Dinlediğimiz ve ürettiğimiz müzik, kimlik ve içinde bulunduğumuz kültürel alan ile şekillenir.
Müzik zevki, içine doğduğumuz kültür alanına ve yaşadığımız sosyal yapıya göre oluşur, değişir.
Müzik, bilgiden bağımsız, düşünülmelidir.
Çünkü duymak;
Kimliği, alışkanlığı, geleneği, sembolleri, yaşanılan süreçleri betimler.
Zevk ve haz dediğimiz duygu epistemolojik anlamda saflık barındırmaz.
Antropolojik açıdan saf bir “zevk ve güzel” bilgisi de yoktur.
İnsanlık tarihi bu kavramların tanımlamaları için yüzyıllar harcamış…
Yine de diyebiliriz ki, yaşam döngüsü, süreçler kim olduğumuz sorusuna verdiğimiz cevaplar, neyi dinlediğimiz konusunda ipuçları verir.
Dinlediğimiz ve ürettiğimiz müzik, kimlik ve içinde bulunduğumuz kültürel alan ile şekillenir.
Yani ne dinliyorsak O’yuz…
***
Müziğin göçü
Bir şarkının yaygınlığı kişisel zevkten ziyade kültürel bir alan oluşturuyor...
Bildiğimiz bir şarkının farklı dillerde ve coğrafyalarda, farklı amaç ve yorumlarla söylenmesi örnekleri çoktur.
Basit bir örnekle, Üsküdar Türküsü olarak bildiğimiz Üsküdar’a Gideriken Aldı da bir Yağmur halk şarkısının Balkanlar başta olmak üzere bilinen faklı dillerde ve anlamlarda söylendiğini gösterebiliriz.
Aynı eser, aşk sevda şarkısı, savaş şarkısı, ilahi ya da bir ninni olarak karşımıza çıkmaktadır.
Ve her kültür bu eserin kendi malları olduğu iddiasındadır.
***
Dünyanın ortak mirası, kültür
Bugünlerde semavi dinlerin kutsal günlerindeyiz.
İslam Aleminin Berat Kandili...
Yahudi inancının Pesah hamursuz bayramı...
Hristiyan inancının Paskalya bayramı...
Ezidilerin Çerşamba Sor bahar bayramı
Bahailerin Rızvan bayramı
Hinduizm ve Sikh inancının Vaisakhi Bayramı...
Hepsi Nisan ayımıza renk kattı...
Kutlu olsun.