Gülbenkyanlar Kayseri Talas'da şimdiki askeri bölge içerisinde kalan eski şelalenin karşısındaki konakta yaşamış daha sonra İstanbul Üsküdar'a göçmüşler. Rivayet o dur ki 50'li yıllarda Gülbenkyan'lardan bir ihtiyar evin yakınına geliyor.

Bu evde yaşadığını anladığı çocuktan evin eski sahipleri olduklarını, kete ve ayran olup olmadığını soruyor. Çocuğun annesi bunun üzerine kete ve ayran hazırlıyor. İhtiyara ikram ediyorlar o da keteyi yiyip ayranı içtikten sonra ayrılıyor. Bir daha dönen olmuyor.

Kalust Gülbenkyan Üsküdar’da doğuyor. Sonra jeoloji tahsili yapmak üzere İngiltere’ye gidiyor. Petrol konusunda ihtisas sahibi olduktan sonra Türk Petrol Şirketi uhdesinde Osmanlı’nın petrol arama faaliyetlerine katılıyor. Devlet’in ömrünün vefa etmeyeceği anlaşılınca işgal altındaki Irak’ta kuyu arayan Irak Petrol Şirketi için çalışmaya başlıyor. Ancak bildiğimiz ücretli çalışma değil. Açılacak her kuyudan yüzde 5 pay almayı başarıyor en sonunda uluslararası bir petrol şirketinin önceki çalıştığı şirketlerdeki gibi yüzde 5 ortağı oluyor ve lakabı Mr. 5 yüzde olarak kalıyor. Irak’a hiç gitmeden müzakereciliğiyle bulduğu kuyular sayesinde elde ettiği zenginlikle Osmanlı içerisinde iletişimde olduğu Ermenilerin tehcirle ilgili mübalağalarından etkilenip komitacılara destek oluyor. Bir daha Türkiye’ye döndüğüne dair kayıtsa bulunmuyor. Lizbon’da yerleşip orada ölüyor. Namı ise hala sürüyor.

Bizi de ilgilendiren bu namdır. Bay yüzde beş hikâyesi zamanı için devrimci bir iş modelini benimsiyor. Şimdilerde mantıklı gelse de o günlerde pek karşılaşılmayan bir yaklaşıma sahip.

Bugün mesela inşaatlarda takas mekanizması kullanılıyor. Taahhüt şirketi elektrikçisine, doğramacısına, sıvacısına ve diğer hizmet aldıklarına daire vermeyi teklif ediyor fakat bu modeli uygulayamıyor. Başka işlerde prim mekanizmasının yaygın işlediği görülüyor.

Bir de bunlar karşısında diğer üretim faktörü olan sermaye bakımından yatırım yerine faizcilik temel araç olarak görülüyor.

Yeni gelişen sektörlerde ise pay edinimi türü uygulamaların daha yaygın olduğu görülüyor. Mesela gelişen teknoloji şirketlerinin birçoğu veya teknoloji ve tasarım yoğun sektörlerdeki start-up aşamasındaki şirketler, asıl finansman yöntemi olarak ufak paylarla sermaye geliştirmeyi kullanıyor. Gülbenkyan’ın döneminde petrol şirketlerinin start-up aşamasında olduğu düşünülebilir. Ama yükselen bir sektörü yakalamış olması önemlidir. Karı prime tercih etmiştir.

Bugünün start-upları da yükselen sektörlere işaret ediyor. Bu sektörlerdeki uzmanlar prim almaktansa pay almayı çoktan tercih etmiş durumda. Servetlerini faizde ve/veya sürdürülebilirliğini kaybetmiş alanlarda değerlendirenler ise yatırım yapmakta gecikmemelidir.

Ortaklık modelleriyle ilgili birçok fikir geliştirilebilir. Satış aracı olarak da ortaklığı kullanmak mümkün görülüyor. Geçtiğimiz günlerde Drkee Danışmanlık’ın paydaş olduğu Faizsiz Gayrimenkul Finansmanı Sempozyumu İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi nezdinde gerçekleştirildi. Sempozyumda faizsiz gayrimenkul oto finansmanı modellerine ilişkin tekliflere yer verildi. Bunlardan en önemlisi azalan ortaklık biçimindeki bir satış modeli. Emlak Katılım Bankası’nın faaliyet izni sonrası ilk etkinliği olarak ön plana çıkan toplantıdaki model önerileri Banka’nın üst düzey yönetiminin de ilgisini çekti. Bu anlamdaki gelişmeler sürdürülebilir bir ekonomi modeli için önem arz edecek.

İktisadi olgulara şaşı bakıyoruz sonra da şaşırıyoruz. Ortaklığı merkeze almanın sosyo-ekonomik çıktılarına odaklanmamız gerekiyor.