Türk dizileri aldı başını gidiyor. Başta Ortadoğu olmak üzere Balkanlar'dan, Çin'e, Rusya'dan, Endonezya'ya, İsveç'e ve Afrika ülkelerine kadar onlarca ülkede Türk dizileri yayınlanmaya devam ediyor.
Bizleri ekran başına kilitleyen diziler yurt dışında birçok kişiyi etkisi altına aldı, almaya da devam ediyor. Netflix dizimiz Hakan Muhafız Amerika’da en çok izlenenler de ilk 10’un içine girmiş. Trump dizilerimize el atamamış anlaşılan. Amerika’nın en pahalı dizisinin Ortadoğu’daki satış fiyatı 30 bin dolarken, Türk dizileri Ortadoğu’da saat olarak 4 katına, 120 bin dolarlara satılıyor. Özellikle Diriliş Ertuğrul ve Payitaht Abdülhamid gibi Osmanlı ve Türk kültürünü barındıran diziler Türk kültürünün dünyaya tanıtımına da büyük fayda sağlıyor. İstanbullu Gelin dizisinin izleyeni, seveni çok. Ben izlemedim. Bir gün oturup arka arkaya tamamını izlemeyi düşünüyorum. Bu dizi için İsrail Haaretz gazetesi ‘’Türkler geri döndü ve tüm İsrail’i kendilerine müptela ettiler.’’ diye başlık atmış. İstanbullu Gelin dizisine ve Özcan Deniz’e methiyeler döşemişler. Özcan Deniz için deli olan İsrail kadınlarından da bahsetmeyi ihmal etmemişler. İster misiniz Özcan Deniz de Burak Özçivit gibi İsrail zengin kadınlarının masalarına meze olsun.
Nikahı ve kerameti!
Bugün okuduğum haberin doğru olduğuna inanmadım. Sosyal medyadan okuyunca gel de güven. Sonra haber sitelerini araştırdım, ‘’Vay be bu kadın gerçekmiş.’’ Haberin kahramanı kadını alnının ortasından öpesim geldi. Nikahtan 3 dakika sonra boşanma kararı alan bu muhteşem kadının hikayesini size hemen anlatayım. Olay Kuveyt’te geçiyor. Çiftimiz evlendirme dairesine güle oynaya giriyor ve nikahları kıyılıyor. Şeytanın işi yok ya! Siz deyin nazardan, ben diyeyim heyecandan bizim gelinin ayağı takılıyor ve yere düşüyor. Damat kıza ‘’Salak’’ deyip bir de üzerine dalga geçiyor. Hadsize bak sen!Bizim cevval gelin binadan çıkar çıkmaz boşanma kararını alıyor. Davayı da açıp, hakime bu davranışın kabul edilemez olduğunu söylüyor. Gelinin bu isteği, ülkenin en hızlı boşanma davası olarak tarihe geçiyor. Bence ülkenin değil dünyanın hem en hızlı hem en akıllıca kararı olarak tarihe geçmeli. Hatta Kuveyt’in meydanına gelinin heykeli dikilmeli ki tüm kadınlara feyz olsun. Balık baştan kokuyor arkadaş! Tek kelime ama bazen anlatıyor sana koca bir hayatı. Sana evliliğinin ilk saniyelerinde salak diyen adam sonra neler demez. O gün düştüğünde ‘’İyi misin? Canın acıyor mu?’’ diye sormayan adam, gün gelir tekrar düştüğünde bir tekmede atar. En büyük sorunumuz, burnumuza güvenmeyi öğrenemedik. Hep dibini göreceğiz, kangren olacak her yaramız. İlla koca koca kazıklar lazım bize!
İşi ehlinden öğrendim…
Ben yalanın hiçbir rengine inanmam. Yalan siyah, gerçek beyaz o kadar. Eskiden yalanı sever, söylerdim de kolay gelirdi. Sonra soğudum. Etrafımda ki yalancılardan öğrendim yalansız yaşamayı. Foyalarının ortaya çıktığı zaman acınası halleri gördüğümde, antipatik pişkinliklerini gördüğümde, arkalarından edilen hakaretleri duyduğumda soğudum yalanlardan. Ben artık hata yapma lüksü kullanıyorum. ‘’Hata yaptım, yanlıştı’’ demek yalanlamaktan daha kolay geliyor. İki gün sonra kaçınılmaz gerçekle yüz yüze gelip rezil olmaktan da kurtuluyorum. Kendimi azat ediyorum. İtiraf ederken hafifliyorum kendimi karşımdakinin kollarına, insafına bırakıyorum. Her zaman affedilmeye bilirim ama biliyorum ki kimse bana ‘’yalancı, dolandırıcı, düzenbaz, güvenilmez’’ demiyor. Çünkü yalan bu sıfatları naturasında barındıranın en büyük meziyeti. Yalan 2. şansların katili. Yalan seni affetmek isteyen kişinin içine giren şeytan. İşin aslı astarı; söylediğin yalan kendine yapacağın en büyük hakaret. Tüm o sıfatların sessiz kabulü…