasınız!
Reytingleri patlatan nefret çıtasını al aşağı edecek bir RTÜK yok(!) belki ama bir kütük var ki; o da bizim soy ağacımız... Türkiye nefretinize seyirci kalacağımızı sanmayın! Şundan emin olun ki; Türk soyundan gelen, Türk soylusu, Türk genci herkes bu nefretin karşısında dimdik duracak! Bizim köklerimiz asırlardır sevgiden beslendi, beslenmeye de devam edecek!